Sunullah Arısoy Şiirden romana purçekın dili hayli ustaca kullanıl- mış bir dil. Sunullah Arısoy şairli- ğınden de gelme bir ustalıkla dilin en ince teferruatı Üüzerinde — dahi durmuş. Kelimeler cumleler içinde adeta bir çeki taşı gibi - oturmuş. Hiç birini yerinden kıp rdatamazsı- nız. Ancak hemen ş u da ilâve et- k lâzım. Güçlü an sadece kuv- vetli bir dille, sadece beylik bir ko- nu ile yazılmıyor. Romanın dört ba- ı mam olması için, daha konu götürüyor. Roman sıkılmadan baştan sona ka- dar okunuyor. Banlar hep doğru. Ama gene de Karapürçekte noksan olan bir taraf var. İsimlendirilemi- yen ama hıssed len bir tara 160 sayfayı okuyup bitiriyorsunuz- okur- ken de sıkılmıyor, hatt zevk du- yuyorsunuz. Ama kitabı bitirdiğiniz anda kafanızda kıtaptan bir şey kalmıyor Tıpkı alelade bir macera omanı O| nizi Z yıp kitaptan kalıcı bir şey- ler araştırmak da tehlikeli. Hatırı- nıza ister ıstemez konu gelıyor Ko- nunun noksan, iyi işlenmemiş taraf- ları, nıye ortaya çıkarıldıkları nıye kayboldukları bellı olmayan tipleri geliyor bunlar romancı le- hinde notlar degıl Meselâ Karapür- cekte sözü en geçen, saygıyla karşılanan bir Süley- ağa var. ta dev bir şahsi- yet olarak tanıtılıyor. Sonra bütün an boyunca bir daha Suleyman agaya rastlamıyorsunuz. Ta ma- nın son sayfalarında — şöyle laf ol- sun kabilinden bir defa daha bo gosterıyor Hepsi o kadar Daha bu na benzer bir iki t r ki, Kar purçekte ıyıce yerleşıp oturmamış- lar Noksanlıklarına ve — aksaklıkla- rına rağmen Karapürçek bır ılk de- neme olarak Sunullah Arıs le- hine kaydedilecek bir eser 0 n- mağa değer. 24 ÇALIŞMA İşçiler Ya zam, ya grev hakkı! u haftanın başında Türkiyenin he- bütün gazetelerine ayni ma- hiyette mektuplar geldi. Bu mektup- lar antetli bir kâğıda daktilo ile ya- zılarak teksir edilmişlerdi ve kâğıdın anteti "İstanbul Basın Teknisyenleri Sendikası" ibaresini taşıyordu. Mek- tubu imzalayan ise bu sendikanın Ge- nel — Sekreteriydi. Genel — Sekreter mektubunda İstanbul Basın Teknis- yenleri Sendikası İdare Heyeti ile Temsilciler Meclisinin müştereken yaptıkları bir toplantı sonunda ka- leme aldıkları bir tebliğin neşredil- mesini ve bu hususta sendikaya yar- dımcı olunmasını istiyordu. , Son günlerde peş peşine — gelen zamlar işçileri dertli etmişti. Hemen herkes şaşkına dönmüş ve ne yapaca- ğını bilemiyordu. Bu durum karşı- sında lstanbul Basın Teknisyenleri Sendikası İdare Heyeti olağanüstü bir toplantıya çağırılmış ve son zam- lar karşısında tutulacak hattı hare- ketin kararlaştırılması istenmişti. İ- dare Heyeti ve Temsilciler Meclisi bu toplantı sonunda şu hususlarda kara- ra varmışlardı: İşçi ücretleri son derece, kifayet- sizdir ve çalışan bir insana gerçek bir yaslama imkânı — vermemektedir. Hal böyleyken, bir de son günlerde gelen "tepeden inme" zamlar karşı- sında işçilerin normalin altında dahi bir hayat yaşamasına imkân kalma- mıştır. İş uyuşmazlıklarından bir ne- tice çıkmadığı artık anlaşılmıştır. Bu durum karşısında işçi ücretlerine, yapılan zamlara muvazi olmak uzere ve işçinin eline geçen paranın iştira gücünü muhafaza edebilmek gayesiy- le