VUZUH İHTİYACI İ ktisadi durumu şimdiye kadar toz pembe göstermeğe çalışan İktidar, bu yıl biraz farklı bir gö- rüşle ortaya çıkmaktadır Yoklar ve fiat yükselmelerini artık redde- dilmemektedir. "Mesut bir hâdi- se" olarak gösterilirse de kuyruk- ların mevcudiyetinin — kabulü ve enflâsyonun —İsminin — değilse de cisminin itirafı yıllardır aynı peri masalını anlatanlar için ileriye doğru atılmış bir adımdır. İkti- darın ikinci bir adım daha atarak yoklara ve enflâsyona karşı ne gi- bi tedbirler alacagını açıklaması beklenirdi. Fakat hayır.. Bu hu- susta kimse yeni birşey söyleme- mektedir. Aylardır bası iktisadi tedbirlerin alınacağı ilân edilmek- teyse de fiilen hiç birşey yapıl- mamaktadır. Maliye Bakanının adı. sık bahsettiği kredi tanzim komitesinin hacmine bir plafon koyduktan hemen sonra, pişman olmuş gibi, platonu tesir- siz kıldığı malümdur. Muhalefeti bütçe konuşmaları boyunca yapıcı olmağa davet eden iktidarın müp- hem bir "tedbirler alınacaktır" lâ- fından başka birşey söylememesi herhalde yapıcı bir hareket değil- dir. Halbuki enflâsyonla mücadele hususunda Muhalefetin görüşü sa rihtir: Emisyona son verilmesini, kredinin kontrolünü ve butçenın denkleştirilmesini istemektedir. Ma demki Muhalefetin fiat artışları ve yoklar teşhisini iktidar da ka- bul etmiştir, o halde tedavi usulle- rini açıklamalıdır. Siyasi fırtınalar devresinde hiç değilse iktisadi bir bahar havas ancak bu şekilde ya- ratılabilirdi. İktidar bu yolu seç- medi. Siyasi bakımdan belki hâlâ avantajlı olan "sizin zamanınızda, bizim zamanımızda" oyununu ter- cih etti; Hürriyetsizlik gibi yokla- rın ve enflâsyonun daniskasının 1950 den evvel mevcut olduğunu "vesikalar"a dayanarak — ortaya koydu. İktidarın tabiriyle, nisyan- la malül olan hafızalar ihya edildi- ler. Siz Şöyleydiniz ithamlarını, a- na Muhalefet partisi hayır biz şöyle değil, böyleydik diye cevap- landırmak lüzumunu duyda. Ve e- dftsı en ciddi münakaşalarda bile "sizz-biz" hikâyesi böylece sürüp i Enflâsyon hariç iktisadi kal- kınmanın ortaya koyduğu temel meseleler bu yıl da görüşülemedi. Enflâsyon nihayet iktisadi kalkın- ma yolunda baş vurulan metodla- rın neticesidir. Metodlar ve kalkın- ma arasında sıkı münasebetler ol- makla beraber, bir de metodların Günlerden bir gün Milliyetin, he- men bütün birinci sayfasını kaplaya- cak kadar büyük resimlerle dolu ola- rak çıktığı görüldü. Bu resimler Ça- 14 Doğan AVCIOĞLU dışında bizzat kalkınma meselesi mevcuttur. Bu sebeple Muhalefetin kalkınma ve kalkınmanın başlıca yolu olan yatırımlar hakkında sa- rih fikirlerle ortaya çıkması bekle- nirdi. Fakat Muhalefet yatırımlar bahsinde plân yapılması lüzumunu belirtmekle yetinmektedir. İkti- sadi hayatı bir bütün olarak düşü- nen plân hakikaten lüzumludur. Yalnız bu isme lâyık bir plânın ha- zırlanması uzun çalışmalara bağ- lıdır. Bu sebeple plân ihtiyacı ya- nında, kalkınmanın anahaıtları hakkındaki görüşleri şimdiden or- taya koymak gerekmektedir. Kal kınmaya taraftar olduğunu söyle- yen bir partinin kalkınma doktrini olmalıdır. Yatırım temposu, yatı- rım priyoriteleri v.s. fiziki imkân- lar kadar, bir kalkınma görüşüne dayanılarak tâyin edilecektir. Ta- katımızdan fazlasına girişmiyelim, ilmin sözünü dinliyelim gibi yuvar- lak lâflar bu meselelere en ufak bir ışık getirmemektedir. Kalkınma ilmin hudutlarını az çok a zı temel siyasi tercihlere göstermektedir. Meselâ çok şikâ- yet edilen enflâsyon nihayet bile- rek veya bilmiyerek yapılan bazı tercihlerin veya tercihleri Treddet- menin neticesidir: F tidarı aynı zamanda yatırımları istihlâ- ki, savunma ve güzelleştirme mas- raflarını arttırmak istediği — için her türlü finansman çarelerine baş- rmuş, — dolayısıyla — enflâsyonu koruklemış yoklar ve dış ticaret tıkanıklıklarına sebebiyet yermiş- tir. Bu te veya tercıhı reddet- me ha kkında Muhalefetin