YURTTA OLUP BİTENLER vazifesini görüyordu. Bir zamanların en müfrit C. H. P. lisi olan ikincisi işe, simdi birincisinin en yakın mesai arkadaşıydı. Gazetelere zam yapılma- sı için Babıâlide uzun zamandır mev- cut arzuyu onlar kanalize etmişler ve esasları onlar hazırlamışlardı. Mü- vezziler, hiddetli Babıâliden ayrıldı- lar. Zaten müvezzilerin bir netice ala- bilmesi güçtü. Gazete sahipleri kendi aralarında hazırladıkları protokola iki madde eklemişlerdi. Fiyatı 29 ku- ruş olan bir gazete kendi rotatifinde fiyatı 15 kuruş olan bir gazeteyi bas- mayacaktı. İkincisi, bayilere verilen hisse pek cüzi şekılde arttırılacaktı Ve bütün gazeteler aynı nisbeti muha- faza edeceklerdi. Bunların müeyyide- i. 25 bin lira tazminattı. Ama gaze- te sahipleri ellerine geçecek fazla pa- ranın bir muayyen nisbet dahilinde gazetelerde çalı şanların maaşlarına intikalini mecburi kılan bir maddeyi protokole dahil etmeye yanaşmamış- lardı. Bu yuzden Babıalıde bir çok gazeteci "Tröst!" veya tel!" di- ye haykırdı. Haklı ve haksız taraf Bu hafta içinde itiraz sesi, sade- ce müvezzilerden gelmedi. Fiyat- larını arttıran bütün gazeteler o- kuyucularından son derece sert mek- tuplar aldılar. Basın ki hükümetin yaptığı zamları o kadar tenkit edi- yordu, şimdi nasıl olur da bızzat ken- dısı yuzde 66 nisbetinde bir "ayarla- a"ya başvururdu. Hiddetli okuyu- cular gazetelerin başvurmak zorun- da kaldıkları bu tedbirin o tenkit e- dilen zamların tabii bir neticesi ol- duğunu hatırlamak istememişlerdi. Maliyetler artarken satış fıyatlarının aynı kalmasına, elbette ki imkân yoktu. Fakat okuyucular bir noktada haklıydılar. Gazete sahipleri nisbeti yüksek tutmuşlardı. Gazetelerin ma- liyetindeki artış yüzde 66'nın çok a- şağısındaydı ve tabii bu, her gazete- ye göre degışıyordu Satış fiyatları 25 kuruş yerine 20 kuruş olarak ta- yin edilmiş bulunsaydı hiplerine söz soylemek haksızlık ola- caktı. Zira 20 kuruş gazetelere Mam artan fiyatlar karşısmda fazla öde- yecekleri parayı karşılamak, hem de makul bir kâr sağlamak imkânını pek âlâ verebilecekti. Çalışanların hakkı azete fiyatları ayarlanır ayarlan- gazetelerde çalışanlar son derece haklı olarak seslerini yükselt- tiler. Cefayı onlar çekiyorlardı, gündüz didinen onlardı. Bir patronlar gazeteciliğin g' sinden bile anlamıyorlardı. — Babıâliyi, — dışarda muhtelif yollardan kazandıkları ser- vet için iyi bir envestisman yeri addetmişler — ve gelip — orada yer- leşmişlerdi. Aralarından bir hakikaten şaşılacak kadar ra -milyonlar- kazanıyordu. 