Bütçe Komşuların düellosu (Kapaktaki maliyeci) u haftanın sonunda, Ankaranın Mebusevleri adı verilen semtin- de aralarında tam on bina bulunan birbirinin eşi iki evde oturan iki siyaset adamı pek hummalı bir ha- zırlık faaliyeti içindeydiler. Hemen emen kapı komşusu olan iki siyaset adamının yekdiğerine benzer taraf- ları vardı. Bir defa ikisi de son de- rece çalışkan insanlardı. Bu talebe- lik hayatlarında da böyle olmuştu, iş hayatlarında da. İkisi de evlerinin bahçesine düşkün kimselerdi. İkisi de. mazbut aile erkekleriydi. İkisi de he- men hemen ayni yaşlarda Bakan ol- muşlardı. İkisi, de aynı bakanlığı iş- gal etmişlerdi. Yüksek tahsillerini de aynı çatı altında -Mülkiye Mektebi- tamamlamışlardı. Birbirlerine o ba- kımlardan benzeyen iki siyaset ada- mının birbirinden ayrılan — tarafları birinin Muhalefete, diğerinin ise İk- tidara mensup olması sıydı. Önümüzdeki haftanın ortasında, Orta yaşın hemen eşiğinde bulunan bu iki adamı Büyüki Millet Mecli- sinde düello ederken görecektik. Dü- ello silâhları, ayni fabrikanın mamu- lâtı olan rakkamlardı. Yalnız bu iki rakam mütehassısı, aynı rakamları iki ayrı dilden konuşturacaklardı İki rakam cambazı komşunun biraz gen- ci Görülmemiş Kalkınmanın Maliye Bakam Hasan Polatkandı. Diğeri i- C. P. adına 1958 bütçesini ten- kıt edecek olan, bir zamanların genç ve muvaffak Malıye Bakanı İsmail Rüştü Aksal lar ki — Mebusevlerindeki güzel bahçelı evin 31214 numaralı te- lefonu çaldığında bir kadın sesi ce- vap veriyor ve İsmail Rüştü Aksalı arayanlara kendisinin çalışmakta ol- dugunu bildiriyor, "kim diyeyim, e- fendim" diye soruyordu. Doğrusu is- tenilirse Maliye Bakanının sabah ka- ranlığından akşam karanlıgına ka- dar odasına kapanıp çalıştığını öğren- mek dostlarını şaşırtıyordu. Partisi- nin İktidar yıllarında İsmail Rüştü Aksalın ne kadar çalışkan — olduğu hepsinin malümuydu ama, partisinin 'muhalefet yıllarında eski Bakan ken- disini siyasi bakımdan bir rehavetin kolları arasına terketmişti. — Şimdi ondan sıyrıldığı ve milletvekilliği va- zifesine dört elle sarıldığı du ama, önümüzdeki haftanın Içınde Meclis kürsüsünden C. adına yapacagı bütçe tenkidine iyi hazırlan- için gecesını gündüzüne kattığı bır hakikat Ankara genç miletvekili aylardır evine kapanmış çalışıyordu. — Bütçe encümeninde bile sık sık görünmü- yordu. Ama encümene geldiği zaman mevcudıyetını kolayca hıssettırıyor— du. Yaptığı konuşmalar ve hele so duğu sualler, Parlâmento dışında ge— AKİS, 15 ŞUBAT 1958 çen yedi yıllık devre zarfında sabık aliye Bakanının, günlük geçim ve meşhur rehavetine rağmen, iktisadi hayatın seyrini yakından takip etti- ğini gösteriyordu. Encümende yap- tığı konuşmalardan birinde — birkaç cümle içinde Türk iktisadiyatının tam bir tablosunu çizmişti. Daha mühi- mi, mutad nezaket ve itidalini rakip- lerine de empoze edebiliyordu. Sinir- lerine her zaman hakim — olamayan Görülmemiş Kalkınmanın şampiyon- larından Polatkan bile bu —mutedil havanın tesirinden kurtulamamış ve encümenlerdeki çatışmalar son dere- ce centilmence cereyan etmişti. Ak- sal ayni sakin havayı Umumi Heyet önünde devam ettirmeye çalışacaktı. Herhalde tam on ev ötedeki komşu- su da "1960 de harabe halinde bulu- nan ve yedi senede mamureye çevri- len vatan" edebiyatının — cezbesine YURTTA OLUP BİTENLER yon üyelerini bile Bakan "Arkadaş- lar, ne yapıyorsunuz, böyle birşey yoktur; İsmail Rüştü Aksal kendine has bir taktikle komisyona enflas- yonu kabul ettirmek ve ruhlara sin- dirmek istiyor, böyle bir şey yoktur" diyerek alayla ikaz etmişti. Herşeyi toz pembe gösterme hastalığı bir ke- re ruhlara sinmişti. da B. M. Umumi Heyetınde, konuşmala- rın bir diyalog şeklini alması çok zayıf bir ihtimaldi. Ama ilk konuş- maların nezaket ve itidal içinde geç- mesi yine de bir kazanç sayılmalıy- dı. Böylesine elektriksiz bir havanın yaratılmasında en büyük hisse hiç şuphesız İsmail Rüştü Aksala ait o- lacaktı. Polıtıkacı olmayan politikacı yni çatılar altında ayni hocaların rahle-i tedrisinden geçerek yetiş- miş olan iki politikacı bugün İktidar- Aksal Bütçe Komisyonunda Polatkanı dinliyor Parayla değil, sırayla kendisini pek fazla kaptırmayacak— tı. Bu havanın diğer hatiplere de si- rayet etmesi beklenirdi. Ancak bu i- tidal havasının, İktidar ve Muhale- fet arasında bir diyalog tesisine «im- kân vereceği de sanılmamak idi. Gö- rülmemiş Kalkınmanın gedikli Mali- ye Bakanı, mutad üzere herşeyi toz pembe göstermeğe gene de çalışacak- tı. Hataları kabul etmiyecekti. Bir Thorneycroft olamıyacaktı. Muhalefet su götürmez delillerle de ortaya çıksa, Polatkan pembe tablosuna en ufa bir toz kondurulmasına tahamm demiyecekti. Bu sagırlar konuşması" böylece devam edip decekti. Encümendeki çok felsef” "Var mıdır, yok mudur?" münakaşası bu- nun delılıydı Aksal bin dereden su getiren Polatkana açıkca enflasyon olduğu hakikatini söyletememişti. Bir parça yumuşar gibi olan D.P. komis- ül e- da olanı bilinmez ama, muhalefette olanının okul sıralarındayken poli- tika ile uğraşmak bir an bile aklına gelmemişti. İsmail Rüştü 1911 yılında Kocaelinin Pamukovasında doğmuştu. Ailesi muhitte Müftüzadeler diye ta- nınıyordu. — Babası Rüştü Bey hem ticaret yapar, hem de mahalli po- litikayla meşgul olurdu. — Annesinin adı Naciye idi. Beş kardeşten üç nu- maralısı olan İsmail Rüştü, ilk tahsi- lini bu mektepte tamamlamıştı. Po- litikacı yetiştiren bir mektep olarak meşhur olan bu lisede Server Somun- cuoğlu, Emin Kalafat, — Cemil Sait Barlas, Yavuz Abadan ve Nedim Ökmen belli başlı arkadaşları olmuş- tu. Sınıflarının daima birinci ile 0o- nuncusu arasında yer alan İsmail Rüş- tü, 1930 yılında liseyi tamamladıktan sonra Mülkiye Mektebine girmişti. 11