goruşu nedir? Yatırımları az mı, ço bulmaktadır? — Azsa yatırımları arttırmak için istihlâk ve savunma masraflarını kısmaya hazır mıdır? Yatırımları hangi istikametlerde sevketmek istemektedir? Bu hu suslarda hiç bir şey bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey âtıl kapasitele- rin kullanılmasının ve enflâsyonun durdurulmasının istendiğidir. Ger- çi hemen hemen bütün siyasal a- damlarının tenakuzlara aldırma- dan iyi olan şeylerin hepsini iste- mek, kötülerini reddetmek en ta- bit temayülleridir. Rey kazanmak bakımından en avantajlı yol belki de budur Yalnız şu var ki kalkın- manın hakiki meseleleri, zaruri kıl dığı tercihler bugünden düşünül- mez ve halka anlatılmazsa, yarın is başına gelindiği zaman, mucize- ler vaadedilenlerin hayâl kırıklığı- na uğramalarım önlemek ve ener- jilerini kalkınma — uğrunda sefer- ber etmek mümkün olmayacaktır. nakkaledeki- İngiliz ve Fransız me - zarlarının resimleriydi. Bir başka re- sim ise Çanakkale muharebelerınde ölen İngiliz askerleri için dikilen mu. azzam ve devasa bir âbideyi gösteri- yordu. Gazete bu resimlerin üstüne şöyle bir baslık atmıştı: "Çanakkale âbidelerle dolu. Fakat bu âbideler Mehmetçiğin mağlüp ettiği İngiliz ve Fransızlar için dikilmiş. Göğüsle- rini güllelere siper ederek şehit düş- müş 200 bin Mehmetçiğin ise bu va- tan toprakları üzerinde ne mezarı var, ne de adlarına dikilmiş bir âbi- de." Gerçekten de Çanakkalede şeha- met destanları yaratmış Mehmetçik için dikilmiş tek anıt üç metre yük- sekliğindeki bir taştı. Halbuki, bu topraklar üzerinde maglup olmuş İn- giliz ve Fransız orduları için herbiri birer çiçek bahçesine benzeyen me- zarlıklar yapılmıştı ve İngilizlerin ti- rada ölen askerleri için diktikleri âbidenin yüksekliği tam 32 metre idi. Milliyet, kampanyayı dört bir ta- raftan körüklüyordu. İlk tasarlanan 100 bin liralık yardım kampanyası bir kenara bırakılmış, gozler âbide- nin tamamlanması için lâzım olan 900 bin liralık hedefe dikilmişti. Ga- zetenin sayfalarında her gün bu kam- panya ile ilgili en orijinal haberler ve resimler yer alıyordu. İlk bağışı, ailesinden onbeş fert Çanakkalede Şehit düşmüş olan bir 'polis memuru maaşının altıda birini vererek yap- mıştı. Bunu İstanbuldaki muhtelif mekteplerin — talebelerinin — yaptık- ları yardımlar takip etmişti. Ga- latasaray Lisesinin — sınıfları ara- sında da bir yardım yarışı baş- ladı. Hangi sınıf daha fazla yar- dım yaparsa listenin — başına geçe- cekti. İstanbul Vilâyet Meclisi uyelerı de bu kampanyaya katılmakt dilerini alamadılar ve birer gunluk hakkı huzurlarını bu âbidenin inşası için bağışladılar. Orman — Fakültesi talebeleri, hafta tatilinde şehre inmi- yerek mektepte kaldılar ve boylece biriktirdikleri harçlıklarım âbide için verdiler. Bunu, Üniversite Tiyatrola- rının geliri âbide inşaatının masrafla- rına katılmak üzere verdikleri tem- siller takip etti. Maddi yardım yapa- mayan Tekni Okul talebeleri ise Şubat tatillerinde Çanakkale Abidesi inşaatında bedenen çalışmak tekli- inde bulunuyorlardı. Aradan bir ay kadar geçtiğinde görüldü ki toplanan nara 500 bin li- rayı bulmuş ve dâva artık yalnızca bir gazetenin ve bir şehrin malı ol- maktan çıkmış, bütün memleketin dâvası olmuştu. İstanbulda ve Anka- rada profesyonel sanatkârlar da bu yardım kampanyasında "çorbada tu- zumuz bulunsun" kabilinden çalışma- ğa başladüar. İstanbulda İlham Gen- cer ve karısı çalıştıkları gece klüple- rinde âbide içinibağış toplamakta re- kor kırıyorlardı. İşçi sendikaları, fab- rıkalar cemiyetler, futbol kluplerı, ü kampanyayı des- hudut boylarından bile gönül alıcı bağışlar geliyordu. Yu- nan hududundaki bir askeri birlikten irmi liralık bir - bağışın yanında şöyle bir mektup alınmıştı: "Az ama, kusura bakmayın. Lütfen kabul edin. Müfrezemiz küçük. Ancak bu kadar varlık gösterebildik." AKİS, 1 MART 1958