Paul Henri Spaak Arabulucu! dığı tebliği okuyanlar bu sualin ce- vabını verebilirler. Zira tebliğ "İngil- tere Hükümetine 19 Aralık 1956 ta- rihinde Müstemlekeler Nazırı Mr. Lennox Boyd'un beyanatı ile bir hal şekli olarak ileri surulmuş bulunan Adanın taksimi fikrini..." tâbirini kul- lanmaktadır. Taksimin bir hal şekli olarak düşünülmesi ile Taksimin ka- bul edilmesi arasında, Dışişleri Ba— kanlığının gozunden kaçmıyacak 'u- facık bir vardır. Bu "ufacık fark"ı Başbakan görmemezlikten gel- ir. O zamanlar muhtelif siyaset AKİS ve bazı gazeteler, Lennox-Boyd'un Taksimden"tünelin ucundaki muhtemel çarelerden biri" olarak bahsettiğini, İngiliz siyasetinin aleyhimizde bir istikamet aldığını beyhude yere anlatmağa çalışmışlar- dı. Ama Başbakan onları "İngiliz si- yasetının aleyhimize değişiyor oldu- ğunu bu hengâmeden istifade ederek söylemek ve telkin etmek istiyenlerin hüsnüniyetine inanılmamalıdır" diye- rek azarlamıştı. Ne çare ki hadısele— rin aldığı seyir kimin sözlerinin da- ha sahih olduğunu hazin bir şekilde ortaya koymaktadır. AKİS koleksi- yonlarını karıştıranlar, D.P. iktidarı- nın hüsranla biten Kıbrıs siyasetinin adım adım hikâyesini bulacaklardır. İngiltereye körü körüne itimada dayanan, gerçeklere gözünü kapayan ve dünya halk efkârına metelik ver- mi amanlar Zaferin meşhur başmuharriri "Efendim propaganda da ne demekmiş" diyordu - bu siyase- tin başka türlü bitmesi beklenemezdi. Başbakanın dış işleri müşavirleri kendisini "Amerika bizi feda edemez, dediğimize gelir" diye yanıltmışlar- da:. Tıpkı iktisat siyasetinde "borçla- AKİS, 21 HAZİRAN 1958 nalım borçlandığımız kadar, Amerika öder" dedikleri gibi. Kıbrıs siyase- tinde Amerika dediğimize gelmeyin- ce, iktisat siyasetinde Amerika öÖde- meyince neticeler bugünkü neticeler olmuştur. Ama işin en garip tarafı, bütün bunlardan sonra Başbakanın aynı müşavirleri hâlâ yanında tut- ması ve bunların inanılmaz hatalar işlemelerini müsamahayla karşılama- sıdır. Herkesin gördüğü, aşikâr hale gelen kabılıyetsızlıklerı Menderes gi- i zeki bir insanın herkesten sonra farketmesi tuhaf sayılsa yeridir. Yeni safha u hafta Ankarada, tarafsız ve mu- halif çevreler geçmıştekı yanlış a- dunlardan daha ziyade bunların te- kerrürüne mani olunsun diye bahse- diyor, — serzenişte bulunuyorlardı. Yoksa Kıbrıs meselesinin aldığı yeni şekil karşısında başkentte bir tesa- nüt havası vardı. Memlekette miting- ler devam ediyor ve sakallı Makyavel Makarios'un kuklaları yer yer asılı- yor, yer yer yakılıyordu Ama aynı esnada Makarios Lond- rada beklenmektedir. Kıbrıstaki ted- hiş hareketlerinden mesul sayılarak bundan iki yıl evvel Seychelles Ada- larına sürülen adam, bugün İngilte- renin yeni Kıbrıs sıyasetını yürütmek için güvendiği başlıca muhatap halı- ne gelmiştir. Majestelerinin hüküm ti, yeni sıyasetın muvaffakıyetının meşhur papazın "evet" demesine bağ- l1 okluğunu düşünmektedir. Makarios bu sebeple Londraya — çağırılmıştır. Bazı Muhafazakâr çevrelerin öfkesi- ni üÜzerine çekmemek ve Turkıyeyı gücendirmemek için Foreign Office'- in marifetli diplomatları, bu sıyası Zİ- yarete dini bir hüviyet vermeğe ça- lışmaktadırlar. PMakarios'un daveti zahiren dini bir konferansta bulun- mak üzere Canterbury Başpiskoposu Dr. Fisher tarafından yapılmıştır. Fa- kat bu Makyavelden mülhem y fikir YURITA OLUP BİTENLER kimseyi aldatmamıştır. Londrada Makarios ile siyasi ko- nuşmaların yanılacağı muhakkaktır. Zira menfaati bahis konusu — olduğu zaman dost düşman tanımayan İn- giltere, Makariosu razı edebilirse A- dadaki 400 bine yakın Rumun ve Yu- nan hükümetinin bütün itirazlarını ortadan kaldırabileceğini bilmekte- dir. Hiç şüphe yok, Papaz Makarios birbirlerini yiyen sağcı ve solcu bü- tün Rumların inkâr edilmez lideridir. Nitekim Albay Grivasa diş bileyen A- K komünist teşkilâtı, geçen hafta neşrettiği bir tebliğde Makariosa olan sadakatini tekrarlamıştır. EOKA, vesileyle "karar Makariosundur" de— mektedir. İşte lngıltere bütün Rum- ların tanıdığı böyle bir adama yeni plânı tasdik ettirirse, güçlüklerin dörtte üçünü yenmiş olacağını düşün- mektedir. Sürgünden döndüğünden beri azılı papazın mutedil bir dil kul- lanması da, İngiltereyi Makariosu muhatap olarak seçmek hususunda ce saretlendirmiştir. Şubat başında Ati- nada Makariosla görüşen Vali Foot, bu fikrin hararetli taraftarlarından biridir ve bu Atina konuşmasından sonra Makariosun -taktik icabı da ol- sa, müteaddit beyanlarında, eskisi gi- bi derhal Enosis fikrinde israr etmi- yerek, muhtariyet devresinden geç- meyi kabullenmesi manidardır. Keza MacMillan'ın salı günü. Valiye Adalı liderlerle plân hakkında geniş müza- kerelerde bulunma selâhiyetinin ve- rildiğini söylemesi hayra alâmet de- ğildir; Zira Adalı lıderler lâfından mu- rad olunan Makario Kıbrıs başpıskoposunun İngiltere- ye karşı giriştiği mücadelede ne ka- dar yol aldığını gösteren bundan kuv- vetli bir delil bulunamaz Peki, kim- bu Makar Cjibbeli Makyavel Ingıhz devlet adamlarının gayri res- bir şekilde de olsa Londrada Nicosia'da Türklerle meskün bölgeden taşınan bir Rum ailesi aksim gerçekleşiyor! 9