M U S İ Kİ Festivaller Menotti'nin rüyası Yıllardır Gian Carlo Menotti'nin rüyası, kendi başına, kendi gön- lüne göre bir festival tertiplemekti. "Konsolos", "Medyum", "Telefon" gibi ünlü operaların yaratıcısı olan ve belki besteciliğinden daha da faz- la, bir tiyatro adamı —meziyetlerine sal'ıip bulunan Menotti'nin hazırlıya- cağı festivalde operanın yanmda O- nun kadar önemli olmak üzere, mu- sikisiz tiyatronun da yer alacagı tah- min edilebilir.. Çocukluğundan beri Amerıkada yaşıyan genç sanat ada- festivali, ana vatanı İtalyada ha- zırlamak ıstıyordu Defalarca İtalya- ya gitti, imkânları araştırdı ve niha- yet plânlarını yaptı. Festivalin, Spo- leto adlı bir İtalyan kasabasında ya- pılmasını — istiyordu. Festivalin adı "İki Dünya Festivali" olacaktı. Bu iki dünyâ, İtalyanın ve Amerikanın sanat dünyalarıydı. Spoleto, 14.000 nüfuslu bir dağ- başı kasabasıdır. Spoleto sakinleri, Menotti'nin tasarısını öğrenince ona hemen bir isim talktılar: İl Matto. Bu kelime, İtalyancada "deli" mana- sına gelir. Gerçi kasabada iki tane gayet güzel tiyatro salonu vardı ama, bu mütevazi kasabanın basit otelleri festival — ziyaretçilerini nasıl ağırlıyabilirdi ? Hem, civardaki baş- lıca şehirler olan Romaya 120 kilo- metre, Perugia'ya 60 kilometre, As- sisi'ye 40 — kilometre mesafedekı bu taşra kasabasına kim tiyatro ve o- pera seyretmiye gelirdi? Bugün, Spoleto lular olsun festi- valin organizasyonun otti yle birlikte çalışanlar olsu Delı nin u işi nasıl başardıgına akıl erdire- miyorlar. Fakat hepsi onun enerjisi- ne, imkânsızlıklardan yılmayışına, bir şeyi yoktan var edişine, hele kar- şısına çıkan son dakika zorlukları- nın azmini ve hevesini bilhassa art- tırışına hayran kalıyorlar. Geçen fta "İki Dünya Festivali", Verdi- nin "Macbeth" operasıyla açıldığı zaman Spoleto kasabası İtalyan mü- nevverleriyle, hem de —memleketin aşlıca zenginleriyle dolup taşıyordu. Bir kasabalı şöyle dedi: "Etrafta o kadar çok prens, dük ve marki var ki, kontları avamdan sayıyoruz." Menotti, "Macbeth" temsili için ünlü sanatçıların gayretlerinden fay- dalanmıştır. Orkestrayı, — Metropoli- tan operası maestrolarından, genç A- merikalı orkestra şefi ve Menotti'nin yakın dostu Thomas Schippers idare ediyordu. Eseri, tanınmış İtalyan ti- yatro ve sinema rejisörü Luchino Visconti sahneye koymuştur. Gerek Amerikalı ve gerek İtalyan tenkitçi- ler, temsili en parlak sözlerle — öv- düler. Festivalde, "Macbeth"den baş- ka Amerikalı koregraf Jerome Rob- AKİS, 21 HAZİRAN 1958 bins'in hazırladığı baleleri, Eugene O'Neill'den ve İtalyan yazarı Giuseppe Grıffıden birer piyes, On- sekizinci yuzyıl İtalyan bestecılerın— n Pergolesi'nin bir operası vs. var- Bu temsiller ve daha birçoğu, Menotti'ye 350.000 dolara patlıya- caktı ve sanatçı, sermayeyi tedarik etmeden bu işe girişmişti. Maceracı bir ruhla işe başlayan Menotti, kasa- bada bir de otel satın almış, binayı tamir ve yeniden tefriş etmiş, oteline bir de yenı isim takmıştır "Albergo del Matto"-yani, "Delinin Oteli". Bi- nayı taksitle satın alan Menotti, ilk taksıdı ancak, henüz bıtırmedıgı "Maria Golovin" operasına karşılık, naşiri Ricordi'den aldığı avansla ödi yebilmiştir. Maria Golovin" in Ağus- tos sonunda, Brüksel Panayırında temsil edilmesi için hazırlıklar baş- lamıştır bile. Kasabanın delisi, bütün bu borç- ların Aaltından kalkabilecek midir? Barber, Menotti ve Steber Dostluk