21 Haziran 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

21 Haziran 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

amansız münekkidi Kruçef zamanın- da, hiç değilse siyasi idamların so bulduğunu düşünenler — yanı lmışlar- dır. Nagy'nin ıdamı dunya halk efka- rında son derece kötü bir tesir yap- tı. Babacan tavırlı Kruçef sene- lerdır yaratmaya lıştığı "Nikita pi de bırdenbıre yıkıldı. Her- halde uç de, bu temizleme hare- ketinin Rusya aleyhinde son derece kötü tesir yaratacağını bilmektedir. Buna rağmen Nagy'in idamından çe- kinmemiştir Zira Rus Komünist Par- tisi Genel Sekreteri çatlakça sesler çıkartan peyklerin demir bır disiplin altında tutulmasını son deri mühim saymaktadır. Bu sebeble Rusya, peyk- lerdeki bazı kimseleri baştan çıkaran Yugoslavyayla merhabayı kesmiştir. Son siyasi idamlar da bu kimseleri aklı selim"e davet etmek için ya- pılmıştır. Polonyanın Gomulkası her- halde "kızım sa orum, geli- nim sen dinle" tarzındakı bu ihtarın manasını anlayacaktır. Avustralya Üniversite böyle olur eçen hafta, Avustralya ve Yeni Zelandada bulunan bütün felsefe profesörleri, Tasmanya — Üniversite- sinde açılan felsefe kürsüsünü asla ka bul etmıyeceklerını bıldırıyorlardı ürsünün sahibi Profesör Syı Sparkes Orr geçen sene Mart ayında bır kız talebeye karşı gerektiği gibi davranmadığı ileri sürülerek, siyasi sebeplerden değil -Senato tarafından- Milk Eğitim Bakanına söz düşmüyor- vazifesinden — uzaklaştırılmıştı. — Yal- nız sonradan yapılan incelemeler, P- rofesör Orr'un bir haksızlığa kurban gittiği ıhtımalını kuvvetlendirmiştir. akat Senato, meseleyi kapanmış sayarak, kürsüye yeni bir talip ara- maya koyulmuştur. 31 Temmuza ka- dar müracaatlar kabul edilecektir. İşte Avustralyalı ve yeni Zelan- dalı felsefe profesörleri bunun üze- rıne harekete geçmışler ve hiçbiri- nin bu kür kabule yanaşmıya- cağını bıldırmışlerdır İş bununla da kalmamış, — İngiliz dilini konuş bütün profesörler boykota çagırıl- mıştır. Bu şartlar altında Tas ya Üniversitesinin, - boş kursusunu doldurması hemen hemen imkansız- dır. Meslek haysiyetinin ve tesanüdü- nün çok kuvvetli olduğu Anglosakson memleketlerınde, hıçbır hoca, Avust- ralya ve Yeni Zelandadan yükselen sese aldırma azlık edemiyecektir. O halde Tasmanya Üniversitesi Sena- tosuna ya ilelebet kürsüyü boş tut- da Profesör Orr'un dos- yenideı_ı açmak şıkkı kal- maktadır Üniver ikin şıkkı seçmek zorunda kala cağı şup- hesizdir. Zira- hurrıyetın fıyatım ve nasıl korunacağını çok iyi bilen bu memleketlerde bütün hocalar, değil Eğitim bakanlarından, kendi organ- larından gelen bir haksızlık ihtimali karşısında bıle tereddütsüz hep bir- likte seslerim yükseltmekten çekin- memektedirler. AKİS, 21 HAZİRAN 1958 K I KARAPÜRÇEK (Sunullah Arısoyun romanı, Var- lık yayınları 591, Büyük cep kitap- ları seridi 73, Istanbl 1958 Ekin basımevi, 160 sayfa, 200 kur Sunul ah Arısoy bir şaırdır Yıllar yılıdır da edebiyatla ugraşır Ger- çı geçımını edebiyattan sağlam a gene de edebiyatı kendısıne dert dı miştir. Şiir yazar, tenkit yazar çeşitli sanat hareketlerını takıp eder vs. vs. Günümüzde moda oldu. Hika- yecilerin hemen yüzde doksan doku- -u hikâyeden sonra romanı deneme- ğe, hatta bir ç romanda karar kılmağa başladılar Şaırler de öyle. Bakıyorsunuz dün şiir yazan birisi, iİr gün sonra hikâye yazmağa, hi- kâye yazmaktan da roman yazmağa dönüveriyor. nullah Arısoy da boyle yapmış. Şıırden romana dön- müş. Günün bir modası da köy ro- manı yazmak — olduğu için, tutmuş bir köy romanı yazmış. Adı Kara- pürçek. Karapürçek Bursa civarında bir dağ köyünün adı. Haritada olup ol- madığı malüm muhayyelesinde