SPOR gene Bozsik'ti. azar günü yapılan — maçlarda Brezilya Rusyayı 2-0 yenerek umul- etti. Bövlece , İsveç. Fransa ve Yugoslavya finale kaldıla Kalburun üstündekiler lene elene iki Ankara altı da tanbul takımının — finale kaldıgı Federasyon kupası maçlarının en mühimlerinden biri geçen haftanın sonunda Cumartesi günü Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yapıldı. Grup şampiyonunun galibinin tesbi- tinde mühim bir rol oynayacak olan bu maça Galatasaraylılar da Fener- liler de büyük bir hırsla hazırlan- mışlardı. Galatasaray bir hafta ön- ce Fener karşısında uğradığı 3-2 lik mağlübiyetin acısını çıkarmak i- de Mehmedin iki ayağının arasından bir ikinci gol yemesi Fenerlileri iyi- ce sindirdi. Bu iki golden sonra Meh- met açıldı ve hakikaten güzel bir o- yun çıkardı ama, bu rtık Fenerin mağlübiyetini değiştirecek bir oyun olamazdı. Fenerliler ancak oyunun son yarısında Şerefin — ayağıyla bir şeref sayısı çıkararak büsbütün mün- hezim bir şekilde sahadan ayrılmak tehlikesinden kurtuldular. Seyirci terbiyesi Federasyon kupasının bu iddialı maçı sırasında şstadı dolduranlar bir kere aha gördüler ki seyirci kütlesinin maalesef büyük bir ço- ğunluğu spor terbiyesinden mah- rumdur ve hemen her mağlübiyetin peşinden en çirkin hareketleri yap- maktan — kendini alamamaktadır. si, Galatasarayın kaptanı Turgay Seren şöyle diyordu: "Yunanistanda bile böyle bir muamele ile karşılaş- madık". Durum cidden acı ve utanç vericiydi. Diğer takımlar alatasarayın Feneri — yenerek Kırmı Grup şampiyonasında Vefa ile karşı karşıya kalması şam- piyonun aşağı yukarı Galatasaray olacağı yolundaki kanaati kuvvet- lendirmektedir. Bu haftanın ortasın- da bu satırların yazıldığı saatlerde Vefa ile Galatasaray karşılaşacaklar ve Kırmızı Grup liderliğindeki koz- larını paylaşacaklardır Kırmızı gru- un şampiyonunun böylece belli ol- dugu sırada, Beyaz Grupta da Be- şiktaş Grup şampiyonluğunu garan- tilemiştir.. Simdi bu iki dev 1958 Mehmet, Galatasaraylı Metinin bir akınını kesiyor çin hazırlanırken, Fener de pek yak- laştığı şampiyonluğu — garantilemek azmiyle sahaya çıktı. Ancak Fener- bahçenin gözde kalecisi, Şükrünün sakat bulunması Fener taraftarları- nı hayli ümit kırıklığına ugratmış— tı. Mithatpaşa stadında o gün Şük- rünün yerine Mehmet oynıyacaktı. Gerçi Mehmet de kalite bakımından Şükrüden aşağı bir oyuncu değildi ama, aşağı yukarı bir yıldır hep ye- dek kadroda kalması ve birinci sınıf oynamaması elbette ki Fenerlileri düşündürecek bir durum- du. Nitekim Dolmabahçe stadını dol- duran onbinlerce meraklının gözleri önünde daha maçın onyedinci daki- kasında Mehmedin yediği bir gol, neticeden korkan Fener taraftarları- nı iyiden iyiye ümitsizliğe düşürdü. Daha bu golün şaşkınlığı geçmeden 34 Neye — yarar? Nitekim 2-1 sona eren maçtan son- ra tribünlerden yüzlerce ve yüzlerce gazoz şişesi Galatasaraylıların üze- rine yağdı. Buna karşılık da sahada asayiş ve emniyeti teminle mükellef polisler hiç bir şey yapmadılar. Hâ- iseyi sadece seyrettiler. Bu arada Sarı Kırmızı takımı tutan seyirciler de bir fenerli oyuncuya en galiz şe- kilde bağırıyorlardı.. Hâdise hakikaten çok üzücüydü. Türkiyenin en gözde iki takımı o- yuncularına reva görülmek istenen bu muamele spor dünyamızı hareke- te geçirmeli, hemen her maçta teva- li edip giden bu gibi hareketleri ön- leyici tedbirler alınmalıydı. Ama ma- alesef gene hemen her sefer olduğu gibi bu sefer de buna aldıran olma- dı. Maçtan sonra milli takım kaleci- Türkiye Federasyon kupası için kar- şılaşacaklar ve şampiyonluk — için çarpışacaklardır. Diğer takımların durumları da a- şağı yukarı şöyledir: Her sene bir kaç takım değiştirmekle, şöhret ya- pan antrenör Szekelly'nin — antrene ettiği son takımı Vefa bu yıl her yıl- kine nazaran hayli başarılı oyunlar çıkararak adeta şampiyonluk üzerin- de hak iddia edebilecek bir seviyeye ulaşmıştır. Ancak Ankaralı rakiple- rine karşı şansının yaver gitmeme- si bu takımı biraz hırpalamıştır. De- mirsp ve Güneşspora gelince, bu iki Ankaralı takım maalesef bir tür lü tam formlarında oyun çıkarama- mışlar ve şampiyonanın en Zayıf ta- kımları olarak hemen Beykozun ya- nında yer almışlardır. Fenerin ise serencamı malümdur. AKİS, 21 HAZİRAN 1958