YURTTA OLUP BİTENLER Dış politika Yeni âdetler eçen haftanın sonunda bir gün meşhur Amerikan A.P. ajansı bir haberi yayıyordu. Haber erte- si gün dünyanın bir çok büyük gaze- tesinde çıktı. Türkiyede, Muhalefet- te olan Cumhuriyet Halk Partisi bir tebliğ yayınlayarak Demokrat Par- ti İktidarının dış politikadaki tutu- munu tenkit etmişti. A. ilhassa füze üsleri mevzuundakı mutalealar üzerinde duruyor ve Muhalefetin bu Üsleri faydalı görmekle beraber ka- rarın B. M. M. tarafından alınmasını istediğini bildiriyordu. Ajans ayrıca, tebliğde bulunan ve iktisadi vaziye- tin hükümeti dış politikada irade ve İstiklâl sahibi olmak vasfından mah- rum ettiği endişesini de dikkate şa- yan sayıyor ve belirtiyordu. Fakat A. P nin telgrafının alâka uyandırı- cı tarafı bunlardan ibaret değildi. Dünyanın en büyük ajansı, — İkinci Dünya Harbinden sonra Türkiyeyi Batıya ilk bağlayanın "Cumhuriyetçi- lerin İsmet İnönüsü" olduğunu da hususi bir itinayla kaydediyordu. A. P. nin dünyaya bu telgrafı vay. masından bir kaç gün sonra Tür radyoları. Başbakan Adnan Mendere- sin cevâbını Türk milletine bildirdi- ler Adnan Menderes C. H. P. den "nötralist bir polıtıka takibine mi ta- raftar olduğunu" soruyordu. A. P. Ajansının anladığım, Başbakan Ad- nan Menderes sezmemiş miydi? Ya- ni C. H. P. nin nötralist bir politika takibini tavsiye etmediğini, Batıyla Türkiyenin kader birliği yapmasını tamamiyle tasvip ettiğini, fakat bu- günkü dış politikamızın bu esasın ö- Bülent Ecevit İstidatlı - çırak İnanılmayacak bir talep ayretten donmamak mümkün değil. Her partiden bir kısım milletvekili bir kanun teklifi yap- mış. Teklifin esası şu: Gecen dev- re milletvekilleri, Meclis 1057 se -esinde fesholunduğu halde 1958e alt tahsisatlarını avans olarak çek- mişler. Paraları da muhtemeldir ki yemişler. Şimdi, bu avansların tah- sil edilmemesi, daha doğrusu Zira- at Bankasına İade olunmaması is- teniliyor. Böyle bir teklifin düşünülebil- miş olması dahi insanı dehşete dü- şürüyor. Milletvekilleri bu — mil- letten en çok para alan insanlar- dır. Diyorlar ki "Yükümüz ağır- dır", diyorlar ki "masrafımız faz- ladır", diyorlar ki "geçim şartları zorlaşmıştır." BU sebepler -aslında da sebep bile değildir ya..- haydi kabul edilsin. Ama bir milletveki- linin almaya hak kazanmadığı bir meblağı muhafaza etmesini anla- maya imkân yoktur. Bilinmesi lâ- ımdır: Kim, kimin parasını kime bagışlıyor" Eğer mılletvekıllerı bu mille- tin bir takım ele binlerce lira hediye edebile cek kadar zen- gin olduğu kanaatindeyseler, lüt- fen zahmet etsinler memur ma- aşlarına zara yapsınlar, ikramiye- leri çoğaltsınlar, vergileri indirsin- ler, tekel mamullerini ucuzlatsın- lar. Yok, sıkıntı içindeysek, tasar- rufa riayet — mecburiyetindeysek kemerlerimi/J hep be raber sıka- lım. Teklifin taraftarları şöyle di- yeceklerdir: Milletvekilliği — dört senedir, geçen Meclis erken feshe- dılmıştır, mılletvekıllerı hesaplarını üzerinden yapmışlardır, hesapları 'altüst olmuştur! Bir de- fa, milletvekilliğinin hesaba, kita- ba dayanan tarafı olmamak gere- kir. İkincisi, Meclisi feshetme ka- rarını bizzat milletvekilleri — al- mışlardır. Hadisenin akıl durduran tarafı, böyle bir teklifi her partiden mil- letvekillerinin nasıl o! bildikleridir. Allahtan ki Grubu bir karar alarak bu teklı- fe karşı şiddetle muhalefet edil- mesini kararlaştırmıştır. Aynı şeyi D. P. Grubundan da millet bekli- yor Ama, o kadar değil, Partilerin haysiyet divanları, milletin para- sını bu şekilde sarfetmek yetki- sini ellerinde tuttuklarını sanan milletvekillerinin kulaklarını şöy- le bir hükm: vaz fesıyle karşı- karşıyad r. Zira haysiyet divanları, işte böyle zıhnıyetlerı disiplin al- tına almak için kurulmuştur. Li- derle fikir ihtilâfında olanları par- tilerden kapı dışarı etmek için de- ğil! İsmet İnönü Dış politika üstadı tesindeki tatbıkatıyla hemfikir ol- madığını, zira bunun milli menfaat- lere zarar verdiğine inandığını Ad- nan Menderesin tebliğden çıkarma- mış olması tamamiyle imkânsızdı. Zi. ra tebliğ son derece açıktı. Nenin be- ğenilmediği gerekli vuzuhla anlatı- lıyordu. Uzun müzakereler M uhalefetin Meclis Grubu dış po- litika meselelerinin müzakeresini bir celsede değil, uzun celselerde ta- mamlamıştı. Bir çok hatip konuşmuş- tu. En sonda İsmet İnönü .Türkiyede dış politikadan en iyi anlayan adam- fikrini söylemişti. Tebliğin hazırlan- masına bundan sonra girişilmişti. O işle de bizzat İsmet İnönü, yanına Bülent Eceviti alarak yakından meş- gul olmuş, sonra metin Gruptan ge- çirilmişti. Asla mübalâğa edilmeksi- zin pek âlâ denilebilirdi ki, tebliğ dört başı mamurdu. Bütün aktüel mesele- ler ele alınıyor ve bunların üzerinde yalnız Muhalefetin değil, aynı za- manda aklıselimin sesi duyuruluyor- du. Hakikaten dış politika tatbikatı- nın iyi olmadığını görmek son dere- ce kolaydı. Neticeler ortadaydı. Ni- tekim tebliğde sırayla NATO, Kıbrıs meselesi, Bağdat Paktı ele alınıyor, aksak bulunan taraflar belirtiliyor, sonra umumi bir hükme varılıyordu. Umumi hüküm şuydu: Dış politika- da başarı kazanılmamasının iki se- bebinden biri iktisadi vaziyetin han- dikapı, diğeri demokratik rejime iti- bar etmemekte hükümetinısrarı yü- zünden zayıf düşmemizdi. — Üstelik hükümet Büyük Meclisi dış politika meselelerinden haberdar etmiyordu. Bu yüzden C.H.P. dış politikada hü- AKİS, 15 ŞUBAT 1958