Tek çıkar yol AKİS, İnsanları Lütfen Putlaştırmıyalım! ünyanın herhangi bir memleketinde, hattâ demokrasi ananesi,en kuvvetli memlekette İktidar liderleri hakkında "Görülmemiş Methi- ye" okuyan kimseler kolaylıkla bulunabilir. Birisi çıkar, "milletimizin medarı iftiharı sayın Başbakanımız"” der; Ööteki çıkar, "hayalleri ha- kikat yapan, gayrımumkunlerı mümkün kılan Başbakanımız" der; bir başkası çıkar, "tarihlere malolacak büyük Kalkınmamızın başmımarı Başbakanımız" der. Bunun zerrece tehlikesi yoktur. Adam söyler, söy- ledıgı lâf soylendıgı yerde kalır. Geçip gidilir. Ama bu "Görülmemiş Methiyeler bir tek insanın şahsına teksif olunup, devletin radyoların— da gece gündüz okunmaya başladı mı, eğer demokratik bir rejim için- de yaşamak azmindeysek derhal derlenip toplanmamız ve "nereye gidi- yoruz'-' diye sormamız gerekir. Bugünkü durum budur. D. P. nin "şahıslan putlaştırmama" sloganıyla Muhalefet Müca- delesini yapmış olduğu kimsenin meçhulü degıldır n şeflik zihni- yetiyle çarpışmaları da henüz unutulmamıştır. Halbuki, bu partinin kuruluşunun üzerinden oniki, iktidara getirilmesinin üzerinden ise sa- dece sekiz sene geçtikten sonra memlekette yeni bir şahsi putlaştırma yolunda cereyan başladığını görmemezlik edemeyiz. Radyolarınıza ku- lak veriniz. Haber bültenlerinin herbirinde Başbakan Adnan Menderes hakkında şunun veya bunun ağzından bir aşırı methiyenin yer aldığı- nı göreceksiniz. Onun elleri öpülüyor, onun icraatı göklere çıkarılıyor herşey ona malediliyor, herşey ondan bekleniliyor. Bırakınız mesai ar- kadaşlarını ve partisinin başka ileri gelenlerini, topyekün hükümet radyolarda okunan birçok telgraf ve nutukta dogrudan doğruya Adnan Menderesin şahsıyla karıştırılıyor. Bir "ilâh adam" edebiyatının, doğru- dan doğruya İktidarın teşvikiyle kuvvetlenmekte lâzımdır. Görmek ve üzerinde düşünmek. Böyle bir edebiyat memleket için tehlikelidir, D. P. lebi' tehlıkelı— dir, bizzat Adnan Menderes için tehlikelidir. Başbakanın bir ç ezı— yet ve kabiliyetini inkâr etmek kimsenin aklından geçmem lıdır lar, hakikatte mevcuttur. Fakat Başbakanın icraatının şiddetli tenkıd mevzuu olduğu da aynı derecede gerçektir. Adnan Menderesin telgraf olarak, sadece radyolarda okunan ve daima el öpmeyle biten telgrafla- rı aldığına inanmak kolay değildir. Hakkında söylenilen bütün sözler ise, İstanbuldakl oto sanayii sitesinin açılışında (Bk AKİS Sayı 198 İk- tisadi ve Mali Sahada) söylenilenler olmaktan uzaktır. Bunların birinci- lerine havadis kıymeti verip, ikincileri ışıtmemezlıkten gelmek ve duyur mamak şahısları putlaştırma gayretinin pek göz önünde bir tezahürü- dür. Halbuki aslında ne birinciler, ne ikinciler havadistir ve bunlara Demokrasiyle idare edilen memleketler radyolarından hiç birinde yer verilmez Türkiye şahısların putlaştırılmasından çok Zzarar görmüştür. Yal- nız Türkiye değil, putlaştırılan şahısların bizzat kendileri bundan kay- betmişlerdir. Enver Paşadan İsmet İnönüye uzanan zincirin Ad- nan Menderes yeni halkası olmamalıdır. Üstelik onu putlaştırma gay- retleri, rejımın pek namüsait bir devrine tesadüf ediyor. Bu yoldaki gay retlere ir sop vermek, herkesin menfaati icabı olacaktır. Putlaşma, başta, fayda temin der gibi