Krallar Federasyonu imzalanıyor Masada plebisit birleşmeden evel halkın oyuna baş- vurmuşlardı. Halbuki çocuk yaştaki iki kral böyle bir şeye lüzum görme- mişlerdi. İsmi var, cismi yok Parla- mentolar da sözüm ona, birleşmeyi tasvip etmişti. Türkiye, Irak . Ürdün Federasyo- nunu hemen tamdı. Mısır . Suriye birleşik Cumhuriyetini tanımakta her halde pek aceleci davranmaya- caktı. Türkiyeden daha nüanslı bir siyaset takip eden Amerikanın, mü- sabıklardan hangisini seçtiğini belli etmemeye çalışacağı muhakkaktı. Yarış şimdiden bağlamıştı. Kral- lar Federasyonunun Arap Birliğine götüren yolu kısaltacagını Nasır, çabucak agız degışt' sırın sözünden çıkmayan Mısır ba- sını ise topların namlularını genç krallara çevirdi. Bu basın, Irak ve Ürdünün İsraille istişare ettiklerini ve Israilin Federasyonun kurulması- nı memnuniyetle karşıladığını yazı- yordu. İsraille konuşmanın .güna sayıldığı Arap memleketlerinde bu, Nasırın en güvendiği silâhtı. İsraille iyi geçinen bir Federasyon yarışı kazanamazdı. Suriye gazeteleri de, Krallar Federasyonunu Bağdat Pak- tı ve Kisenhower Doktrininin yeni bir nüshası olduğu fikrini yaymaktay dılar. Kısaca, Faysal ve Hüseyin İs- railin ve emperyalızmın aleti olmak gibi en ağır iki suçla itham ediliyor- lardı. Bu suçlardan beraat etmek ise çok zordu Mısır . Suriye Birleşik Cumhuri- yetine kargı başlangıçta çok ihtiyatlı bir tavır takınan Rusya da artık han- gi atı tuttuğunu saklamıyordu. Na- sır, kartını sonuna kadar oynıyacek- çaktı. Bu durum Amerikayı, diğer a- AKİS, 1 MART 1958 ta dört elle sarılmaya zorluyabilirdi. Bunun neticesi ise Orta Doğuda so- ğuk harbin şiddetlenmesi Soğuk harbin sıcak harbe dönmesin- den korkan bazı Batılı çevreler en- dişe içindeydi. Soğuk harbe son ver- mek için plânlar hazırlamaktaydılar: Yuksek kademedeki Doğu-Batı top- lantısında konuşulmak üzere, İngiliz İşçi Partisi Lideri Gaıtsk İl'in ha- -ırladığı Orta Doğu plânı bunlardan tririydi. Gaitskell şimdiki İsrail-A- rap — hudutlarının Rusya dahil dört büyükler tarafından garanti edilme- sini, silâh sevkıyatının durdurulma- ğını veya kontrol altına alınmasını, bütün Orta Doğu memleketleri için tek bir iktisadi kalkınma plânının hazırlanmasını istiyordu. Aklı selim bunu icabettiriyordu. Ama aklı selim ve siyaset her zaman at başı gitmi- yordu. Arjantin Entellektüel başkan Peron ve Aramburu gibi sportmen subaylardan sonra, — geçen hafta yapılan seçimler Arjantinin başına Cı. lız, gözlüklü bir entellektüel i getiri- yordu Bu gözlüklü adam Solcu Radi- kal Partisinin adayı avukat Frondi- ziydi. Başlıca rakibi Sağcı Radikal Partisinin adayı Ricardo Balbın ezi- ci bir mağlübiyete uğramış Bu, Peronun iş başına geçtıgı ta- rihten beri Ar_ıantınd yapılan tik serbest seçimdi. Ama karargâhım Ve- nezuelladan Dominike nakleden dik- tatörün hayaleti seçımlere hakimdi. Entellektüel Frondizi'nin seçilmesin- de sn büyük rolü Peron oynuyordu.Zi- ra gecekondu diktatörlerinden olmı- DÜNYADA OLUP BİTENLER yan Peronun Arjantinde hâlâ bir hay. li taraftarı vardı. Haziran ayındaki kurucu, meclis seçimlerinde, Peron lehine sandıklardan iki milyon be- yaz oy çıkmıştı. İki milyon reyini heba etmek istemiyen diktatör eski- si bu sefer, taraftarlarına Frondizi'- yi desteklemelerini bildirmişti. Bu lütuf herhalde karşılıksız değildi. Ni- tekim Frondizi seçimi kazanır ka- zanmaz, yeni kongrenın yapacağı ilk işin, bütün siyasi mahkumların affı olacağım söylüyordu. Halen hapiste bulunan Peroncular serbest bırakıla- caktı. Peronun memlekete dönmesi- ne müsaade edilecek miydi? Aylar- dan beri Arjantin halkının zihnini bu mesele kurcalıyordu: Yeni Cumhur- başkanı seçim kampanyasında bütün Peroncularin affedileceğini ve bütün lafının da herkese şamil olduğunu söy lemisti. Ama Peronun ismini açıkça zikretmekten kaçınmıştı. Peronun ta- raftarlarının reyiyle iş başına gelen bir hükümetin onu sürgünde tutması herhalde kolay olmıyacaktı. Yalnız diktatörün geri dönüşü genç demok- rasinin huzurunu kaçıracaktı. Daha şimdiden Peron sanki seçimlerin ha- kiki galibiymiş gibi beyanat verme- ye başlamıştı. Frondizi zaferi benim sayemde kazandı, diyordu. Arjantine donme meselesini düşünecekti. Ama "istirahat" için bir seyahate ç ıkmak niyetindeydi. Mağrur dikta- tör eskisi, öğünmekten kendini ala- mıyordu. "Biz Peroncular ne istediği- mizi biliyoruz ve dosdoğru istediğimiz şeyin tatbikine ilerliyoruz" diyordu. Diğer Arjantinliler de, en az Pe- roncular kadar onların ne istedikleri- ni biliyorlardı. Bildikleri için de gen- cecik Arjantin demokrasisinin istik- endişeliydiler. balinden Albay Peron Arjantinin kurtulamadığı dert 23