kümetin tatbikatıyla beraber degıldı Seçmen ekseriyetini temsil eden Mu- halefetin bu görüşünden dost man herkes haberdar olmalıydı İlk defa... düş- öylecee C. H. P. muhalefeti ilk defa olarak dış politikada hükü- mete karşı ciddi bir vaziyet alıyor— du. Bir tek noktada C. H. P. hem fikirdi: Türkiye, batı camıa- sının bir rüknüydü, rüknü kalmalıy- ı. unun ötesinde, hele hâdise- lerden C. H. P. haberdar kılınmadı- ğı müddetçe Muhalefetın ve bilhas- sa İsmet İnönünün desteğinden hü- kümet kendini mahrum bilmeliydi. Halbuki Türkiyede İsmet İnönüsüz dış politika yapmanın zor, İsmet İnö- nülü dış politika yapmanın daha ko- lay olduğunu başta Menderes, pek çok kimse biliyor olmalıydı. Hakıka— ten geçen seneki Bahar Havası gün- lerinde Amerikan — sefirine Menderes ve İnönünün beraber hitap etmeleri bambaşka tesir yaratmıştı. Nitekim o günlerde hükümet Dışişleri Bakan- lığı Genel Sekreterim İnönünün evi- ne yolluyor ve kendisini dış politika gelişmelerinden ' haberdar ediyordu. onra, Muhalefet partileri arasında işbirliği müzakereleri başladığında Menderes bu yolu kapamıştı. O ta- rihte Muammer Çavuşoğlunun bahıs mevzuu ettiği meşhur bahane Muha fetin Cumhurbaşkanını tebrik etmeme af de yoktu. Mesele sadece his meselesi olmuştu. Şimdi, Muhalefeti de, Mec- lisi de haberdar etmeden dış politi- ka yürütmek gayreti devam ediyor- du. Gayretlerin neticesi ise ortaday- dı. "Görülmemiş Zafer", sadece Za- fer sütunlarındaydı. Muhalefetin dış politikaya, — dış politika bu halde kaldıkça — muhale- fet edecegını kestirmek son derece kolaydı. C. H. p. muazzam bir seç- men kutlesını temsil etmesinin ver- diği kuvvetle konuşuyordu. Zaten bir müddetten beri "Dış politika tabu- Barlas AKİS, 15 ŞUBAT 1958 dur" gibi bir tek parti akidesini — kapı ışarı etmiş zihniyet kendisini gazete ve mecmua sütunlarında göstermeye başlamıştı. Onların aklıselime uygun ve daima doğru çıkan tahakkuk eden fikirleri umumi efkâra bir istikâmet veriyordu. Partilerin bu yola girecek. leri muhakkaktı, zira akıl için tarik birdi. Nitekim C. tebliği sadece yurtta değil, her tarafta alâ- ka uyandırdı. Turkıyenın "Jimenez * United Fruit" tarafından idare e- dilen tipteki memleketlerden olmadı- ğı her geçen gün biraz daha iyi or- taya çıkıyordu. Bursadan cevap Muhalefetin tenkidlerine Mende- res Bursadan cevap verdi. Fa- kat söyledikleri daha ziyade, C.H. P. nin bahis mevzuu etmediği fikirle- i ona maledip bunları Treddetmek mahıyetındeydı Kıbrıs - mevzuunda da geçen gün bizi taksime yak- laştırıyor" dedi. Halbuki gene Bur- a, S Mayıs günü "İngiltere taksi- me taraftar olmuş, bu hususta açık beyanat yapmış ve hukumetımıze te- minat vermiş bulunuyor" — demişti. Halbuki İngilterenin böyle bir temi- nat verdiğinden haberdar — olmadığı sonradan anlaşılmıştı. Menderes ge- ne, fazla nikbin konuşuyora pek ben- ziyordu Iktısadı vaziyete gelince, Menderes yani C H .P Sovyetlerden mi yar- dım almamızı 1stıyor' diye — sordu. Halbuki tebliğde böyle — bir teşvikin t'si yoktu Bilâkis Vatan gazetesinin Ankaradaki diplomatik — muhabiri Coşkun Kırca Başbakanın nutkun- dan bir kaç gün evvel nefis bir ga- zetecilik yaparak Rusların Türkiye - de tesisler kurmak için Menderes hü- kümetiyle temasları hakkında son de- rece alâka uyandırıcı açıklamalar yap mıştı. Bu açıklamalardan sonra Men- deres o suali sorunca C.H.P. millet- vekili Bülent Ecevit Meclise Baş- w" Barutçu Bardaktakı Âirtınanın kahramanları YURTTA OLUP BİTENLER bakan tarafından cevaplandırılması talebiyle bir sözlü soru takriri ver- di Genç milletvekili son derece "fleg- matik" bir edayla soruyordu: "9 Şu- bat 1958 günü Başbakanın Bursada C. H. P. için "açık söylesinler, Rus- yadan yardım gören memleketler a- rasına mı girmemizi istiyorlar" diye bir soru sorması Türkiyeye Sovyet kredi ve teknik yardımları için ya- pılan anlaşmaların Türk hükümetin- ce iptaline ve yeni Sovyet kredi ve teknik yardımları sağlamak için ya- pılan müzakerelerin durdurulmasına karar verildiğine mi işarettir?" C.H.P. Adam olma yolunda u haftanın — ortasında bir gün Ankaranın meşhur Anadolu klü- bünde bir Demokrat ahbabı Cemil Saıt Barlasın yolunu kesti. "-Be, ahbap, yolculuk var galiba"dedi. C.H.P. nin Gaziantep adayı, ak- lına fena bir ihtimal getirerek, biran- da merakla "-Nereye?" diye sordu. Öteki devam etti "-Yaptığın tenkitlerden sonra,seni C. H.P. de tutacaklar mı? kovmayacak- lar mı?" Egzantrik C. H. P. li Cemil Sait Barlas bir kahkaha attı: — Yoo!. O iş, sizde, olur. Demokrat ahbap başım sallaya— rak yürüdü. Doğrusu aklı almamıştı. C. . Meclisinin iki üyesi, Bar- lasla İlhami Sancar sert çıkışlar yap- mışlardı. Gerçi söyledikleri tamamiy- le başka başka şeylerdi. Fakat mev- zu aynı olduğundan fikirleri ko- laylıkla karıştırılmıştı İkisi de C. rubunun dış politi- kayla alakalı tebliğini)bahis mevzu etmişlerdi. İlhami Sancar Grubun tebliği neşretmekle selâhiyetini te- Gülek