YURTTA OLUP BİTENLER rirde, Bakanlar Kurulu karamame- sİ üzerinde ıstanbula seçilecek Be- ledıye Başkanına munasp bir loj- n temin ve teftişi için" İstanbul Beledıyesı bütçesinden 150 bin lira- lık bir tahsisat ayrılmasının müsta- celiyetle karar altına alınması iste- niyordu. Arka sıralarda oturan, hal ve tavırları ile o günkü toplantıya muhalefet ediyor tavrı takınan bir takım Belediye Meclisi üyeleri kaş- ları, gözleri ve hatta ellerıyle din- leyıcı localarının hemen en önünde yer tutmuş gazetecılere "duyun, du- yun da yazın" kabilinden bir takım işaretler yapmaktan kendilerini ala- madılar. Genç ve kısa boylu kâtip -D. P. Beşiktaş İlçe Başkanı Dr. Nuri Bayar yanlış takriri okuduğu- nu "farkederek" — sözü — değiştirdi. İstanbula talip olmamıştı, — bilâkis vazifeyi kabule zorlanmıştı. O ka- dar ki önünde iki şık kalıyordu: Ya memuriyet hayatından çekilmek, ya İstanbul Belediye Başkanlığını kabul etmek. Aygün, ikinciye boyun eğdi. rağmen Belediye — Meclisinin, kendilerini Belediye Başkanlıgına lâyık gören bir çok üyesinin hıncı- nı çekmekten kendisini kurtarama- dı. Nitekim, laçka hale gelmiş 1930 tarihli ve 1580 sayılı Belediyeler Ka- nunu gereğince sözüm ona gizli oyla yapılması gereken Belediye, Başkan— lığı seçimi büyük bir lâubalilik ıçın— de cereyan etti. Bır çok üye “al. benimkini de sen yaz" diyerek dağı- tılan oy pusulalarını yekdıgerıne ik- ram ettiler. Bir ihtiyar âza da, is- Ayetin İstanbul Belediye Meclisine hitap ediyor Buzları çözecek sözleri Başka bir takrir vardı: Belediye Başkanlığına Kemal Aygünün seçıl— mesini teklif eden takrir. Evvel reye konacak, sonra sıra otekıne ge— lecekti Gerçi hâdiseler dakik ve hassas bir saat sadakatiyle — kurulduğu ve ayarlandıgı şekilde, gelişti. Hepsi de D. üyeden müteşekkil Be- ledıye Meclısı mevcudun -58 üye- ittifakıyla Hükümet Adayı sabık Ankara Vali ve Belediye — Başkan Vekili -0 zaman sabık değildi- Ke- mal Aygünü İstanbul Belediye Baş- kanlığına getirdi. Fakat yeni Bele- diye Başkanına bundan iyi oyun oy- nanamazdı. Aygüne duyulan hiddetin sebebi. Ankara Valisinin "Beyfendinin ada- yı" olarak Belediye Meclisi karşısı- na çıkarılmasıydı. Halbuki — Aygün 16 buldu mini yanlış bıldıgı Aygünü, oy pu- sulasına "Algü olarak — kaydetti. Hiç kimse seçımı ciddiye almak is- temiyordu. Uykuları kaçanlar Mevcudun ittifakıyla başkanlığa getirildikten sonra, saat 15.20 de Belediye Başkan Vekilliği sıfatını kaybeden Yetkiner tarafından Bele- diye Meclisi salonuna, başka bir o- dada beklemekteyken davet olunan Aygün, içeri girdiği zaman tek bir üye tarafından dahi alkışlanmadı. Aygünü alkışlayan eller, kapıda top- lanmış olan birkaç Beledıye memu- runa aitti. Bir sene içinde tam be amir değiştiren İstanbul Belediyesi Başkan muavinleri, şube müdürleri daire müdürleri ve memurları had se- viyeye ulaşan bir huzursuzluk için- de, gidene ağam, gelene paşam de- mekten gına getirmişlerdi. Daha bi- in huyunu suyunu — kavramadan. bir başka Belediye Başkanı karşıla- rında beliriyordu. Hele her Belediye Başkanı değişiminde — gazetelerde tasfiye dedikoduları çıkmaz mıydı, adamcağızların içine düşen kurt ye- nileni içileni zehir ederdi. En büyük arzuları istikrardan başka bir değildi. Çekiç ile örs arasında kal- maktan bitap düşmüşlerdi. Hele bi- çare hususi kalem — müdürleri ve yardımcıları! Fakat en yaşlı âza -75 yaşında- Hamdi Aksoydan kürsüyü devir a- lan Aygün, ilk dakikaların heyeca- nını atlatıp kendini — toparladıktan sonra zayıf bir hatip olarak bilin- mesine rağmen, gayet güzel bir ko- nuşma yaptı. Tesiri altına aldığı â- zaların dikkatini çekti. Alkışlama- yan elleri donduran buz yavaş ya- . konuşmasının ir yerinde aynen şöyle dedi: ' şey . Muvaffakiyete and içmiş bir in- san olarak vazifeye başlıyorum. Bun- dan nukul ettiğim ve hizmetim ak- sadığa man bana verilmiş ema- neti layık olan başka arkadaşa bü- yük bir hürmetle tevdi etmek de be- nim için bahtiyarlık olacaktır." Emniyet Cana tak deyince E smer, uzun boylu ve genç sayı- labilecek çağdaki — yakışıklı a- dam, yazılmasını itina ile tamamla- dığı kâğıdın altına imzasını attığı zaman, sandalyesinin içinde gerindi, bir taraftan saçım aşırken, Ö- te yandan derin bir "Oohhh..." çekti. Onaltı yıldanberi emek vererek ö- mür torpillediği ve çok zaman ha- yatım tehlikeye koyduğu — meslek yılları içinde hassaten son ikisi, onu çok yıpratmıştı. Çeşitli tesirler, zor- la aka kara demesi için yapılan taz- yikler, temiz vicdanı başbaşa kaldığı zaman, e , uzun boylu ve genç sayılabılecek yakışıklı ada- mı çok düşündürmüş, üzmüştü. Ar- tık canına tak demişti. Havsalası al- mıyordu. Bu insanlar — muhalifseler, sanki Türk vatandaşı değiller mıy- di? Kimse yatak odalarına k onları takip ettiremezdi. Başkaları- na Treva görülmüyen muameleleri, onlara yapması için neden zorlanı- yordu? Sonra daha garibi, boyle İş- leri yapmağa mecbur muydu İstanbulun sabık Birinci Müdürü Nevzat Emrealp, lunun herhangi bir vilâyetine nakli- ni" rica eden dilekçesini kaleme a- hp Emniyet Genel — Müdüri ugune göndermeden önce zihninden bir si- nema kordelası halinde böyle düşün- celeri geçırıyordıı Mülkiyeyi bitir- dikten sonra Emniyet Teşkila- tına girmişti. Seneler lehinde çalış- mış, çalışkanlığı, zekâsı, cesareti ve mesleki kabiliyeti sayesinde kısa bir zamanda en mesuliyetti mevkile- re kadar yükselmişti. Hattâ 1953 se- AKİS, 19 TEMMUZ 1958