mali erbaa da olduğu kadar, siyasiya- tı aliye'de de son derece istidatlıydı. Atalay endeksi Geçen hafta sonunda B.M.M. kür- süsünde sözleri sık sık gürültü- lerle kesilen pişkin tavırlı bir hatip, bir taraftan lâf atanlara cevap yetiş- tiriyor, diğer taraftan sözlerini din- letmeye muvaffak oluyordu. Hemen her konuşması D. P. liler arasında gürültüler yaratan hatip Karsın per- vasız milletvekili Sırrı Atalaydı. A- talay hayat pahalılığının şiddetini ve memurların acıklı durumunu ispat etmeye çalışıyordu. Resmi konjonktür mecmuasında neşredilen dört kişilik bir İtalyan aılesının aylık istihlâk masraflarım ele alm konjonktür mecmuasının verdıgı fıatlara göre Ankarada yaşıyan bir ailenin asga- ri geçinme masraflarını hesabediyor- du. Türk ailesinin İtalyan — ailesine nazaran çok daha kanaatkar olduğu- nu düşünerek, Atalay istihlâk mas- raflarında — büyük bir — kısıntı" yap- mıştı. Sonra hesaplarında konjonktür dairesinin son derece — mutedil fiat- larını kullanıyordu. Meselâ bu he- saplarda ev kirası 40 lira olarak gösterilmekteydi. Bu 40 lira kira lafı . de dinleyicilere ayrılan ba nundaki -şehirliden çok köylüye ben— zeyen bazı vatandaşları bir haylı gül- dürdü. Bundan başka sinema, v.s. gibi "çok lüks" Mmasraflar Atalay endeksi- ne dahil edilmemişti. Bu dört kişilik ailenin kıt kanaat yaşaması için tam 405 liraya ihtiyaç vardı. Bunun 222 lirası yiyecek masraflarına gidiyordu. Kara milletvekili bundan sonra 1958 bütçesinin D cetvelini açtı. — 100-200 lira arasında değişen ücretleri oku- du. Hakikaten devlet memurlarının çoğu- ve hizmetlilerinin yarısından Sebati Ataman Bir. Atamanizm — kurdu AKİS, 1 MART 1958 nun kazancı, beş ikramiye de dahil, 300 liradan azdı. Bu durumda me- murların nasıl yaşadıklarına hayret etmemek imkânsızdı. Ama emago- ji'ye hiç tahammülü olmayan ciddi Malıye Bakanı "an'anesi olan" u "popüler" mevzua dokunanları azar- lamadan edemiyordu. Dışyardım Geçen haftaki bütçe müzakerele- rinin en çok konuşulan meselele- rinden biri de dışyar rilirken" Türkiyenin is- tediği miktarda yardım alamaması, bir çok hatibin zihnini kurcalıyordu Atatürk devrini C. den, bil- hassa İnönüden ayı rmayı endine vazife edinen Inkılap tarihi Profe sörü Bayur da zihni yardım — işine takılan hatipler arasındaydı. Manisa milletvekili, büyü Amerika- nın Turkıyenın kalkınmasına pek al- dırış. etmediği- kanatma — varmıştı. Sam Amca, "Sanayileşmek sızın ne- nize, günü gunune yaşayın" 1st1y0rdu Etsiz,' buğdaysız imdadımıza yetişiyor gerisine aldırış etmiyordu. Halbuki Türkiyenin ikti- sadi gücünü, Yunanistan ve Bulga- ristandan Üstün "Yugoslavya seviye- sine" getirmek lâzımdı. O halde ne yapmalıydı ? Ya dışyardımı mak, ya savunma masraflarını kıs- mak lazımdı. Sabık Tarih Profesörü Sputnik devrinde ordumuz 200 bin de 500 bin de olsa hiç bir mana ifa- de etmez diyordu. Temel mesele, bir tecavüz vukuunda müttefiklerin bizi yalnız bırakı bırakmıyacaklarıydı. 