14 Buna Sefa Kılıçlıoğlu Bir köprü ki gelen geçer, giden geçer mukabil, son zamanlarda mühim bir gelişme — görülmekle — beraber, çalışanlara ödenen Ücret tatmin- kâr olmaktan henüz uzaktı. Şim- di, madem ki 15 kuruşa satılan bir gazete 25 kuruşa satılacaktı, fazla kârın bir nisbet dahilinde çalışanla— rın maaşlarına intikali şarttı. Nite- kim Gazeteciler Sendikası toplandı ve bu yolda bir tebliğ neşretti. Fakat Gazete sahipleri, müşavir- leriyle birlikte bu istese hemen ku- lak asmadılar. Grev hakkı mevcut olmadıgına göre çalışanlar haklarını ncak müzakere yoluyla alabilecek- lerdı. Gerçı Babıâlide bu hafta, Baş- bakan Menderesin kendisine ber- Naşit Hakkı Uluğ Devr-i Demokrasi geldi böyle oldu! mutad Sefa Kııı(ıınuııı zete sahiplerinin zam taleplerı akset— tirildiğinde çalışanlara da zam pılmasını şart koştuğu yolunda haber- ler dolaştı ama, bunların da ne dere- ceye kadar aslı bulunduğu anlaşıla- Oyun' bozanlar Fakat pazartesi günü, zam kararı veren ve bir de protokol imzala- yan gazete sahipleri bir — sürprizle karşılaştılar. D. P. nin İstanbuldaki organı Havadis, mutabakatını bildir- miş oldugu halde fiyatını arttırma- dı. Hatta, aksine, radyolara ilân ve- rerek eskisi gibi gene 15 kuruşa sa- tılacagını bildirdi. Doğrusu istenilir- ir D. P. organının satıştan sağ- ladığı para üzerinde durulacak, bir şey değildir, bu organlar masrafla- rını daha ziyade reklâmdan sağlar- lar, pek az satıldıkları için nüsha ba- şına 10 kuruş onlar için bir şey i- fade etmez. Ama buna rağmen fiyat ayarlaması yapan gazete — sahipleri durumdan memnun kalmadılar. De- mek ki D. P. bu ayarlamayı gazete- lerin zam aleyhindeki neşriyatına mukabele edebilmek için silâh diye kullanmak niyetindeydi. Hakikaten, Havadisin İstanbuldaki temsilcileri- nin kabul edip mutabakatlarını bil- dirdikleri protokolü gazetenin An- karadaki büyük idarecileri geçen haf- tanın sonunda reddettiler. D. P. u- mumi efkâra dönüp "İşte, bizim za- ruri zamları tenkit eden Basın!" di- yebilmek imkânını elinde tutmak is- tiyordu İstanbul Paparalı telgraf eçen haftanın ortalarında bir gün, İstanbul Şehir Meclisinin D. P. Grubu Başkanı Avukat Cevdet Özgür, Ankaradan çekilmiş bir yıl- dırım telgrafiı aldı. Telgrafin altın— da İçişleri Bakanı Namık Gedi zası vardı ve telgraf mahiyet 1tıba— riyle son derece sertti. İçişleri Baka— nı İstanbul Şehir Meclisi D. P. Gru u Başkanına adeta"sen orada ne yaparsın, uyur musun?" — mealinde bir sual soruyor ve Başkanı enikonu paylıyordu. Telgraftan anlaşılan, ha- fızalarda —suratının asıklığı ve hiç gülmemesi ile yer etmiş olan İçişleri Bakanı küplere binmişti. Namık Gediki bu kadar kızdıran hadıse bundan iki hafta kadar önce r gün, süs haline getirilen İstan- bul Şehir Meclisinde cereyan etmiş- ti. Şehir Meclisinde — muhalif hizbin liderliğim yapan -gene D. P. 11- Hay- ri Erdoğdu ve 24 arkadaşı bir tak- rir vermişler ve takrir ittifakla ka- bul edilmişti. Gerçi ittifak karalın- dan sonra azalardan yaşlı, orta boy- lu, süt gibi bembeyaz saclara sahip """ "Yahu ne oluyor? Adam Bakanlık emrinde, biz takdirname veriyoruz" demıştı ama on numara miyop gözlüğü taşı- yan bu azanın -Ahmet Hidayet Re- AKİS, 21 HAZİRAN 1958