KADIN Sosyal Hayat Bir yemek müsabakası eçen haftanın ortasında, Çarşam- ba günü Talât Paşa Caddesınde ki Demirspor lokalinin önü birden şık ve zarif hanımlarla doluvermişti. Sa- at onikiye geliyordu. Türk-Amerikan Kadınları Kültür Derneğinin — aylık yemek toplantısı bu sefer buyuk bır hususıyet taşıyordu. yemeğe kendi elleriyle yaptıkları ye— mekleri ve pastaları — getiriyorlardı. Bunları Derneğe hediye edeceklerdi. Bu güzel pastalar ve yemekler ara- sında bir müsabaka tertip edilecek ve bunu müteakip dernek menfaati- ne bir satış yapılacaktı. Aynı gün yemekten sonra, balo komitesi top- lanacaktı ve Derneğin Mart ortasın- da verilecek balosu için kararlar alı- nacaktı. Hanımlar büyük bir itin» ile arabalardan iniyorlar, dikkatli adım- larla — yavaş avaş — yürüyorlardı. Renkli, güzel şapkaları kadar "belki daha da çok göze çarpan şey' ellerin deki nefis pastalar, jelatin kâğıtlar içindeki iştah açıcı yemeklerdi. lar yukarda bir odaya itina ile ta- İki uzun masa tıklım tıklım Profesyonel pastacıları kıskandıracak nefis manzaralı — yu- varlak pastalar, turtalar, kekler bil- hassa göz alıyordu. Amerikalı üyele- rin donmuş mevyeler, saplı kirazlar- la süsledikleri pastaları müsabakayı kazanma hususunda daha şanslı gö- rünüyordu. Demirspor Lokalinin na- zik mensupları tarafından — derneğe Jüri üyelerinden ikisi "Seçmeli de hediye edilen midye dolmaları, pro- fesyonel bir ahçı tarafından hazırlan- dığı için musabakaya gıremıyecektı ama satış için gayet cazip görünü yordu. Kadın heryerde kadındır Alt kattaki güzel salonda yemek başlamıştı Cemil Başargan idare- sindeki orkestra hanımları büyülemiş. Türk - Amerikan Kadınlar Kültür Derneğinin yemeği Afiyet AKİS, 15 ŞUBAT 1958 olsun! yemekleri tetkik ediyor öyle <0or ki" ti. Yemekler, servis de orkestradan aşağı kalmıyordu. Olsa olsa hanım- lar porsiyonların <fazlalığından şi- kâyetçi idiler. e kilo almak- tan korkuyorlardı. Müzik ve yemek bitince Dernek Başkam Suzan Pa- mir mikrofon başına geldi. —Yemek günü aynı zamanda hesap verme gü- nü idi. Dernek yemekler, çaylar, ba- lolar tertip ediyor, satışlar yapıyor- du. Bu paraların nereye gittiğini ü- yelerin bilmesi lâzımdı. Maksat yal- nızca Türk ve Amerikalı hanımların tanışmaları, eğlenmeleri değildi. As- lında birçok ciddi işler başarılıyor- du ve eğlence yalnızca bir vasıta idi. Suzan Pamir ilk evvelâ kültür derne- ğinin en mühim işlerinden biri olan ve senelerden beri devam ettirilen burs işinden bahsetti. Bu sene gene iki talebeye dokuz bin lira temin e- dilmişti. Bunlar istidatlı çalışkan ta- lebelerdi. Tahsillerim bitirmeye az- metmişlerdi. Başka talebelere de da- ha küçük çapta yardımlar yapılıyor- du. Gene derneğin iki seneden beri devam ettirdiği bir iş, çalışma odala- rı ve kütüphane işi idi. Maddi imkân- ları az olan muhitlerdeki altı ilk o- kulda dernek, altı çalışma odası aç mıştı. Bunlara birer kütüphan hediye edilmişti. Böylece bırçok ço— cuk okul saati dışında sıcak bir odada bir öğretmen nezaretinde otu- rup çalışmak, kitap okumak imkânı- nı buluyordu. Dernek bu odaların kömürünü temin etmişti. Nezaret e- den öğretmenlere de aylık veriliyor- du. Geçen ayın yemek toplantısında birçok üyeler çocuklara hediye kitap getirmişlerdi. Dernek kullanılmış ki- tapları kabul eden bir büro açmıştı. Beşyüz liralık yem kitap alınmıştı. 25