ayarlayıcı bir zam yapılması za- rureti kendini hissettirmektedir. Ay- rıca işçi ücretlerinin, yapılan veya yapılması muhtemel bulunan zamlar karşısında hımayesını temin edebil- mek için "oyn erdiven" sistemi- nin kabul edılmesı lazımdır Eğer bu iki önemli husus, içtimai bir zaruret olarak garanti edılmezse bu takdirde, grev hakkinin bir an evvel anunlaş— tırılması cihetine gidilmelidir. Dert aynı dert Yeni zamlar işçilere bir gerçeği bir kere daha kaçınılmaz şekilde an- latmıştır. Ücretlerinin arttırılmasını temin etmek hakkı işçilere tanınma- mıştır. Geçim sıkıntısı içinde bunalan işçilerin, yapabilecekleri tek hareket vardır, o da il hakem kurullarına baş vurarak toplulukla iş uyuşmazlıkla- rı çıkarmak. Buna karşılık böyle bir müracaat karşısında il hakem kurul- larının kaç ay sonra toplanacakla- ri ayrı bir davadır. Hakem Kurulla- rı hemen toplansalar bile bu sefer de formalitelerin tamamlanması aradan ayların geçmesine sebeb olacaktır. Hakem kurulları mutat olduğu üze- re önce işverenlerden böyle bir üc- ret zammı talebi karşısında ne dedik- lerini soracak, arkasından resmi ra- kamlara bakacak ve belki de netice- de işçi ücretlerinin zamlardan mütees sir olmadığı neticesine varacaktır. E- sasen sadece İstanbulda, Tekstil iş kolunun, İl Hakem Kurulunda karar ekleyen onyedı iş uyuşmazlığı v dır. Üst ucretlerın artırılması ile lal nüz karara bağlanmadan yeni yeni zamlar gelmiştir. Velev ki bu zamlardan sonra bir karara bağ- lanan ucretler artırılsa bile, aradan geçec bir kaç ayın getireceği ye- ni zamların arttırılmış ücretleri de Her türlü eşya ve gıda maddelerı fiyatlarındakı sürekli ıştan sonra şimdi de devlet sektörü tara- fından ıstıhsal edılen maddelerin fıyatla ına ve görülen hizmetlerin ücretlerine zamlar yapıldığına şa- hit olmaktayız Zamların milli ekonomiye fayda- dan ziyade zarar vereceği muhak- kaktır. Fakat bu arada en fazla za- rar görecek olan zümre işçilerdir. Piyasada fiyatların kısa zaman- da alabildiğine nasıl yükseldiğini bılmeyen, anlamayan kalmamıştır Hayat pahalılıgına, fıyat ar- tışlarına ayak uyduramayanlar sa- dece sabit gelirli vatandaşlardır Bunlar arasında da fiyat artışların dan en fazla zarar göreni şüphesiz ki işçilerdir İşver enlerın bir çoğu ellerinde kârlarını arttırmaktan başka bir yeye sahip olmadıklarından fiyatları mümkün mertebe yükseltmeğe ça- lışmakta ve devlet tarafından yapı- lan zamlardan faydalanmasını bil- mektedirler. Buna karşılık ışveren, İişçinin ücretine yapılan zammı fi- yatların malıyet sebebı ile yukseltıl- diğini ileri süörerek yapmaktadır. E- sasen işveren ücreti düşük tuttuğu nisbette karı arttırabildiğinden hiç bir zaman ücretlere zam yapılması- na taraftar olamaz İşçiler ise geçi- nebilmek için çalışmak zorunda olup başka bir iş buluncaya ka- dar işlerini terkedemedıklerınden kendilerine verilen bir işsizler zümresin arlığı kar şısında - işçiler kazandıklarını kay- betmemek için türlü kötü şartlar altında en duşuk ücretlerle çalış- mağa boyun eğmektedirler. ste- lik bizde işçiler iyice teşkilâtlan- mamış ve emek piyasasını ayar- AKİS, 21 HAZİRAN 1958