uğruna fedakârlık Festivalin çilk —günlerinin başarısı, masrafların çıkacağım göstermekte- dir. Ama işler kötü giderse ve ser- maye kediye yüklenmiş olursa ne o- lacaktır? Menotti'nin buna aldırdığı yoktu. "Daha olmazsa hapse girerim. Ama, hiç olmazsa, istediğini yapmış bir insan olarak memnun mesut, ha- pishane penceresınden dışarıyı seyre- derim" diyordu Bir fedakârlık Sanat çevrelerinin merakla bekle- diği "Maria — Golovin" operasın- dan önce Menotti'nin son çalışması, "Vanessa" adlı operaydı. Eserlerinin musikilerini yazmakla kalmayıp, lib- rettolarım da kaleme alan Menotti, nessa" da yalnız edebiyatla ye- tınmış, Samuel Barber'in bestelediği bu operanın sadece metnini yazmıştı. Barber, Menotti'nin en yakın dostla- nndandı. Unlü bir bestecinin, opera afişlerinde İkinci plâna düşmeyi göze alması ancak, çok sıkı bir dostluktan doğan fedakârlık duygusu sayesin- de mümkün olabilirdi. "Vanessa'nın — biten — mevsimde, New Yorkun, klâsik repertuara aşırı derecede baglr ve lirik tıyatronun çağdaş gelişmelerine yan çizen Met- ropolıtan operasında temsil edilme- si, üstünde durulması gereken bir hâdiseydi. Metropolitan, on yıl var ki bir Amerikan operasını oynamamıştı. Eser büyük ilgiyle, hattâ takdirle karşılandı. Bu ilgi ve takdir, Barber ve Menotti gibi isimlere gösterilme- si gereken saygıdan, ya da Metropo- litan'ın çağdaş bir operayı sahneye çıkarmak suretiyle gösterdiği anla- yış ve geniş fikirliliğin teşvike layık gorulmesınden ileri gelmiyordu. nessa" gerçekten, hem tenkıtçılerın hem de halkın hoşuna gitmişti. Üs- telik, eserin bizzat Menotti tarafın- dan sahneye konuşu olsun, başta or- kestra şefi Dimitri Mıtropulos sop- rano Eleanor Steber ve tenor Nico- lai Gedda olmak üzere ünlü sanatçı- lardan meydana gelen bir kadro ta- rafından icrası olsun, birinci sınıftı. "Vanessa", ondokuzuncu yüzyıl geleneğinde bir opera sayılabilir. Vak'a bir şimal memleketinde, bir baronun evinde geçer. Orta yaşlı bir kadın olan Vannessa, dünya ile ala— kası kalmamış ve lerlemedıgı bu evde, tol'un günün birinde yaşamaktadır. gün evi genç bir adam gelir; adı Anatol' dur e Vanessa'nın artık ölmüş olan sev- gılısının oglud . Bu uçarı genç, ba- basının hep sözünü ettiği kadını gör- mek 1ç1n ge lmıştır ama yerine Va- nessa'nın yeğeni Erika'yı iğfal eder. Zamanla Vanessa ile Anotal, birbir- lerine yakınlaşırlar ve nihayet evle- nirler. Artık inzivaya çekilmek ve sevgilinin günün birinde döneceği ü- midiyle beklemek sırası Erika'dadır. Bu psikolojik dramda bütüntip- ler, Çehofların, lbsenlerın çağını ha- tırlatan — özelli taşımaktaydılar. Metnini hazırlarken Menotti, bütün sahne ustalığını göstermiş, birkaç çizgiyle, bırkaç kelımeyle karakter- leri kesin olarak çizmeye muvaffak olmuş, ust lik -eski operalarında ol- duğu gibi- rahatça teganni edilebile- cek satırlar yazmış boylece dostu besteci Samuel Barber'in işini çok kolaylaştırmıştır. Samuel Barber, anlaşılan opera dinleyicilerinin ıtıyatlarını duşune— rek, kulağa hoş gelen, aşırı "mo- dern" olmıya ve hiç kimseye benze- memiye çalışmıyan, ustalıkla, hatta hünerle bestelenmiş bir musiki orta- ya koymuştu. Üslüp bakımından Barber'in Puccini'ye, Debussy'ye, Ri- chard Strauss'a, hatta Wagner'e da- yandığı görülmektedir. Fakat bu te- sirlerin hiçbiri "Vanessa" da, Samu- el Barber'i basit ve bayağı bır taklit- çi seviyesine düşürecek kadar aşikar değildir. 31