Derdimiz üşterek bir kusurumuz var: dü- şündüklerimizi söylıyemıyoruz Sıyaset sahasında günün şartla- rına göre, bunu oldukça tabit kar- şılayabılırız Hatta bazen, hiç ol- mazsa, yaranmak için, düşünme diklerini, etmiyen kimseleri alkışladığımız bile olu- yor. Dalkavukluk normal birşey- miş gibi, dalkavuk — okuyanları göklere çıkarıyoruz ama, gene de herş ye rağmen, şu beğenmediği- miz siyaset sahasında bu konuda bir mücadele olduğu — muhakkak- tır. Düşündüklerini serbestçe söy- lemek istiyen politikacıların mik- acaktır. Çünkü seçmen ban lara canı gönülden bağlanmakta, bunları kütleden ayırıp çıkarma- sını — bilmektir Ama, — siyaset sahasına varın aya kadar er- hangi bir içtimai toplulukta, kaç kişi cesaretle duşunduğunu söyli- bilmektedir? Bunun üzerinde kâfi derecede duruyor muyuz? İş sa- hasında amirin, patronun — hatta cerbezeli bir arkadaşın gözüne gir- mek, filancayı ızdırmamak, fa— midir ? Prensıplerı çıgnetmemek İçin aba kaç 'am zım' polıtıkasından vazgeçebılmışız dir? Bırakın g eçım meselesini, bıra- kın iş sahasını, yalnızca cemiyete faydalı olmak lota kurulmuş olan fa kadın derneklerinden kaç tane- si, tüzüklerin çizdiği düz — yolda yıkandıkları zaman dahi sabit koli" yorlardı. Bilhassa dar bıçımlı siyah ketenler üzerine yapılan bu isleme- ler çok şık olmu uştu. Bol etekler, ay- 1 İşle aynı ağırlığı göstermiyordu. Bazı elbiselerde ise, bu is fazla kaç- mıştı. Defilenin en guzel elbisesi fil- dışı rengı ketenden yapılmış düm- bir elbise idi. Yakası — sırmalı Turk motıtlerı ile suslenmıştı Yeni modaya en uygun elbise ise, kırmızı şan tuğ bir elbise idi. Dior'un halefi tarafından ortaya atılan trapez bi- çimi, sevimli bir şekılde tatbik edil- mişti. Eteklere doğru, gödeşiz ka- bartılan elbısenın yakası, sıyah be- nekli muazzam bır beyaz kravatla baglanmıştı Aynı klı kumaştan üçücük eldivenleri ıle elbise cıdden Deülenın bırıcık çuval elbisesine gelin bu "Çuval"ı çok kolay gıyılır şekle sokmuştu önden ve arkadan dümdüz inen bu kırmızı be- yaz benekli elbisenin sıhırl bir ke- eri vardı. Bu kemerle rahatça gıyebılırdı anto takımları yaz modellerini bir haylı zengınleştırıyordu Muht lif ku- maşlarla astarlanmış, yazlı mantolar iki taraflı giyilebilmek ve yasak savmak için hazırlanmıştı. AKİS, 19 NİSAN 1958. Jale CANDAN selâmetle yuruyebılmektedr Fi- lancayı beğeniyoruz, çalışkanıdır diyoruz, becerıklıdır diyoruz, bu ışın ehlidir diyoruz ve başa getı— riyoruz. Bu tabiidir ve başsız ış olmaz. Ama filânca ınsanı lânca işden anlaması, onun her iş- te tenkit dışı kalmasını elbette kı, icabettirmiyecektir. erhan- gi bir cemiyette lider Ve dıger va- zife sahıplerımn selahıyetlerl hak ve vazifeleri tte hudutlan- dırılıp mesuliyet t ksımı yapıl- mazsa, keyfi hareketlere set çek- menin imkânı kalmaz. "Daha faz- la iş başarabilmek" gibi İlk ba- kışta insana cazip gelen bir baha- ne ile tüzükler çiğnenir, arzular ve hatta bazen kaprisler kanun ve kaide şeklini alır. Bu cemiyetler- de, müspet tenkit ve meşru kont- rol yerine dedikodu, — fesat kulis faalıyetlerı, herşeyı karartan bir vehim hüküm sürer, neticede hem cemiyet hem mesuliyet sahibi kim- seler yıpranırlar, müspet bir İler- leme yerine, bocalama hâkim olur Bugün kademe, kademe cemiyetin her. topluluğunda — karşılaştığımız bu çekıngenlık, bu "neme İâzımcı- lık" bu "medeni cesaretsızlık" mu- hakkak ki şu bege mediğimiz "po- litika sahasına" da tesir etmekte- ir. Düşünmeyi, — düşündüklerimi- i söylemeyi, tenkit etmeyi ve tenkide tahammül etmeyi hepı- miz, bul ğumuz işleri küçüm semeden öğrenecek olursak belkı politika sahasında da amanla kahramanlara Ihtıyaç kalmıya- aktır. Böyle iki taraflı giyilen bir manto, yalnız ensedeki fiyonkla birbirine bağlanan iki parçadan müteşekkildi. Arkadaki yırtmaç içindeki elbiseyi de gösteriyordu. Koton al racak kadar şahaneydi. Süslü elbiseler ganza, tafta poplinlerden, ipek emp melerden yapılmış olan elbi selerin içinde anesi cidden gü- Bunlardan bir tanesi fîldışı ir kombinezon — Üzerine elbise ve Diğeri, simle işlenmiş beyaz je rse- den yapılmıştı. Dümi du pirit pinti Ur elbise - cake takımı idi şalvar bıçımı sık sık tatbik edılmış ve 1958 senesinin or- taya attığı "yüksek bel" de denen- miş ı. İlkbahar Konfeksiyonu, yeni da ile müşterinin zevkın telif e ve memleketteki maş sıkıntısını unutturacak şekılde hazırlanmıştı Bu ise mühim bir İsti Terbiye Suçlu çocuklar Ç ocuk, suçlan ile uzun zaman meş- gul olmuş bır Amerikalı hâkim Samuel Leibovritz Amerikayı günden güne daha fazla telâşa duşuren bu müessir bir ilâç buldu- tmiş vi konuda ya- ıle karşılanmıştı Brooklyn Ağır Ce- emesi hâkimine göre ağır suçlar ışlemış olan çocukların ailele- ri çocuklarımıza ne yaptık ki böyle Oldular? demem lidirler. Çocuklarına yapamadıkları şey uz rinde hdırlar. Yapamadıkları şey, onları olçulu bir dısıplıne alıştırmaktır ve âkime çocuk suçlarını durdurabılecek sihirli bir formül mev- cuttur. Bu formül, Türkçede beş ke- lime ile ifade edilebilir: — "Babayı Tipik üç Amerikalı çocuk En çok suç işleyenler de bunlar