gelir. Prestij sayılır. Sonra görülür ki, tarihin her sayfasında oldugu gıbı şimşekler putun Üzerinde çakıyor Bundan başka, sadece edebiyatla insanlar putlaştırılmaktan ziyade za- rara uğratılır. "Tarihe geçecek büyük Kalkınmamız" methiyesi, içinde bulunduğumuz şartlar altında gittikçe ciddiyetinden kaybediyor. Bun- ları hesaba katmak lâzımdır. aba katması gerekenlerin başında ise, bizzat Başbakan ve Baş- bakanın küçüklü büyüklü mesai arkadaşları geliyor. olduğunu görmek dü" cümlesi yazılı bir tabut vardı-. Klbl'lS Daha geride milli kıyafetlerini * giy- miş altı Türk kızı ve ellerinde bay- eçen haftanın son günü mikro- teydi. Konuşan hatipler aynı cümleyi fon başındakı uzunca boylu, sey- tekrarlamaktaydılar: "Taksim — son rek"saçlı adam n AR sözümüzdür." Günün en genç hatibi Burada nıçın toplandık?" diye bır elinde bir bayrak diğer elinde sordu Kıbrıs Türk tür" yazılı bir afiş tu- Gok gürültüsünü andıran bir ce- Tanerden tan 10 yaşındaki Semra vap ge tutunuz da, seyrek saçlı Başkana ka- "Taksim.. Ya taksim, ya ölüm dar "İlhak yok.. Taksim, — taksim” Hâdise Londrada meşhur Trafalgar sözleri binlerce defa tekrarlandı. meydanında cereyan ediyordu. Amiral — "Türk vilâyeti Kıbrıs" formülü şid- Nelson'un heykelinin karşısında ko- detli alkışlarla karşılandı. Nümayişe nuşan seyrek saçlı adam Kıbrıs Türk. 500 Pakistanlı da katılmıştı. 100 mil- tür Cemiyeti Başkanı Necati Sager- yon Pakistanlı adına — konuştuğunu i. Tam önünde, üzerinde "Enosis öl- söyleyen lider Abbas, memleketinin 1 MART 1958 raklar bulunan zeybekler görülmek- bu davada daima Türkiyeyi destek - liyeceğini açıkladı. Kaldırımları dol- duran binlerce İngiliz şalvarlı kız- lara, cepkenli zeybeklere ve Enosisin yerde yatan tabutuna merakla bak- maktaydı. Sekiz bin Türkün gok gur— ler gibi söylediği Taksim" söz - tık kolay kolay kulaklarından çık— mayacaktı Yağmuru ve sisiyle meşhur olan Londra, o gün güneş içindeydi. Gü- neşe hasret Londralılar — sokaklara dökülmüşlerdi. Londrada yaşayan Kıbrıslı Türklerin mitingi böyle gu— zel bir havada öğleden sonra saat i- kide başladı Kıbrıs Türktür Cemiye- ti merkezinden hareket eden sekiz bin kişilik kafile Charing Cross cad- desinden aşağı doğru yürümekteydi. En önde Kıbrıs haritası taşıyan altı yaşında bir çocuk vardı, arkasında herbiri taksim kelimesinin bir har- kıyafetlerini giy- fini taşıyan milli Ankarada devriyeler Bizde miting yasak! miş altı genç kız gelmekteydi, paha geride ellerinde dövizler taşıyan ve sık sık taksim diye haykıran Kıbrıs- l1 Türkler yürümekteydi. Kıbrıslı şe- hitler için gönderilen çelenklerde se- kiş şehidin sembolü olmak üzere seki ser beyaz çiçek vardı. Kortejin uzun- lu gu üç kilometreyi aşmaktaydı. Gü- reşçi Hamit Kaplan da nümayişçiler arasındaydı. 250 polis, 60 gazeteci ve televizyoncu mitingi takip etmek- teydi. Yol boyunca Türk tezini anla- tan beyannameler dağıtıldıktan bir saat sonra kafile Trafalgar mey- danındaki havuzun etrafında toplandı. Sekiz bin Türk hep bir ağızdan and içiyordu: Kıbrıs davasında taksim te- zinin kabulüne kadar mücadele ede- cekler, bu uğurda kanlarının son dam lasına kadar akıtacaklardı. Trafalgar meydanı taksim sesleriyle lalarken Necati Sager başkanlığındaki üç ki- l11