C E M Posta idaresi Vatan gazetesini bu yakınlarda dâva etse yerinde o- lacak. Pul parasından kurtulmak is- teyen soluğu Vatanın — sütunlarında alıyor. İşin bir de kârlı tarafı var: Sütunlara sığınanlara üstelik, diş ki- rası kalbilinden telif ücreti de ödeni- yor. İkinci sayfada Coşkun Kırca ile Orhan Köprülü mektuplaşıp — duru- yorlar. Aralarındaki 1htılafı birincisi Fuat Köprülünün damadı, İkincisi oğlu olan bu enişte-kayınbirader otu- rup, konuşup halletseler ya.. Hayır. O yazıyor, öteki yazıyor. Yakında Coşkun Kırcanın mektupları "Annen, baban iyiler. Kardeşın selâm ediyor. Çocuk ellerinden öper", Orhan Köp- rülününkiler de Annemın babamın ellerinden öperim. Kerımeye selâm. Çocuğun gözlerinden öperim" diye bi- terse hiç kimse şaşmasın O. Köprülü - C. Kırca Pul parasından tasarruf Gazetenin üçüncü sayfasında ise nesli tükenen ateşli Hürriyetçilerden Emil Galip Sandalcı ile tarafsız ol- duğundan sinirlerine hakim Oktay Akbal karşılıklı münakaşa — halinde- ler. Onlar da, fıkralarını yazdıkla- Ti Üçüncü sayfa yerine gazetenin ida- rehanesinde görüşüp fikirlerini bir- birlerine soyleseler olmaz mı? Ol- muyor her halde. Nihayet, bir mektuplaşma da i- kinci sayfanın son sütunu ile üçüncü sayfanın ilk sütunu arasında devam ediyor. İkinci sayfanın son sütunun- da okuyucu mektupları yer alıyor üçüncü sayfanın ilk sütununda ise Sandalcı yazıyor. Sandalcı hızını a- lamadı mı, Hür. P. yi hafife alan o- kuyuculara da cevap yetiştiriyor. Tabii ne olursa, P. T. T. ile Va- tan okuyucularına oluyor! 30 İ YET adece kuvvetli bir muhayyeleye değil, aynı zamanda bizde alışıl- mamış bir üslüba ve yazı tarzına sa- hip olan Türk Saganı Suzan Sözenin Akşam gazetelsindeki Sanera romanı dev: ediyor. Ama hayret' Koca hafta içinde kahramanın koynuna to- pu topu iki erkek girdi. Okuyucular endişede: Sanera mı yoruldu, roman şehvetengizliğini mi kaybediyor? İ stanbul sosyetesi havalardan şi- kâyet ededursun, Ankara sosye- tesi -herkes şaşacak ama- pazar günleri tatlı tatlı banyosunu alıyor. Geçen hafta sonundaki güneşli pa- zardan istifade eden monden Anka- ralılar suya daldılar. Tabii bu, havuz suyu oldu. Golf Klubundekı pisinin etrafı -ve içi- pek güzel hanımlarla doldu. Büyük sukseyı balıkçı panta- lonuyla bir sarışın fırtına, Leylâ U- rul yaptı. e I istanbul bu yaz rahat edecek. Şı- marık ve açıkgöz arap "turist"ler şehrin en mutena yerlerini doldura- mayacaklar. Bilhassa Hiltonun o ca- nan banyolarında yemek kapları yı- kanmayacak, şık Seli halıları siyah, çıplak ayaklarla kirlenmeyecek. Zira hükümet, Türkiyeye gelecek yaban- cıların otel ucretlerının Türk parasıy- la değ ödenmesini şart koştu. Şimdiye kadar oradan bura- dan 18-20 kuruşa Türk lirası topla- yan "turist'ler yüzde seksen ucuzu- na keyif çatıyorlardı. Tabii bu işin iyisi hükümetin Türk lirasını 18 kuruşa satın alınmaz ha- le getırmesıydı ama, tedbirden yana koyunun bulun! dgı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler de... Havalar ısındı. ya, z — kaçırm: nisbetinde mühim bir artış oldu. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi olduğu gibi, bizim yiğitlerin de sıcak hava- lar karşısında bir reaksiyon göster- me şekli var. Yazın geldiğini hiç bir meteoroloji istasyonu gazetelerin za- bıta sütunlarından daha açık şekilde haber veremiyor. nflâsyonun ortalığı kasıp kavur- maya başlaması ve hele paranın hemen hiç kimse tarafından elde tu- tulmamak istenmesi son zamanlarda cidden garip hadiselerin tezahürüne yol açıyor. Elindeki parayı — gayrı menkule ve altına yatıranların sayısı- pek çoğaldığı şu günlerde, Gi- resundakı futbol takımlarından bi- rine mensup Özcan adında bir futbol- cu da dünyanın en acaip — transfe- rini yapmıştır Giresundan Sivastaki bir tbol takımına transfer edilen Özcan, transfer ücreti olarak klüp i- darecılerınden para — yerine bir ç öküz talep etmiş Sivaslılar da bu is- teği yerinde bularak bir çift semiz öküz vererek Özcanı transfer etmiş- lerdir. AKİS, 21 HAZİRAN 1958