YURTTA OLUP BİTENLER yin ettırmış, boylece Delsunun muh- temel ni imkânsız hale sok. muştu. Şehır Meclısı boyle bir ada- ma takdirname ve doğrudan doğruya Bakana karşı baş kaldır- mış oluyordu. Ancak telgraf, Şehir Meclisi üze- rınde fazla tesır bırakmadı. Zi hafta! unda Namık Gedikin pek kızdığı Şehir Meclisi, D. P Gru- bu Başkanına rağmen istimlâk yol- suzlukları mevzuunda — bir tahkikat açılması yolundaki takriri kabul e- derek ortalığı bir kere daha bulan- dırdı. Şehir Meclısının Fatih tem cisi Dr. Ömer Faruk Sargut istim lâk molozlarının kaldırılmasında ba- zı yolsuzluklar yapıldığı ıddıasında undı ülh; Parkında Ve yapıldığı rivayetleri p — durmaktadır. Bu şekıldekı rivayetler ise, Dr. Gedikin, en çok kızdığı rıvayetlerdır Nasıl olur da bir Şehir Meclısı, kimseye da! a dan bu tip rivayetlerin yapılmasına sebep olur ve hele tahkikat taleple- rinin kabulüne kalkışır? mık Gedikin bilmediği dur: Bu gidiş devam ettiği takdırde bir daha Şehir Meclisine asla gelme- yeceklerinden Şehir Meclisinin 81 D. P.li üyesinin 81'i de tamamiyle e- mindir. Tek kurtuluş çaresi ise hal— kın dertleruıı hiç kimseden çekin meksizi mle, cesaretle ve hulus— la dile getırmekten ıbarettır Bu, ay- nı zamanda D. P. nin Mec- listeki Gnıbuna da bir derstir ya!. Politikacılar Bahsedilmemenin ıstıı'abı Son günlerde pek çok Hür- P. C. M. P. ileri gelenlerıyle temas ettıklerınde yeni bir "politika- cı hastalığı"nı teşhis fırsatını buldu- lar. Has talık, daha iddialı oldukla- dan Hur . nin apaydın liderle- rinde hakikaten vahim belırtıle bı- rakıyor ve bunlar dertle bütün Dert, "bahsedilmemenin ıstırabı"dır. Geçen hafta içinde Hürrii yetçılerle temas fırsatını bulan d Köprülü veya Ahmet Em Ya l gıbı ta- rafsızlar, Istanbul gazetelerının An- karadaki uh birleri, hatta partinin sünün okuyucuları, bu politikacıların Âdeta kompleks içinde bulunduklarını vehimlere kapıldıkla- rını ve her tarafta kendılerı aley- hınde komplolar sezinledikleri düler. "Bizden bahsetmi ıyorlar'" dı- yorlardı Meselâ Ulus gazetesı Hur P. nin aylardan beri C. H. P. ye yö- ne lttıgı hücumların hiç bınnı ciddi- ye alıp ta cevap vermek lüzumunu hissetmemişti! Halbuki Hür. P neler söylememiş, hattâ bazı aydı! etmemışlerdı adamları ne küfürler Buna ra”men G. H. P. tenezzul e— ' bir mukabelede — bulunm: di yanaşmamıştı Mukabelede buluş— 16 saydı da, isterse o da kufretseydı Ama hayır! Gazeteler, —mecm da öyleydi. Hür. P. den bahsetmı- yorlardı. Hür P. diğer talihsiz parti C. M. P. ile bırleşıp meşh İşbirli- ğinin bozulm: uni P. ye yüklemek için kampanya bile açmış- tı. Fuad Arna ancak Yeni Günde akis bulan "mesuliyeti tâyin etmek için İşbirlikçiler gene aralarında toplanıp müzakereye başlasınlar" gi- bi parlağın parlağı bir teklif ortaya atmıştı -Hiç kimsenin başka işi yok- muş gibi. Bütün bu gayretler hep aynı mukabeleyı görüyordu: Um samamazlık C. P. umursamıyor— du, D. P. samıyordu, sın 13- mursamıyordu, millet umursamıyor— du. Hürriyetçiler geçen hafta temas ettikleri kimselere, derde koydukla- İnal kaldı! Şekip Şaştı rı teşhisi de ifade ettiler: Hür. P. ile alâkalı