MAŞALLAH BAY YIRCALI! asın — Yayın ve Turizm Bakanı Sıtkı Yırcalı şimdi lütfen zahmet et- Bsın ve şu satırları bizimle beraber okusun: "Genel İdare Kurulu üyesi olarak, mebus olarak sizi, çok kahir bir ekseriyetle seçimleri kazanmanızdan dolayı tebrik eder, ben de aynı şe- kilde kazanan Manisanın mebusu sıfatı ile hepinizi selâmlarım. De- mokrat Partinin tesanüdü, birbirine kenetlenmiş olması islerimizin mu- vaffakiyeti bakımından en bellibaşlı sebebi teşkil edecektir. Demokrasi- de muhakkak muvaffak olmak azim ve tesanüdümüz bize çok daha hizmet imkânını verecektir. Demokrat Partinin sinesinde ilk bitaplarımdan birinde demiştim ki, "Bu partiye girdiğim için şeref duymaktayım. Alnım şerefle yüksel- miştir.” Tevfik Heri büyük şereftir." refi partili olarak hizmet etmekti Partimizin icraatından Türk mılleti memnundur. arkadaşım dedi ki: Ben de diyeceğim k1 "Demokrat Partili olmak Demokrat Partinin en büyük şe- Sevaplarımız gü- nâhlarımızdan çok fazla olduğu için memnundur. Seçime giderken Allah Türk milletinin hayrına olanı ihsan etmiştir. Milletin basireti ve De- mokrat 'Partiye olan itimadı şımdıden sonra da devam edecektir." Bu sözlerin "devlet tenviri" 1 nizmeti", ile bir alakası var mıdır? Samed Ağaoğlu bir D. P. kongresi- "hükümet icraatı", "icranın milleti ne gitmiş, partisi mensuplarına bunları söylemiş. Bir çok partili bir çok kongrede bunun gibi bir çok lâf ediyor. Meselâ Şemsettin Günaltay da C. H. P. nin Kasımpaşa kongresinde konuşmuş, orada delegeler ' Bıze Kasımpaşalı eli maşalı derler” demişler. Ama niçin A.A. onları değil de Samed Ağaoğlunun sözlerini bultenıne alır, niçin radyo Pazartesi ak- şamı bunları okur? Bu mudur * mudur "partizan olmayan idare? Evet Sayın Yırcalı, olmak 'tan bahsetmek kolay. Ama, evlet Radyosunun tarafsızlığı", bu demokrası ve hürriyet rejimine sadakatle bağlı "demokrasi ve hürriyet re]ımıne sa- dakatle bağlı olmak"ın icaplarını yerine getirmek? O, biraz güç geliyor değil mi? Öyledir Sayın Yırcalı! İnsan Olimpus dagında bir takım tanrılar m bulunduğunu tevehhüm ederse hakikaten güç gelir. işi elinden alınan Sanayi Bakanı is- tifa etti. Fakat İstifası resmen açık- lanmadı. Adnan Menderes parti için- deki hareketten haberdar olmuştu. Gayriımemnunların üzerine yürümek- te, böylece iki cephede birden döğüş- mekte fayda yoktu. Üstelik, meselâ Samed Ağaoğlunu da iyi tanıyordu Halledilmiyecek bir mesele — mevcut değildi. Gecen haftanın — sonlarında Sa- med Ağaoğlunun evinden gazetecile- re, Bakanın istifası teyid edildi. "Ge- nel İdare Kurulu Grubu" mensupları bir araya gelmekte devam ediyorlar- dı. Vaziyeti birlikte gözden geçiriyor- lar, ne yapılması gerektiğini karar- laştırıyorlardı Kritik Cuma günü, İşte boyle gelip çattı. O gün öğle, vakti, saat bir civa- rında, Ankaradaki Çiftlik lokantası- na dört kişilik bir grup girdi. Siya- si buhranlarda daima bahsi geçen lo- kanta tenhacaydı. Grup. masa ayırt— mış olmadığından, ileriye doğru rüdü. CGarsonlar koşuştular. Onde Samed Ağaoğlu ve Kemal Zeytinoğlu vardı. Onları Atıf Benderlioğlu ile gene Genel İdare Kurulundan Hüse- yin Fırat takip ediyordu. "Yüksek Demokratlar"a lokantanın — sağ ta- rafındaki en dip masa verildi. Orada rahatça konuşabilirlerdi. AKİS, 15 ŞUBAT 1958 Müstafi Sanayi Bakanının yüz hatları gergindi. Memnun olmadığı ve kararsız bulunduğu anlaşılıyordu. Masada da en köşeye oturmayı tercih etti. Ateşli olan ve en çok konuşan Atıf Benderlioğluydu. Hüseyin Fırat ise, davet sahibi vaziyetirideydi. Nite- . kim garsona yemekleri