İtibaren ikramiyeleri kaldırılan me— murlar, maaşlarını yüzde 60 zam olarak alacaklardı. Yani eski hesaba göre, ikramiyeler beş yerine yediye Çıkıyordu. Demek ki tasarı kabul edı— lirse, gelecek yıl maaşlarda yüzde 1 bir artış olacaktı. Teni kadrolar 1961 e kadar bitirilemezse, yüzde 20 zam daha yapılacaktı, işler gene tamam- lanmazsa, 1 e yeni bir yüzde 20 sam tanınmaktaydı. Muayyen müd detlerle yapılan bu zamların, fiat yükselmelerine Ç bağlanarak — an'ane haline gelmesini temenni etmek la- zımdı. Fuarlar Neo - atomik stil Aylardan beri lafı edilen — Brük- sel Fuarı, nihayet bu haftanın ortasında kapılarını acıyordu. Faa- liyetlerin hızlandırılmasına rağmen, açılış günü bütün hazırlıklar bitiri- lememişti, sebeb de âdet üzere kre- dilerin kâfi gelmemesıydı Büyük ba- lonlardan teşekkül eden yarının sem- bolü "Atomiu düşünüldüğünden üç misli pahalıya mal olmuştu. Mu- halefet tabii ki fırsatı kaçırmamış, devlet parasını hovardaca — israf eden sosyalist iktidara çatıyordu. Fuar masrafları, gelecek seçimlerin Kanunu Doğan AVCIOĞLU lık net kazancı eskisine — nazaran yüzde kırkbeş gibi mühim bir nis- bette artacaktır. Tabii ki bu artış, fiatlar yerinde durursa bir mana ifade edecektir. Aksi halde, Zzam- mın bir müddet sonra sadece ismi yadigâr kalacaktır. Bu sebeple me- murların terfihine hakikaten ehem- miyet veren bir iktidarın maaşları fiat yükselmelerine karşı da koru- maya hazır olması lâzımdır. Esa- sen memurların bugünkü sıkıntı- sı fiat yükselmeleri — karşında en ufak bir müdafaa silâhına sahip ol- mamalarından ileri gelmektedir. İş- çi ücretlerinin az çok bir gecikme ile fiat hareketlerini takip edebil- melerine mukabil, memur maaşları hemen hemen yerinde saymaktadır. Bu durumda memurlar için fiat- lardan korunmak, maaş yükseltil- mesinden daha mühim bir hale gel- mektedir. Ne yazık ki yeni tasarı bu hususta müsbet birsey getirme- mektedır Memurlar eskisi gibi ha- seviyelerinin gittikçe düşmesi tehlıkesıyle karşı karşıyadır. O hal- de hiç değilse her yıl memur maaş- larını geçim endekslerine nazaran otomatik bir seklide avarlamak ge- rekmektedir. Maliye Bakanı bu şe- kilde, personel masraflarının ne kadar artacağını evvelden bilerek, bütçesini ona göre yapmak İmkâ- nına kavuşacaktır. Memurları hakikaten — düşünen bir iktidarın, başka seçebileceği bir yol mevcut değildir. AKİS, 19 NİSAN 1956. Türk Pavyonunun maketi Türk - kahvesi içmeye baş mevzuu olmaya namzetti. Ma- amafih fuarı — görenler, Belçikalı mükellefler gibi düşünmeyeceklerdi. Aylardır dünyanın en meşhur mimar- ları, Brükselden üç kilometre öte- de yarının binalarını yaratmakla meşguldüler. Cam ve metalden mal- zemeleriyle mimarlar neo - atomik devrin stilini vermeye çalışıyorlar- ı. Fuar için herşey inceden inceye hesaplanmıştı. Normal — olarak on beş bin yatağa sahip olan Bruksel garsoniyerlerini seferber ederi misafirlere yetmiş bin yatak hazır— lamıştı. Şehrin merkezinde turist- ler için muazzam bir otel inşa edil- miş ve bütün Brükselliler ziyaretçi- leri evlerinde yatırmaya davet olun- muşlardı. Yatak işi tek elden ida- re edilmekteydi. Elektronık âletlere sahip olan Logexpo'nun memurları, otel isteyenlere doksan sanıyede yatacağı yeri, söyleyecek — duru daydı. Buna rağmen Belçıka Huku— meti, davetlisi zenci şefi — Lukengo Bope Mabintshi'nin üçyüz haremiy- le geleceğini hesap edememişti. Bu üçyüz kadını nerede ağırlamahy- dı? Neticede onları getiren — vapu- run otel olarak kiralanmasına ka- rar verildi. Fuar ıçınde herşey ince elenip sık, dokunmuştu. Meselâ — Fuarın kapısına kuçuk çocukları bırak- mak mümkündü. Bir yaşından ufak çocuklar için bir kreş — mevcuttu. Bilhassa 7-12 yaş arasındaki çocuk- lar için kurulan eğilence sarayı muh- teşem birşeydi. tüm sarayı, — ilmin son terakkilerini tam manasıyla or- taya koyacak mükemmellikte hazır- lanmıştı Güzel. sanatlar sarayında yanın en nefis tabloları ve heykellerını seyretmek mümkündü Pavyonlardan dört — tanesi, bil- hassa nazarı dikkati — çekmekteydi. Bunlar, Rus, Fransız, Amerikan ve Vatikan pavyonlarıydı. Türk pavyo- buyurmaz mısınız? nuna gelince, doğrusu bu pavyon için. de elden gelen esirgenmemişti. Türk Pavyonunun tanzim ve tertibi ile Basın Yayın ve Turizm Umum Mü- dürü Munis Faik Ozansoy bilhassa vazifelendirilmişti. Bu iş için bir yıl- dan fazla bir zamandır hazırlıklar yapılıyordu. Müzelerimizde bulunan türlü kıymetli eşya, daha evvelinden ambalajlanmış ve hassısların nezaretinde yola çıkarıl- mıştı. Türk Pavyonunda yapılacak moda defileleri için mankenler se- çilmiş, en nadide kumaşlardan elbi- seler dikilmişti. O kadar ki Fuarda bu elbiseleri teşhır edecek manken- lerin seçiminde yete — hanımları adeta birbirlerine gırmışlerdı Her- kes bir yolunu bulup fuara gitmek istiyordu. İşte bu haftanın başında Belçikaya müteveccihen yola çıkan Ozansoy tam tayyereye bineceği s rada ayak üzeri gazetecilere bır be— yanat vermiş ve Turkiyenin fuarda en mükemmel bir şekilde temsil edi- leceğinden emin bulunduğunu söyle- mişti, öyle ya bu fuar için milyon- lar harcanmıştı. Koca koca binalar yaptırılmış, müzelerimizin dünyada bir eşi daha bulunmayan nadide eş yaları yollara dökülmüştü. Kılıç kal- an ekiplerimiz, modern, bestekârla- rımız, heykeltraşlarımız, tiyatro ya- zarlarımız hep bu sergi için hazır- lanmışlardı. Elbette ki 52 milletin katılacağı bu milletlerarası Fuarda boyumuzu gösterecektik. kal- kınma hamlelerimizi anlatan pano- lar - ki bunların hazırlanması için on binlerce lira masraf edilmişti - hiç şüphe yok ki dünyanın öbür mil- letlerinin agızlarını hayretten bırakacak cesamette idi. sekiz yıldır iktisaden nasıl kalkındı? u, son derece — cafcaflı panolarla yabancılara gösterilecekti. Pe mümkündü ki, bu panoları gördük- ten sonra bazı milletler bizden ders bile alacaklardı.