vik etmişti. Büyükbulut resimlerinde daima deformasyona kaçar, insan ve eşyaların karikatürize edilecek ta- raflarını mübalâğa ederdi. Şemsi A- rel ise, resimleri tashihle illüstrasyo- na sokardı. Halimin askeri okullardaki sabrı ancak onuncu sınıfa kadar sürebildi. Tahammülü kalmayınca, iktisadi za- ruretler içinde bulunmasına rağmen üçbin beşyüz lira tazminat ödemeyi göze alarak piliyi pırtıyı topladı ve başını alıp gitti. Halim bu tazmina- tın, evvelâ yirmibeş, sonra elli, şim- di de yüz lira olan taksitlerini halâ Ödemektedir. bu borç, üzerine binen faizleri ıle bitmek tükenmek bilmiyordu. Askeri okullardan kapağı dışarı atan Halim, Ankarada Tapu ve Ka- dastro kurslarına devam etti, Fen memuru olarak diploma aldı. Bu ara- da amatör olarak karikatürler de çi- miyordu. Fen memuru olduktan sonra üç sene müddetle Anadoluyu karış karış dolaştı. Üstelik biri Dil ve Ta-- rih-Coğrafya Fakültesinde, biri.Gaze- teciler Cemiyetinde, iki karıkatur ser- gisi açmak için zaman da buldu. Mü- teakiben, Balkabağı adlı bir mecmu- aya iki bucuk lira karşılığında kari- katürler çizmeye koyuldu. — Böylece başlayan Halimin profesyonel kari- katüristliğiydi. alacaklarını tahsil edemediğinden. Balkabağından ayrılmak zorunda ka Halim askeri hizmetini 1956-57 se- neleri arasında er olarak yaptı. İkinci Zırhlı Tugaydatankçıydı. Kısa bir za- man sonra Gülhane Askeri Hastaha- nesinin Estetık Cerrahi Kliniğine ressam olarak ayrıldı. Orada, kliniğin şefi Operatör Albay Cihat Borçbakan ile mesai arkadaşlığı yaparak, muh- telif cehrelere uygun suni burunlar saçma işinde ihtisas kazandı Askerden dönüşte Halım, fen me- murluğuna da iltifat etmedi. Ankara Telgraf adlı bir gazetede haftalığı on liraya karikatürler çizmeye koyuldu. Ulusçu ama, Halkçı değil Ankara Telgrafın derli toplu bir matbaası vardı ve matbaada Ulus çıkıyordu. Ulusun basında o ta- rihlerde Bülent Ecevit bulunuyordu, Bülent Ecevit Halim Buyukbulutu tamdı beğendi. Ona, Ulusa da çizm: sini teklif etti. Halim bu teklifi kabul . P. nin naşiri efkarı Ulusa Ulusa girdi. >Eİ, e değil. "Resimli Dolmuş serlevhası altında "Dolmuş" sütununun sahibi' Şinasi Nahit Berkerin verdiği esprılerle haftalık panaromalar çizmeğe başla- dı. "Resimli Dolmuş"ların üstüne im- za olarak "Yazan: Şinasi Nahit Ber- ker. Çizen: Halim Büyükbulut" iba- releri konuyordu. Ço geçmeden, Haftalık Panaromanin çizgileri gibi esprilerini de Halim hazırlamağa baş- adı. Bir müddet sonra da. birinci say- faya karikatürler çizmeğe davet o- lundu. Ulus Halime birinci sayfada çıkan karikatürleri için yedi buçuk, haftalık panaromaları için de kırk li- va ödüyordu. Fakat Türkiyenin 1 nu- AKİS, 19 NİSAN 1958 maralı muhalefet organının — verdiği para Halimi geçindirmiyordu. Açlığa gma getirince 550 lira maaşla Yeni İstanbul gazetesine transfer etti. Bir küçük karikatürist Büyükbulutu büyük bir karikatürist olarak vasıflandırmak