o söyledi, Sa- med Ağaoğlu, gamım dağıtmak inin bir duble rakı içecekti. Ötekiler Ki- lis şarabım tercih ettiler. Salata, be- yaz peynir, turşu.. Günün — yemeği talaş kebabıydı. Ondan yiyeceklerdi. Aradan yarım saat geçti ve bir buçukta "beklenen misafir" İ Bu, Emin Kalafattı. Emin hâdisede bir nevi arabulucu rolü Oy- nuyordu. Başbakanın, kendisinin "Ge- nel İdare Kurulu Grubu" ile buluşa- cağından haberi vardı Bazı teklifler getiriliyordu. İhtilâf — halledilebilirdi. partinin tesanüde ihtiyacı vardı. Mu- halefetin ne kadar sıkıştırdığı görül- müyor muydu? Üstelik bir takım ıs- lahat da yapılabilirdi. Emin Kalafat da bir duble rakı istedi ve diğerleri gibi talaş kebabına iltifat etti. Ye- mek, fırın sütlâçla sona erdi. Ertesi gün, Samed Ağaoğlunun istifasından bahis yoktu. Yeni Dev- let Bakanı D. P. kongresinde bulun- mak üzere Bursaya hareket etmişti. Sütten ağzı yananlar İçin yoğur- du üflemenin de pek faydası olma- mıştı. Tesanüd tezahürü yunun ikinci kısmı Bursada ce- reyan etti. Kongreye yalnız Sa- med Ağaoğlu değil, D. P. Başkanı Adnan Menderes de katılıyordu Ni- tekim Esenboğa yerine Etimesuttan kalkan bir sivil uçak Pazar günü Ge- nel Başkanla maiyeti erkânım Bur- saya götürdü. Yeni Devlet Bakanı otomobille Bursaya daha evvel var- mıştı. Menderesi hava meydanında karşıladı. Güzel bir gündü. Hava o kadar ılıktı ki Ağaoğlu pardesü da-, hi giymemişti. Elleri, kruvaze gri el- bisesinin ceplerinde, başı öne eğik.; kafilenin ikinci kademesindeydi. Hiçi gülmüyordu. Önde Menderes ile Bur- sa Valisi Çağlayangil gidiyordu. Çağ- layangil de şapkasıyla, tıpkı Başba- kanın elle yaptığı gibi, halkı selâm- lıyordu. Yeni Devlet Bakanı bu se- lâmlara da katılmadı. Kongrenin sakin — cereyanı için bütün tedbirler alınmıştı. , Nitekim konuşmalar tesanüd havası içinde . Adnan Menderes partisi için- gayrimemnunlara açık — taviz vermeye kendisini mecbur hissetti. Antidemokratik bazı tedbirler alın- mıştı, ama bu, Muhalefetin zorlama- sı neticesiydi. İktidarı böyle antide- mokratik tedbirler almaya zorlamak vatanseverlik değildi! Ama D. P. gene de prensiplerim 1nkar etmeye- cek ve durmasını bilecekti. Birdik, bırlıktık birlik kalacaktık. Aynı sözler Tevf'ık İleriye de söyletildi. Fa- kat eski Başbakan yardımcısının yıl- dızının söndüğü açık olarak görülü- yordu. Sonra Samed Ağaoğlu konuş- tu. Bütün sıfatlarını saydı, bir teki müstesna: Devlet Bakanlığı. Böyle- ce tekrar kabinede yer almasının arı- zi olduğunu, yapılan vaadlerin tahak- kukunu beklediğini hissettirmek is- tiyor olmalıydı. Bir partili hüviyeti içindeydi. Kongrede bulunanlar Men- deres ile Bakanı arasındaki soğuklu- ğu hissetmekten kendilerini alama- dılar Böylece, son günlerin dedikodulu hâdisesi yatışıyordu. Ama D k. zanının kaynadığında zerrece şüphe yoktu. Bunu bizzat Menderes de mü şahede etmişti. Partinin gidişinde gö- rülecek bir değişiklik hiç kimseyi şaşırtmamalıydı. Bu değişiklik Aga oğluların gayretiyle olacak değildi. Menderes bin tane Ağaoğlu ederdi. Fakat Grupta, parti kademelerinde ve kabinede yıpranmamış, ıslahat ta raftarı, vaziyetten haklı olarak gay- rimemnun şahsiyetler vardı ve bun- lar seslerini ciddi şekilde duyurma- ya başlıyorlardı. Üstelik —memnuni- yetsizlikleri kriz halinde, meselâ ka- bine dışı bırakıldıklarında — demir tevzii işi alındığında veya döviz ko mitesinden uzaklaştırıldıklarında baş- larına vurmuyordu. Kanaatleri', sami- ânı ve ciddi müşahedeye dayanıyor— u. Meşhur tâbirle günler, in, Bütçe konuşmalarından gebeydi. D. P.i- sonra 7