yen Vali Sir Hugh, sızlık duvarıyla karşı karşıyaydı. Her lafı, her hareketi bir tenkit mev- zuuydu. Vali Foot - takma adıyla Makarios II - Makarios T'in yerini almıştı. Koyu bir Rum dostu oldu- ğundan katiyyen şüphe edilmiyordu. Bir zamanlar çok lâfi edilen — Foot plânının, Yunanlıları sonuna kadar desteklemekten ibaret bulunduğu dü- şünülüyordu. Vali göstereceği dost- luk sayesınde EOKA'yı tatmin ede- ceğini sanmıştı. Rumlar yola getiril- dikten sonra da Adada halledilecek başka mesele kalmıyordu. KA, dehşet ve sabotaj hareketlerine de- tam bir itimat- vam bazı mevkufların ser- best bırakılması başka türlü tefsir edilemezdi. Rumların yaptığı zarar- ları Türklere de ödetmeye kalkma- sı, bu tarafgirliğin yeni bir deliliydi. O halde, Foot gitmeliydi. — Şimdiye kadar, sadece beyannameler neşreden Volkan gizli teşkilatı, bir beyan- name daha neşrederek Vali — Foot'u Adayı, terke davet ediyordu. İktidar organı Havadis gazetesi de ekseri- sini — Kıbrısa — ayırdığı — başmakale- lerinde aym talebi tekrarlıyordu. Hat- tâ Havadis biraz daha ileri giderek Sir Hugh'un değil Türklere, Ingilte- reye ihanet ettiğini yazıyordu Iti— mat köprüsünün bir muş- tu. Ankaradaki İngiliz Buyukelçıhgı de bu havadan ürkmüş, bütün gaze- telere gönderdiği bir yazıyla, Adada herkese eşit muamele yapıldığını bil- diriyordu. Gelgelelim Makarios 1II, tarafından da. Makarios T'e gösteri- len itibara nail olamıyordu. K aylardanberi homurdanmaktaydı. İn- giliz mallarına seri halinde sabotaj- lar başlamıştı. Elektrik şebekeleri, İngiliz binaları havaya uçurulmak- taydı. Yirmidört saatlik oldukça mu- vaffakiyetli, bir tertiplenmişti. Israrla, mevkuf Rumların hepsinin serbest bırakılması, fevkalâde son verilmesi isteniyordu Grivas ge- çen hafta Valiye hitaben bir tehdit na- Rumlar me neşrederek, hapishane kapılan a- çılmazsa, İngilizlere karşı yeniden harekete girişeceğini Görünüşe göre bu tehdit, sadece laf" tem ibaret değildi. Bu haftanın ilk günü, akşam Üzeri, Magosamn |1 Haziran caddesinde dolaşan bir İn- giliz çavuşu, üç kurşunla yere serili d u, Mareşal Harding zamanın- da başlayan ve on iki aydır devam e- den öldürmeme mütarekesinin sonu demekti. İngiliz askerlerine saldırma hareketi" yeniden genişlerse, Vali Fo- ot'un zaten çıkmaza giren siyaseti tam manasıyla iflâs edecekti.. Ayak- sız kalan itimat köprüsü çökmek ü- zereydi. Bu duruma şaşmamak lâ- zımdı! Zira Sir Hugh'un tebessüm siyaseti, ardından siyasi kararlar gel- medikçe uzun ömürlü olamazdı. Foot aylardır 'ümit dağıtmıştı, fakat ta kalan ümitler bir müddet sonra kızgınlığı, sinirliliği daha da arttır- mıştı. Sir Hugh bunu — tamamiyle müdrikti. Beyaz atı üzerinde çıktığı iyi niyet gezintileri, havayı siyasi bir karara hazırlamak gayesiyle yapıl- mıştı. a bir ara azimli gibi gö- züken İngiliz Hükümeti, Kıbrıs mev- zuunda herhangi bir karar almaktan şimdilik vazgeçmişti. Bu durumda i- timat köprüsü siyasetinin devam e- debilmesine imkân yoktu. Bu karar gelmedikçe, ergeç Harding siyasetine dönülecekti. Fakat