Okuyucu mektupları Kıbrıs hakkında oot Planı, Üçlü görüşme gibi lâflar arasında Kıbrıs davası nereye gidiyor? — Bizim öğrenmek istediğimiz şu: Kibrisin hiç değilse yarısını alacak — mıyız, almayacak ? Bunu bize açıkça izah ede- bılır mısınız" Gürcan Keykan - Konya Pahalılık hakkında D ededen, babadan kalma bir iki tarla vardı. Tutup sattık. Kendimize iki gözlü bir ev yapalım da bari şu kıra derdinden kurtula- edik. m bir Aarsa bulduk. Hesap ettık kıtap ettik paramızı denkleştirdik, temelleri açtırdık çi- mentoya zan yapıldı. Öyle ki borç harç denkleştirdiğimiz para bu zamdan sonra yetmiyecek. Başka para bulamayız. İnşaata başlamış, elımızdekını avucumuzd. dök- müşüz, zam geliyor. Şımdı ben ne yapayım yani ? Hükümetin bu zam- ları yaparken biraz da bızım duru- mumuzda olanları düşünmesi lâ- zım değil miydi? Memik Sarı - Kayaş atırladığımıza göre sayın Men- deres bir Meclis konuşmasında, galiba kahve lâfı edilirken tehev- vüre kapılmış ve "kopsun bu kuy- ruklar artık” demişti. Ancak İkti- arın Başının o lafı ettiğinden bu- yana kopasıca kuyruklar kopacağı- uzadı ! Nerdeyse mem- leket sınırlarından dışarı çıkacak. dıklarımı yüzd ellisini "yok" la cevaplandıran satıcılar 0- lanlar için de kuyrukları gösteri- yorlar. Kuyruğa giriyorsunuz. Sı- ra size gelinceye kadar kuyruk ba- şındakiler de yok oluyor, hava a- lıyorsunuz Anlaşılıyor ki palavra ile peynir gemisi yürümüyor. Şu kuyrukları gerçekten kopartacak bi- rini bulsak da -daha doğrus! Grubu bulsa da- başa geçirse. Biz de kuyrukistan ve yokistandan kur- tulsak. Cenap Korkut - Adana lus gazetesinin 5 Temmuz 1958 tarihli nüshasında pabuç ka- dar harflerle hem de manşette bir haberi: "P. T. T. Ücretlerine de zamlar yapılıyor" Nedir Bu muha lif gazetelerin bizlerle zoru anlamı rum? Ne istiyorlar yanı, günün bırınde ona da ğ a da zam diye diye kalp sektesınden ölelim mi? Hiç Zaferle Havadis bu haber lere yer veriyor mu? Ne diye va- tandasın yüreğine indirecek haber- leri öyle baş köşelerde müjdeymiş gibi versinler ? Vermeyıverirler o lur biter. Değıl mi ama? Kâmil Nuri Üçok - Erzurum 18 düşürülmüştür. Beş ölü ve bir çok yaralı vardır. Baf şehrinde iki Tür- kün cesedi yol üzerinde bulunmuş- tur. Lefkoşe ve — diğer yerlerdeki Türk evleri ve ticarethaneleri yakıl- maktadır. Türk polisleri sistematik bir şekilde hücumlara maruz maktadır. Hiç şüphe yok. bütün bu hâdiseler bizim Volkan gibi bu işin daha zıyade edebiyatıyla meşgul ol- mayan, yani çetecilik ve terörizmde pişmiş organize bir kuvvetin eseri- dir. Adada İngiliz plânının ilânından evvel iki cemaat arasında vuku bu- lan az çok “"spontane" hâdiselerden sonra, çarpışmalar, profesyonellerin idaresine geçmiştir. İlk günlerde ki- lise çanlarında aksisedasını — bulan Türkler geliyor korkusuna kapılan arı, EOKA'nın işe karış- masıyla sistemli bir tecavüz hare- ketine girişmişlerdir. Rauf Denktaş Zorun sonu gelmez Kıbrısta 37 bin İngiliz askeri bu- lunmasına rağmen, bu şiddet hare- ketlerini önlemek bir türlü mümkün olmamaktadır. İnsanların aklına ve mantığına hitap etmekten — ümidini kesmeyen Vali Foot' un şiddete son vermek gayesiyle Kıbrıs radyosun- dan yaptığı devamlı konuşmalar ne- ticeyi değiştirmemektedir. Her iki cemaat da Valiye olan itimatlarını kaybetmiştir. Sir Hugh, Türkler i- çin, yeni plânı kabul ettirmek mak- sadıyla Rumları onlara karşı kış- kırtan mlar, — Valinin Türklerle ışbırlıgı yaptıgını düşün- mektedirler. Bu görüşün İngiliz A- vam Kamarasında da tekrarlanma- sı ve İşçi Partisinin organı olan Da- ily Herald'de aksiseda bulması ha- kikaten acıdır. Şimdiye kadar Türk- lerle değil, İngilizlerle uğraşan EO- KA'nın tethiş hareketlerini Türklere yYöneltmesi, gözü kapalı bir takım prensiplerden konuşanları, herhalde derin uykularından — uyandıracaktır. Dâvanın şiddette kazanılacağını düşü- nenlerin ve siyasetlerini ona — göre ayarlayanların da bu son hâdiseler- en ders almaları lazımdır. Nitekim, Adadaki lıderler, git- tikçe sayıları kabaran kurbanların listesini gördükten sonra ayar gibi olmuşlardır. Ankaraya danıştıktan sonra Rauf Denktaş, halkın şiddet hareketine son vermesi için, Vali Foot'un yaptığı teklifi kabul etmiş- tir. Rum liderlerden Lefkoşe Bele- diye Başkam —Derviş'in de müsbet karşıladıgı bu davet üzerine — Vali un da imzasını taşıyan üçlü bir teblığ, halktan kan — dökülmesinin durdurulmasını istemiştir. Fakat ge- mi azıya alan EOKA lâf anlama- maktadır. Bu haftanın başında Vali Foot'un bütün Adada, 48 saat için sokağa çıkma yasağı ilân etmesine rağmen EOKA'nın cinayetleri de- vam etmektedir. Diplomatik Faalıyetler H afta içinde ard arda gelen ve vahşicesine işlenen — cinayetler Ankarada büyük bir heyecan uyan- dırdı. Türk Dışişleri Bakanlığı, ted- hişçilerin artan tecavüz hareketleri dolayısıyla İngiltereye iki nota ver- di. Notalarda İngilterenin müessir ve cıddı tedbirler alması istenmek- tedir. İngiltere notalara, 16 yaşın üstünde her Adalıya bir İngiliz as- kerinin isabet ettıgı Kıbrsta asayı- şi tesis için mümkün olanın azami- sini yaptığını söyleyerek cevap ver- mektedir. Öyle görünüyo: Ada- daki kanlı hâdiseler, dıplomatık çık- maz devam ettiği muddetçe son bul- mayacaktır. Gelgelelim diplomasi — yolları da hâlen kapalı görünmektedir. Türk Hükümeti, İngiltere planının açıklan- masından evvel geçirdiği ufak bir tereddüt devresinden sonra, masa başına oturmayı kabul ettiyse de, aklıselimden çok sokağın ve Maka- rios'un gürültüsüne kulak veren A- tinaya lâf anlatmak mümkün değil- dir. Gecen hafta Cenevrede, İngilte- re, Türkiye ve Yunanistan arasında üçlü konuşmalara razı - olduğunu söyliyen Karamanlis, derhal tekzıp edılmıştır Hele bir ara Vali Foo a flört eden ve makul gozukmege çalışan Makarios, eski müfrit gün- lerine dönmüştür. Siyasi papaz ge- çen haftanın son günü, Atinada ver- diği bir beyanatta "Adada canlı tek bir Rum kaldığı müddetçe, İngiliz planı tatbik edilmiyecektir” demek- Bu durum umları da Valı Foot la müzakerelere yanaşma- maktadır. Diplomatik çıkmazdan — kurtul- mak için şimdilik tek çare olarak İngilterenin Türkiye ve Yunanistan- la ikili konuşmalara başlaması gö- rülmektedir. Maam: Yunanlılar, İngiltereyle ciddi olarak görüşmeğe yanaşmaktan çok. Birleşmiş, Mıllet- lere — hazırlanmaktadırlar. DÜNYADA OLUP BITENLER) AKİS, 19 TEMMUZ 1958