muhakkak ki mübalağa olur. Fakat çok kısa bir zamanda, bilhassa Ulusta çalıştığı, şifalarda —tekâmül etti ve sivrildi. Kendisine has, biraz kaba ve kuru, ama zaman zaman sempatik olmasını bilen tipler yarattı. İstanbula geldık— ten Sonra Akbaba ve Dolmuş gibi mi- zah mecmualarına da karikatürler Çizmeğe başladı.Büyükbulutun asıl hususiyeti, Basın Kanununun son ta- dillerine rağmen, karikatürle muha- lefet yapmağa devam eden bir sanat- İsmine uygun bir karak- çı oluşu idi. Halim Büyükbulut bir Bir firça darbesi tere sahip olan Halim — Büyükbulut kendi kendini yetiştirdi. Bol bol kitap devirdi. Mekteplerde öğrenemedikleri- ni, hayatta bizzat, okuyarak kazan- mağa çalıştı. Gelişme çağının karika- tür üstadları Cemal Nadirlerin ve Ra- mizlerin eserlerini inceden inceye ta- kip etti. Fakat Steiberg, Bosce, Cha- val, Emet, Peynet, Andre François gibi devleri zamanında etüt edememe si, Halim için muazzam bir kayıp ol- du. Tam bunları etüt edeceği bir sıra- da da maalesef Halim için Paşakapısı cezaevinin kapıları açıldı ve onun dış dünya ile ilişiği kesildi. Uğursuz gün Halim Buyukbulutun Hıkayesını an- lattığı gecenin ertesi günü, Nisa- nın 11 iydi. O sabah, yalnız Halim de- ğil, hemen bütün Türk karikatüristle- ri derin bir üzüntü içindeydiler. En yaşlıları, -ama, ruhen en gençleri- YURTITA OLUP BİTENLER Ratip Tahir Burak bundan tam bir yıl evvel, gene böyle bir 11 Nisanda tev kif e dılmış, cezaevine götürülmüştü. uhtemeldi ki, şimdi sıra Halim Bü- yükbuluttaydı. Galiba Bu 11 Nisan tarihi, karikatüristler için tekin değil- di. Olımpus dağının tanrılarına Türk karikatüristleri her 11 Nisanda bit kurban vermek zorunda görünüyor- lardı Hakikaten o gün, 11 Nisanda, sa- at 13.35'de Halim Büyükbulut tevkif 'edildi. Kefeli handaki tavan arasında bulunduğu bir sırada İstanbul Emni- yet Müdürlüğü İkinci Şubeye men sup bir polis Halime tevkif müzekke- resini okudu. O esnada diğer bir sivil polis de hanın kapısında nöbet bekli- yordu. Sivil polisler şüphesiz ki en be- beğenmedikleri vazifeyi — yerine ge- tirdiler, Halimi Paşakapısı Cezaevine, duvarı resimlendiriyor — bir yıl hapis mahkümların "Beybaba" lâkabı tak- tıkları selefi ve meslekdaşı, çilekeş ve her devrin muhalifi Ratip Tahir Bura. kın yanına götürdüler. Halim Büyük, bulut daha önce saat 10.30 da Yeni İstanbul gazetesinden, İl Merkezinde bulunan Ulus patronu ve C. Ge- nel Sekreteri Kasım Gülek ile bir te— lefon muhaveresi yapmıştı Gülekin Halime altlattıklarına i bakı— lırsa cezaevi bir mektepti. Bugünkü rejımımızde herkesin — hapishaneden geçmesi gerekiyordu. Halim Büyükbu lut üzülmemeliydı. Cezaevinde kaldığı müddet zarfında her türlü ihtiyacı, U- lus tarafından — karşılanacaktı. Çık- tıktan sonra Halim Büyükbulutu da- ha parlak bır istikbal bekliyordu. U- zülmemeliy, Bu sö zler baş- ka biri tarafından söylenilmiş olsay- dı,belki dudaklarda tebessüm uyan- Kasım Gülekten 11