Lloyd'un Ankara ziyaretinden evvel büyük ümitlere kapılan Rumların maneviyatı son derece bozuktu. Zor- ve Gedikin adada karışıklıklar çı— kartmak ve iki cemaati birbir katmak için plânlar hazırladıkları hakkındaki şayialar bunun deliliydi. Türkiyenin böylece iki cemaatin bir arada yaşamasının mümkün olmadı- ğını isbat ettikten sonra, adaya asker çıkartacağı ve taksimi fiilen gerçek- leştirecegi söyleniyordu... Ümitsizlik eniden harekete geçirebi- lirdi. Ama Ingılız hükümeti herşeye rağmen bir anlaşma zemini bulmak ümidini — kaybetmemişti. Üçlü — bir konferans mümkün olmazsa, Türkiye Yunanistanla ayrı ayrı müzake- relere başlıyacaktı. Denizcilik Gitti gider eçen haftanın sonunda İstanbul- daki Şilepçilik İşletmesinde son derece hazin bir muamele ikmal edi- liyor ve bu işletmenin kütük defterin- den bir geminin adı siliniyordu. Na- sıl idam hükmünü imzalayan hakim- ler kalemlerini kırarlarsa bu işletme- nin defterinden bır geminin ismi silin, diğinde de mele tekrarla— nırdı Şilepçilik 1şletmes1n1n defterin- kaydı silinen geminin adı Aydın- dı Aydın Türk Tıcaret filosuna bağ- l1 en büyük şileplerimizden biriydi. 10.700 tonluk bu gemi daha bir kaç yıl önce ticaret filomuza katılmış ve o günden beri de muhtelif «ularda nakliye işlerinde kullanılmıştı. Bun- dan iki hafta kadar önce Anvers'ten Bremen'e gitmek üzere Belçika ile Hollanda arasındaki Schelde nehrin- de seyrederken kötü hava şartları yüzünden bir Fransız gemisinin mü- sademesine maruz kalmış ve borda- sında açılan oniki metrelik yara yü- zünden Trotasını derhal karaya doğru çevirmiş ve bir sığlığa * oturmuştu. Deniz Bankın en usta kaptanlarından biri olan Ziya Tansev idaresindeki Aydın, maalesef bütün gayretlere rağmen yeniden yüzdürülememiş ve olduğu erde biraz da met ve cezir tesiri 11e den güne çamura sap- anmağa başlamş Çarpışmanın vuku bulduğu anda kumandayı elinde bulunduran Ziya Kaptan derhal gemı murettebatına gemiyi terk emrini miş ye güzel bir: tesaduf eseri olarak bır tekının bi- le burnu kanamamış olan mürettebat gemiden ayrılarak pek yakın olan sahile çıkmışlardı. Denizcilik anane- lerine son derece sadık olan Kaptan Ziya Tansev ise, beş gün beş gece tek başına kaptan köprüsünde kal- mış ve Aydının yavaş yavaş sulara gomuluşunu takip etmişti. Nihayet beşinci günün sonunda, gemide hiç bir kurtarma ümidi k almadığında Ziya Kaptan da göz yaşları arasında gemisini terk etmiş ve karaya arka- daşlarının yanına çıkmıştı. Aydın ise AKİS, 1 MART 1958 Harold MacMillan Mesajı aldı Ziya Kaptanın ayrılmasından biraz sonra ağır ağır sulara gömülüyor ve gözden kayboluyordu. Yapılan tahkikat Denizcilik Ban- kasına ait olan gemının tamamiyle karşı ta afın - yan Aydına çarpan Fransız gemisinin hatası yüzünden battığım gosterıyordu Aydın, beynel- milel bir sigorta şirketine iki buçuk milyon dolara sigortalı olduğundan Denizcilik Bankasının maddi bakım- dan pek bir kaybı olmayacaktır. Ancak son zamanlarda nisbi bir ge- lişme gösteren Deniz ' Ticaret Filo- sunun böyle bir kaza neticesinde bir hayli büyük gemisini kaybetmesi 1ş— leri hayli aksatacaga benzıyordu Zi- ra batan bir geminin yerine yenisini koymak hayli gücdü. OKUYOR OLUP BİTENLER Gazeteler İş bilenin, kılıç kuşananın lus Meydanından Yeriişehire doğ- ru uzanan Bankalar caddesini ke- sen Karpiç Lokantası ile Merkez Bankası arasındaki dar yoldaki dol- muş durağında, iki kapılı son derece lüks bir Buick araba u. Şoför mahallinde şık giyinmiş, siyah saç- lhı, gençten bir hanım oturuyordu. İne- bolu sokağı boyunca uzanıp giden kuyrukta dolmuş bekleyenler, hay- retler içinde bir arabaya, bir de için- deki şık hanıma baktılar. Arabanın ucunda kocaman bir bez levha vardı. Üzerinde "Çanakkale Şehıtlerı Âbi- desi menfaatine dolmuş”" yazıyordu. Sıradakiler arabanın açılan kapısın- dan içeri girdiler ve şık haramın kul- landığı araba, Yenişehire doğru yola çıktı. Kızılayda bu lüks dolmuştan inenler, kapının hemen yanındaki Kı- zılay kutusunun içine dolmuş parala- rım bir çoğu fazlasıyla bıraktılar. 11403 plâka — numarasını taşıyan arabanın sahibi Türkân Başoğuz a- dında bir ev hanımıydı ve Milliyet gazetesinin açtığı kampanyaya katıl- mak için en iyi çare olarak bunu bul- muştu. Milliyet gazetesi tarafından açı- lan kampanyan gayesi şu idi: 19 Nisan 1954 tarıhınde temelı atılan fa- kat tahsisatın bitm dolayısı ile inşası ikmal- edılmeyen Çanakkale Şe- hitleri Âbidesi için lâzım gelen 900 bin liranın hiç değilse 100 bin lirası- nı toplamak ve abıdenın tamamlan- masına ön Ayak o Milliyet, dunyanın hemen her ta- rafında baş vurulan bir usule baş vu- ruyor ve bu arada milli bir gayeye hizmet ederken kendi reklâmım da yapmış — oluyordu Daha önce de, memleketimize sığınmış olan Macar mültecileri için böyle bir kampanya açmış ve kırk bin liraya yakın para toplamış olan Milliyet bu son derece milli dâvada daha da geniş bir kam- panyaya gırıştı Her gün birinci sayfa sında bu bağış kampanyası için ge- niş yer ayırıyor ve vatandaşların mil- li duygularını, hamiyet ""duygularını gerçekten büyük bir meharetle tahrik ediyordu. Kampanyanın başladığı ilk gün ikibinbeşyüz lıraya yakın para toplanmıştı. Bun üzerine yüksek tirajı ile memleket çapında muş bir gazete olan Milliyet, panyasını büsbütün genişletti. Çok günler birinci sayfanın — yarısından fazlasını bu işe tahsis ediyordu. Ba- ğışta bulunan vatandaşların resimle- rini, Çanakkale şehitlerine ait muhte- lif hatıraları neşrediyordu. Üçüncü gün toplanan para sekizbin liraya yaklaşmıştı. On gün sonra ise bu para otuzaltı bin lirayı bulmuştu. Şuba- tın beşinde, yani kampanyaya baş- ladıktan onbe sonra toplanan bağış miktarı ilk hedef olan 100 bin lira idi. Ama Milliyet dâvasının be- nimsendiğini görmüştü. Kampanyayı kesmedi, devam etti. YURTTA 13