1945 de bizim yalnız kalmamıza ra- zı olmuşlar mıydı? Hayır! O halde 19.58 de mutlaka imdadımıza koşa- caklardı. Bu durumda savunma mas- raflarını * kısmak en makül hal ça- resiydi. Zaten. Nasır yakında bütün Orta - Doğuya hâkim olacaktı. Ele geçireceği zengin petrol kaynakları sayesinde kuvvetli bir sanayi kura- caktı. Şimdiden bu tehlıkeye karşı hazırlanmamız gerekt Askı ba- kımdan kuvvetli olmak için, sanayı— leşmek lâzımdı. O halde, savunma masraflarının — yatırımların bir kıs- mını — yutmasına — son - vermeliydi. Savunma masrafları — kısılıp, yatırımları — arttırılmalıydı. Bu gün- den silâhsızlanırsak yarın Nasır teh- likesine karşı — koyamazdık. Ameri- kalılarla şimdiden açık. konuşmak lâzımdı. Sım Amc caya yatırım yükü- nün bir kısmım üzerine almazsa, as- keri masrafların kısılacağı soylen— meliydi. İnönü düşmanı inkilâp tarihi pro- fesörünün bu teklifi cevapsız kaldı. Gizli vesikalar Amerika, niçin — istediğimiz kredi- leri bızden esirgiyordu? — Bazıla- rına göre kabahat Kasım Gülekteydi. Ama, Gülek o kadar kudretli bir a- dam olmadığım geçen hafta ortasın- da Meclis kürsüsünden itiraf ediyor- du. Amerika yardım vermiyordu. Zi- ra plânsız, programsız iktisadi gidi- şimizi beğenmiyordu. Dünya Banka- İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Hasan Polatkan Rakkam — cambazı sı hikâyesi bunun en güzel misaliydi. 194 yuma kadar aramız gayet iyi olan Dünya Bankası bize, 63 milyon dolar kredi vermişti. Ama o tarihten sonra Dünya Bankasından — metelik almak mümkün olmamıştı Zira itti- sadi gidişin iyi olmadığım — söyleyen Bankanın Türkiyedeki temsilcisi, eski Hollanda Maliye Bakanının sozlerine kulak verilmemişti. — Hattâ temsilci istiskale bile uğramıştı. Dış itibarımızı sarsabilecek bu gi- bi isnatlara son der hassas olan Başbakan, Güleğin bu iddiasını bizzat cevaplandırmayı kendine vazife bildi. Bir sürü resmı vesikayla kürsüye geldi. C. H. devrine ait olan vesi- kalarda Dunya Bankasının Türkiye- 30-40 milyon dolar vermeye hazır oldugu bildiriliyordu. bu vesi- kaların neyi isbat ettiği pek iyi an- laşılamadı. Başbakana göre, bu kredi kullanılmış ve Bankasıyla alışverişimiz bitmişti. Mademki pa- zarlık edilen kredi miktarı bu kadar- dı, o halde bankayla aramızın bozul- dugu iddiaları yanlıştı. Bu mantığa göre Dünya Bankasından, sadece bir defaya mahsus olarak kredi alınabile- ceğini kabul etmek lâzımdı. Halbuki Dünya Bankasının kapıları beğendiği projelere her zaman açıktı. Nitekim İran 1966 yılında, iktisadi plânı için 90 milyon dolar kredi temin etmişti. Türkiye de bazı şartları yerine getir- mek şartıyla. Dünya Bankasıyla bo- zulan münasebetlerini yeniden düzel- tebilirdi. Ama D. P arına, tut- tuğu yolun yanlışlıgını anlatmaca imkân yoktu. Hattâ basının hürriye- te lâyık olmadığını iddia — etmesiyle meşhur eski bir gazeteci hatip Güle- ,ki Amerikayı haklı çıkarmakla suç- landırıverdü. 25