inatçı Foot sertleşmeyi, ne istifa etmeyi kendine yediremiyordu. Londra, aylardır Türk — ve Yu- nan Hükümetinin kabul edeceği bir hal çaresi aramaktaydı. Gizli veya açık konuşmaların mevzuu — buydu. Gelgelelim bütün gayretlere rağmen Türk ve Yunan tezleri bir türlü te- lf edilemiyordu. İngiltere belki bir ara, Amerikanın iki kutbu birleşti- recegını ümit etmişti. Fakat Sam aca bu mevzuda çok fazla ener- jik davranmaya niyetli görünmü- yordu. Gayretlerden bir netice alı- nacağı şüpheliydi. Ama uhafaza- kâr Hükümetin ümidi henüz kesil- TAKSİM (!) AKİS, 19 NİSAN 1958 , bildiriyordu.. lâf, YURTTA OLUP BİTENLER emişti. Büyük bir gizlilik 1ç1nde se- fırler kanalıyla yapılan müzakere ler devam ediyordu. Foreign Oft'ıce— in mütehassısları Nasrettin Hoca5 nın kuşuna benzeyecek de olsa, hem İngiliz hakimiyetinin devamına, hap- Yunanlıların Şelf Determination'u- na, hem Taksim'e hak veren bir hal gekli ortaya koymak için kafa yoru- yorlardı. Bu arada tabii ki gerek Türkiyede, gerek Yunanistanda sa- bırsızlık artıyordu. vam kamara- sında bile sabırsızlık emareleri var- Hükümete sık sık sözlü — sorula? veriliyordu. Hükümet, meselenin hal- line zarar verir diye bu sualleri ce- vaplandırmaktan kaçmıyordu. Aylar- r ha bugün, ha yarın bir beyanat yapılacak denmesine rağmen, bu be- yanat daima tehir ediliyordu. 11 Ma- yısta Yunan seçimleri olduğuna gö- re, Muhafazakâr Hükümetin yaz ba- şından evvel bır açıklamada bulun- masına imkân İktidar - Muhalefet 1şbırlıgı ngiliz Hükümetinin tereddütleri devam ederken, geçen haftanın sonunda, M. M. nde İktidar ve Muhalefet çatlamalarına rağmen, Kıbrıs meselesinde' aynı şekilde; dü- şündüklerinin yeni bir delilini veri yorlardı. O gün Fatin Rüştü Zorlu, Dışişleri Komisyonuna izahat verme- ye gelmişti. Bu B. M nde çok- tanberi görülmeyen bir yenilikti. Ko- misyonun muvafık muhalif bütün ü- yelerinin, dış siyaset mevzuunda em rivakilerle karşı karşıya bırakılmak— tan şikâyetleri, İktidarla geç de ol. sa bir Dışişleri Komisyonunun mev- cut olduğunu hatırlatmıştı. Bu ha- tırlayışın veya hatırlatışın uzun Ö- mürlü olmasını temenni etmek 1lâ- zımdı. İzahattan sonra bir tebliğ neş- redilmişti. Tebliğ, muvafık muhalif bütün komisyon üyelerinin Kıbrıs meselesinde, Hükümetle beraber ol- dUğunü ifade etmekteydi. Bu bera- berlik, sadece Kıbrıs — meselesine. münhasırdı. Demek ki — muhalefet. Hükümetin dış siyasetinin tamamı— nı beğenmiyordu. Orta - SİY: seti hakkında herhalde soyleyecegı çok lâf vardı. Ama Kıbrıs dâvasın- da partiler arasında geçmişteki ha- talar ne olursa olsun tam bir görüş birliği vardı. Haklı davamızı kabul ettirmekte, güvenebileceğimiz — en k kuvvetli silâh herhalde bu birlik ha- vasıydı. Kazalar Ecel gelince cihane Dıreksıyonda oturan şoförle, ya- nmdaki arasında kısa bir müna- kaşa oldu. Yanda oturan direksiyona geçmek istiyor, şoför ise, "beyim bı- . Cemdi Bengü direksiyona geç tikten sonra pikap eskisinden de hızlı bir şekilde yol almağa başladı. Lon- dra asfaltı, önlerinde dümdüz bir şe-