haberleri, bizzat İnönü san- sür ediyordu! Dogrusu tafranın bu kadarı da kolay görülmemişti. Bahse değer hareket kıtlığı Halbuki Hür. P. den artık hiç kim- senin bahsetmemesi, hiç kimse- nin bu teşekkülü ciddiye almaması bir sebep değil, bir neticedir. Hürri- yetçiler, hemen parti olarak kuruluş- larından beri taktik hatası Üüstüne taktik hatası yapmışlardır. Kendile- rinden bahsettirmek için sun'i şeki- de yarattıkları her fırsat sonda ken- di aleyhlerine netice vermiş, yalnız politik kabiliyetlerinden değil, içle- rinden bir kısmının iyiniyetlerinden bile şüphe edilmesine yol açmıştır. İlk işbirliği müzakereleri sonunda "İnönü Cumhurbaşkanı olmak isti- yor" diye ortaya çıkmaları, ültima- tom şeklinde notalar vermeleri, teh- dıtler ileri sürmeleri, »nihayet son İstişari Kongre fiyaskosu'! bekle- meye sabırları olmayan Hürriyetçi- leri bugün içinde bulundukları ha- zin duruma getirmiştir. Kendisinden bahsedilmemek, bir politikacı için elbette ki ölümden de beterdir. Ama kendisinden sadece istihfaf uyandı- racak şekilde bahsettirecek tutumla- rı takınmak, onların harıcınde mem- lekette mâna ifade edecek kud- reti taşımamak.. Sonra da, şıkayet etmek. Haksızlık degıl mıdır Geçen hafta içinde "acelesi olan politikacı" sıfatım artık kati şekilde omuzlamış Hürriyetçilerle görüşen tarafsızlar kendilerine bu yolda na- sihat verdiler ama, onların nasihati anlayıp Aanlamadıkları bu haftanın ortasma kadar belli olmadı. Her hal- de anlamamışlardı. Son marifet itekim, D. den "Tüzük rafta" diye yrılan ıdealıst polıtıkacıla- rın partısı rulan Hür. nin yeni lıderler elınde ne hale gel- dıgı son bır marifetle ortaya çıktı ve kendisinden böylece bahset- tırdı' Partinin organı Partinin Umu- e yeni giren bir ü- Hâdisenin inanılacak tarafı yoktur ama doğrudur. Umumi İdare He- yetinde son istifalar üzerine boşalan yerleri yedeklerle doldurmak gerek- tiğinden sırada ilk bulunan ekıp İnal -eski Hatay milletvekili- çagı- rılmıştır. Bu vesileyle Yeni Gün Şekip İnalın ağzından cafcaflı bir beyanat yazmıştır n Um are son derece İnal Ş e- yetinde çalışmanın ne bu uk mem- nunluk vesilesi olduğunu bildirmek- tedir! Fakat bir hafta sonra Şekıp İnal ımzasıyla bir tekzip Yeni Günde çık- Zavallı Şekip İnal, agzından uy- durulan beyanatı izmir yolunda oku- muş ve pek hayret etmıştı İnal, tek- zibinde şöyle diyor "Normal saydığım bu hizmetten dolayı büyük bahtıy arlık ve mem- nuniyet duymak ve bu vesileyle de bir takım mütalâalar ileri sürmek ve resmen beyanetmek gibi şahsi mi- zacımla kabili telif olmayan sözleri hafiflik ve hatta küçültücü bir hare- ket sayarım Sekip İnal bu yüzden Umumt İda- re Heyetındekı vazifesinden istifa etti. Hür. P. nin aydın liderler elin- de aldığı bu hal karşısında -insaf. Umumi İdare Heyeti azasının ağzın- Par- dan da beyanat uydurulur-mu?- tiden; de çekılırse hiç şaşmamak ge- rekecektir. Tabii o zaman aydın lı- derler feryadı basacaklardır: İnal . menfaat sağladı da, on- dan ayrıldı Korkak! Dönek! Menfa- atperest İşte 1958 modeli Hür. P. nin ge- çen haftaki "kendisinden bahsettir- me vesilesi". AKİS, 21 HAZİRAN 1958