ıyıden ıyıye teşekkul etmiş. Adeta t başı mamur bir köy. İnsanları ıyı canlandırılmış, teferruat iyi çizilmiş. Konu da fena seçilmemiş. Köye tâyin edilen bir öğ- retmenin hikâyesi. Genç, bekâr, ide- alist bir köy öğretmeni. Nereye yol- lasalar gidecek. Tutmuşlar Karapür- çeke yollamışlar. Karapurçeke yol- lamışl ama, ürçekin namı iyi değil Buraya ogretmen dayan- mıyor Gıden ya üç gün durup kaçı- men gidişi ile donuşu bır oluyor Ustelık uzak bir dağ kö- . Halkı vahşi, halkı mektebe düş- an Bütün bunlara rağmen Sunul- lah Arısoyun "Mallim bey"i kalkıp bu köye gidiyor. Kendi kendine de bu köyde öğretmenlerin neden ba- rınamadıklarını neden — duramadık- larını araştırıyor. Netıcede de lıır ta kım hakikatlere varı Kar: çekliler pek de öyle sanıldıgı kadar TÜRK KADIN ŞAİRLERİ ANTOLOJİSİ Tanınmış şaırlerımızd ŞA- HİNKAYA DİL'in hazırladığı bu eseri yayınevımız Ekim-1958 de yayınlayacaktır. Eksiksiz a yayınlanmış şiir kitaplarım ve seçme irlerini — yayınevimiz adresine gondermelerını rica e- deriz. , NUR YAYINEVİ İçcebeci, İzmir Pasajı No: 2 Cebeci - Ankara TAPLAR yabanı urkutucu insanlar değil. On- lar da n Anadolunun her köyün- deki ınsanlar gibi misafirsever, ken- dilerine yakın buldukları, benıms e- dikleri insanlara munis, e ah- bap canlısı Butun mesele, koy gi- den enin kendisim — onlara benımsetebılmesı kendisine yabancı bir insan muamelesi yaptırmamasın- "Mailim bey" bunu başarır. Önce muhtarla dost olur. Kendini köylülerden yüksek tutmaz. Onların sohbetlerine karışır, meclislerine gi- rer. İş zamanı çocuklarını mektebe göndermeyen babaları zorbalıkla de- ğıl tatlılıkla, — dostlukla ikna eder Köyün sarıklı hocası kendisine bır rakip türediği için "Mailim — bey düşman, hiç değilse hasım gözü ıle baktığı halde tutar Hocayla da dost olur. Ona ufak tefek, ama aşın ol- mayan tavızler verir. Hocaya ken- disini sevdirir. Köyde yeni yeni çık- maya başlayan particilik oyuınların- dan dikkatle Üzerine hiç bir şekilde söz gelmemesi için son derece müteyakkız hareket eder. Kız talebelerin dahi okula gel- mesini sağlar. Kısa bir zamanda vi- rane halindeki okul binasını onar- tır, bahçesine ağaçlar dıker talebe- leri hale yola sokar. Nızam intizam eder. Karapürçek ıçınde ade- ta bir melaıke rolündedir. Hem bütün köylü ona candan baglanmış İşte Karapurçekte oylesıne bir sempati yaratan "Mailim bey" so- nuna kadar kızım okula göndermek- te inat eden bir babayı da yola ge- tirir ve kızını okula göndermeğe razı eder. Ama kız okula başlar başlamaz da o İdeal "Mailim bey"e bir şeyler olur. Genç, bekâr bir in- san olarak daha ilk görüşte kıza vu- rulmuştur. Zira Zehra değil köyde, şehırlerde bile bulunamayacak ka- dar şahane bir kız "Mal lim bey" kendini tutar O ıdealısttır sonuna kadar idealist kalacaktır. Ancak Mailim beyin kendini tut- ması idealistliği para etmez. Kızın sozlu oldugu oğlanın babası ka lkar . Dedikodular, tehdı ün bütün dü ozu- lur. Iftıralar, yalanlar valar. İşe zorbalık karışır. Gerçı koylunun büyük bir kısmı, hel zü geçenler hâlâ "Maılım bey"den yanadır ama bu da bir şey ifade et- mez. "Mailimi bey"i partici diye şehre jurnal ederler. Müfettiş gelir. İşte tam bu sırada da Mailim beye aşık olan Zehra onun evıne gelmeğe kalkışır, görülür, kaçırılır Bütün tahkikat ve lehteki şahitler bile "Mailim bey" in aleyhine döner. İdealist Mailim bey de Karapürçe- ki terk eder gider. kâye bu. Hayli bıkkınlık ver- miş bır hıkaye Hemen yeni hiç bir tarafı yok. Roman bu halıyle ara- dan bir roman olmaktan ileri gide- miyor. Ne var ki, sağlam bir taraf romanı nisbeten kurtarıyor. Kara- 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: