Bu fîkır, Parti Meclısının Grubu ida- Ur beyanat şeklinde — ifadı Böylece de mesele, görünüşte halle— dildi. Ortadaki ana mesele akat davanın esası, parti bünye- sinin tepkisini — bekler vaziyette ortada kaldı. Zira normalin üstünde- ki "parti içi çekişme" halledilmedi. Herşey göstermektedir ki bu, Kurul- taya kadar devam edecektir. Tabii kaybedılen zaman ltay, kışa doğru toplanacaktır şuurlu, memlekette al- dığı reylere ve gördüğü itibara layık seviyede cereyan ederse şahsi gay- retler orada kolaylıkla bertaraf edi- lebilir ve gerekirse tüzük değişikliği yapılarak, gerekirse reyler o istika- mette teksif edilerek bir "ekip ça- lışmasının temeli atılır. a Mu- halefet partisi buna şiddetle muh- taçtır. Gerçi İnönünün şahsiyeti za- man zaman handikapları bile avan- taj haline getirmektedir. a par- a fazla emniyet ver- mesı şarttır. Bunun yolu da ikinci a- m olma savaşına kati şekilde son verecek bir ekibin, selâhiyetle iş ba- şına getirilmesi, hislerle değil man- tıkla, akılla hareket edilmesidir. Yaz aylarında C. H. P. teşkilatı, şahsi gayret ve propagandalara, maksadlı kampanyalara, "kıymetli ahsiyet yeme" gibi değersiz adam- şahsiyet ların sılahlarına kulaklarım tıkaya- rak Genel Başkan İnönüyü bu lüzum suz çekişmelerle uğraşmaktan alı— koymalıdır. İnönünün böyle mesele- lere sarfedecegı her dakika yalnız H. n değil, memleket için C. de zıyandır, ısraftı Münakaşalı tebliğ arti Meclisinin tebliği sinirli İk- tidar üzerinde şiddetli tesir bı- raktıgı halde Ur çok C. H. P. inde yumuşak bulundu. İnönü m leketın dış politika bakımından için- de bulunduğu şartları bir devlet ada- mı olgunluğu ıçınde göz önünde tut- MUŞ v kurulması yolun- daki gayretlenn -D üyüklerin- den iltifat görmeyen gayretler- sek- teye uğratılmamasına, kapının açık tutulmasına çalışmıştır. Fakat kar: şı taraf, ilk mukabelesinde bunu an- lamışa, takdır etmişe benzememekte- dir. u bakımdan haftanın sonunda pazar gunu İnönü, partisinin Eyüp ilçe konuşmasında başka bir dil kul- lanırsa ve ikazlarını daha sert ya- parsa hiç kimse bunu sürpriz sayma- malıdır. İstanbul Üzülenler ve sevinenler u hafta ıçınde ,Türkiyede bir a- am, ama bel e bir tek adam hayatın hiç de pahalı bulunmadığı- na samimiyetle kanidir.. Bu adam Ankaranın sabık Vali ve — Belediye Başkanı, İstanbulun bııgunku Bele- diye Başkanı Kemal Aygündür mal Aygün bütün bir hafta yemek parası olarak cebinden kırk — para sarfetmedi. Başkentte şerefine veri- Faik Ahmet Barutçu ve Nüvit Yetkin 'ereye ? AKİS, 19 TEMMUZ 1958 YURTTA OLUP BİTENLER Kemal Satır Kurunun yanında yaş da yanar len zıyafetler -hususi ve resmi, gün- de iki defadan haftayı doldurdu da, arttı bile.. Ama her yemekte, mun- tazaman bir husus belirtildi: ralıların Kemal Aygünün İstanbu'a gıtmesı karşısında duydukları üzün- ha da D. P. nin Belediye Meclisi âzası "Ankara se- çimlerini gelecek defa kazanabıle— ceğimiz yolunda Ur küçük ümidimiz vardı, onu da elimizden aldılar" de- di. Hakikaten Kemal Aygün, Anka- ranın acil ihtiyaçlarını tam karşıla- ma ve halletme yoluna — girmişken -ısmarladıgı otobüsler gelme uze- ve açılan yolların büyük kı mı örtülmeye hazır vaziyettedir- a- par topar, tepeden inme emirle ve bilhassa Başbakanın yanında gözü dönmüş partizanlardan — başkasının le İstanbula sevkedilmişt Halbuki İstanbul Beledıye Mec- İisi azaları da, yeni Belediye Başka- nını son derece soğuk karşıladılar. Gerçi Kemal Aygün samimi ve acık konuşmak suretiyle ilk buzları erit- meye muvaffak oldu ama, başkan seçildiği gün cereyan eden bir ha- dise eski Ankara Valisinin Istanbul- da nelerden başka kimlerle de uğ- raşmak zorunda kalacağım ortaya koydu. Neticesi belli seçim gün amfi şeklindeki salona ha- kim kürsüde oturan üç şahıstan en genci ve kısa boylusu, sekiz im- zalı bir takriri okuduğu zaman İs- tanbul Belediye Meclisi âzalarının eğil ama, dınleyıcı locasında otu- ranların ve bilhassa — gazetecilerin ağzı açık kaldı. Sekiz imzalı tak- 15