21 Haziran 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

21 Haziran 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kabahat unus istiklaline — kavuştuktan sonra bütün d ünya Tunus in- kılâpları ile ilgilenmeye — başladı. Memleketini istiklâle kavuşturan, onu taassuptan ve gerilikten kur- taran Cumhurbaşkanı Habib Bour: guiba hakkında makaleler, kıtaplar yazıldı Tabii bütün bunl r İs- Kemalin tekrar tekrar anılmasına vesile oldu. Ancak, bu daima ha- kikatlere sadık kalınarak yapıl- mıştır ve birçok ecnebi mecmuada çıkan makalelerde, yeni bir fikrin yayılmasına gayret edilmiştir. Ana fikir şudur: "Vakıa Islamda ilk Tü ancak nunların sert hükümle ayan rak, inkilâpları halk kü tlelerıne yayı madan, sindirmeden yapmışlar- dır. Halbuki Tunusta bu daha yu- muşak daha tesirli şekilde ya- pılmaktadı undan bir müddet evvel Türk Kadınlar Birliğinin davetlisi ola- rak memleketimizi ziyarete gelen Tunus Kadınlar Bırlıgıne mensup Saide Sasside de kanaatin mevcut olduğunu gordum ve böy- lece fikrin menşei meydana çık- mış oldu. Cumhurbaşkanı Habib Bourguıbanın At turkıın İ üdüğü ç lâplara şahsiyet ndinde birşeyler katması kendi şartları- nı, imkânlarını göz önünde tut- ması gayet tabiidir ve yukarda bahsettiğim yanlış fikrin bir yaslamada kazanmak gayretıne dayandıgını iddia etmıyecegım Ha- bib urguibanın yeğeni olan ve ona haklı bir hayı_'anlık duyan Sai- de Sassi bana ik bir samimi- yet ve açık kalplılıkle, ana dılı— nizi neden terkettını ?" di runca ve bu dılden kastettıgı şeyin arapça ldugunu anlayınca yanlışlıgın nereden geldiğ dım. i dünyada hıçbır mıllet bı- ze bu kadar yakın olan Tunuslu- en büyük meziyeti sıhhatlı bir mu- hakemeye sahip olmasıdır. Bu tip arkadaşları kolaylıkla fıkir ünkü muvazeneli ve ken- Bu tipin en büyük insanları içtimai mevkile- rine gore kıymetlendirmektir ki bu bazen insanı yanıltabilir. Muhakeme mantık çok güzel şeylerdir ama buna biraz da tuz, biber katmak şarttır. Bu tip kadın tayyörleri, fisto bluzla- rı, türban şapkaları, klâsik dekoltele- ri, düz klâsik ayakkabıları sever. Bu kıyafetlere de biraz tuz biber katmak şarttır sorarlar. dinden emindir. kusuru da, Klâsik — tipte soluk renkli kıbar AKİS, 21 HAZİRAN 1958 genç kızın elbıseler giy- Kimde ? Jale CANDAN lar da dahil olmak üzere, hiçbir millet tanımamaktadır Saide Sassi, bir Türk dostu i- di, eminim memleketimizden bu hissi daha da kuvvetlenerek gitti. Onu ve arkadaşlarını' İyi ağırladık, güzel yerlerimizi gezdirdik, şerefi- ne çaylar, ziyafetler verdik ama Saide Sassi Türkiyeden dönerken Arap medeniyetinden çok daha es- ki bir Türk medeniyeti olduğu- na hakikaten kanaat getirmiş miy- di? Ana dilimizi değiştirmediğimi- zi yalnızca latin harflerini kabul ettiğimizi bunu okuma yazmayı kolaylaştırmak, okur yazar adedini çoğaltmak, inkılâplarımızı — halk kütlelerine yaymak için — yaptığı- mızı anlamış mıydı? Türkün a- rapça değil türkçe konuştuğunu öğrenmiş miydi? O ecnebi mecmualarda yazıldığı gibi, Türk kadınının ansızın sokak- ta çarşafının yırtıldığı, peçesinin kaldırıldığı dogru değildir. Mus- tafa Kemal bütün yurdu karış ka- rış dolaşmış, faziletin örtünmek, gizlenmek — olmadığını anlatmış her tehlikeyi göze alarak konuş- muş ve işte bu sözleri, bu cesare- ti ile Türk kadınını ikna etmiş, Türk anasını karanlıktan aydınlı- ğa çıkarmıştır. Kemal Atatürk iler- lemenin en evvelâ manevi sahada, bir zihniyet degışıklıgınde müm- kün olacağını görmüş, onun için muvaffak olmuştur! Ve ondan türk milletine kalan hu inançtır ki, bugün türk milletini insan hak- larına, en ileri cemiyetlerdeki ni- mlara hasret çeken bir siyasi mücadeleye götürmüştür. Ama bizi kimse iyi tanımıyor- sa kabahat bizdedir. Saide Sasside değil. O Saide Sassi ki, kendi memleketini tanımak, kendı sesini dünyaya duyurmak için bavullar dolusu kitap ve broşür taşımıştır ve kendisiyle konuşmaya giden ga- zetecıye memleketinin tarihini, si- yasi ve içtimai hayatını anlatan sekiz çeşit kitap hediye etmiştir. mesi de gayet hoş durur ama bu ki- bar tavırlı genç kız son moda saç biçimini yapmaktan çekinmemeli ve klasik tayyörünü eğlenceli bir be- re, eldiven, eşarp takıma ile değiş- tirmesini ihmal etmemelidir. zadan yapılmış bir küçük gece saçların dağılmasına mani o bilir ve bir eşarptan çok daha sık durur. Klâsik tipte kadınlar ve genç kızlar düşündüklerini söylemekten çekinmemelidirler ve kibarlık mahcu- biyete kadar gitmemelidir. Çok ciddi kadın ok ciddi kadın tipi için çalışmak ön plânda gelir. Dersler, va- zife, meslek bu kadının hayatım dol- durur eğlence ise pek az yer işgal eder. Bu tip kadın zekası, bilgisi ile parlar, daima öğrenmek ister ve ihti- rassız değildir. Bu 'tip kadın zaman israfından nefret eder. Pratik ve ça- buk netice veren şeyleri ister, tefer- ruattan kaçar. Ekseri, fazlasıyla doğ- ru sözlüdür. Bu tip kadının zekası ve bilgisi ile beraber biraz da ka- dınlığını ıçındekı yumuşak ve has- sas tarafını da inkişaf — ettirmesi bunları daima bastırmaması lâzım- dır. Süse harcayacak vakti olmayan bu kadının can kurtaranı elbise tay- yör kombinezonlarıdır. Ceket çıkın- ca, bir saniyede süslü bır elbise ile ortaya çıkmak ve va aybetme- den böylece bir akşam yemeğine- gitmek mümkün olur. Bu tip kadı- nın koltugunun altında daima çir- kin bir dosya çantası taşıması da hatadır. Dosyaları dahi içine alabi- lecek çok şık, saplı muazzam, el çan- taları vardır. Düz elbiseler de mese- lâ kabarık bir sırtla, küçük bir kol- ye ile son moda olabilirler. Öyle be- reler vardır ki gece gündüz giyilebi- lir ve çantada hemen hemen hiç yer işgal etmez. Çalışmayı çok seven bir genç kız da bunun bütü hayat demek olmadığını bılmelı ve eğlence- ye de yer ayırmalı, kambur durma- mayı ve hayata kitapsız bakmayı da öğrenmelidir. Çalışan kadınlar için Can kurtaran 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: