İKTİSADİ VEMALİSAHADA Dış Yardım Yardım nasıl alınır eçen hafta, Fransız Hükümeti- nin yardım elçisi Jean Monnet 15 ünlük Amerika seyahatinden 655 mılyon dolarla dönüyordu. Yardımın yarısını Amerikan Hükümeti, diğer da Milletlerarası Teşekkuller . Fransa nasıl oluyor da yüksek bir meblağı kolayca alabılıyordu" İktisadi yardım temin etmek için acaba nasıl davran- mak — lâzımdı? ualin — cevabı Cumhuriyet Hukumetınden meşhur 300 milyonun hâlâ niçin esirgendiği- ni de aydınlatacaktı. 1946 yılında da boyle büyük bir meblağ ile Washington'dan — dönen Monnet: "Amerikan — makamlarına ve Milletlerarası Teşekküllere, Fran- sanın enflasyonla mücadele etmek ve durumunu duzeltmek ve dış ticaret tahditlerini kaldırmak — için yaptığı gayretleri anlattım" diyordu. Demek oluyor ki kayıtsız şartsız dış kredi temin etmek hayaldi. Amerikan teb- liği de "Fransanın kabul ettiği malt program nazarı itibara alınara tabirini kullanarak yardımın progra- ma verildiğini ifade etmekteydi. Yardım 1steyene evvelâ enflasyon— la mücadele için yapacağını, du- rumun nasıl kontrol edilebileceğini sor maktaydılar. Fransanın neşrettiği tebliğ, kontrolün nasıl icra edileceği- ni belirtmekteydi: "Fransız progra- mının yürütülmesinin daimi bir şekil- de kontrolünü mümkün kılacak bir u- sul, bütçe kanununda bahis konusu edilmiştir... Hükümet 28 Şubattan ev- Jean Monnet Yolunu buldu AKİS, 15 ŞUBAT 1958 vel Parlâmentoya, 1958 yılının mali ve iktisadi perspektiflerini bir rapor sunacaktır. Haziran ve E- kim aylarında da böyle bir rapor ha- zırlanacaktır. Eğer raporlardan her- angi biri malt durumun kötüleştiği- ne işaret ediyorsa, Hükümet durumu düzeltmek için elindeki bütün salâ- hiyetleri kulanacaktır. Bundan baş- ka Hükümet kredi kontrollerine de baş vuracaktır." Fransa ne gibi taahhütler almış- tı? Avrupa İktisadi Işbırlıgının SÖZ- aşmıyacaktı. yacaktı. İktisadi Devlet Teşekküleri- nin Merkez Bankasından aldığı orta vadeli krediler tahdit edilecekti. Ke- za mesken kredileri azaltılacaktı. Kredi kontrolleri daha sertleştirile- cekti. Para fonunun Direktörü Jacob- sen de madununa emir veren bir a- mir gibi konuşmaktaydı- "Bütçe açı- ğım doğuran temayüllerin ortadan kaldırılması uygun düşecektir. Bun- dan başka iş adamları, isçiler ve halk efkârı girişilen gayretlerı tehlikeye atabilecek yeni krediler, fiat ve ücret arttırılmaları istemekten kaçınmalı- Fransız iktisadi hayatı adeta ve- sayet altına — alınmaktaydı: "Bütçe şu miktarı aşmıyacak, şu miktardan fazla açık vermiyeceksin, — emisyo başvurmıyacaksın, kredi muslukları- nı kapayacaksın, bazı yatırımları kı- sacaksın" gibi taahhütler — Fransaya adeta empoze edilmekteydi. Taahhüt- ler bu kadarla dabitmeme bitmemekteydi: Cezayir harbi dolayısiyle — masraflar artarsa, bunlar yem vergilerle karşı- lanacaktı. Fransa dış ticaret tahdit- kaldıracaktı. NATO'ya — olan taahhütlerini noksansız yerine getire- cekti. Hiçbir tereddüde mahal yoktu: 655 milyon doların fiatı, iktisadi siya- setin krediyi Verenlerın istediği gibi oşan Cumhuriyet Hükümetinden de bu şartlara riayet etmesi müteaddit defa istenmişti. İktisadi siyasetin bu esaslara taban tabana zıt bir seyir ta- kib ettiği hatırlatılmıştı. Ama Cum- huriyet Hükümeti, kredi genişlemesi- ni tamamiyle başıboş bırakmış, Mer- kez Bankası musluklarım ardına ka- dar açmıştı. Hattâ bu, onun için bir iftihar vesilesiydi. Muhalefet dır bu gidişi tenkid etmekteydı Büt- çenin denkleştirilmesini, kredi mus- İuklarının kapanmasını, — emisyona başvurulmamasını 1stemekteydı Mil- 9 ylemi- Ama inatçı İktidar bir türlü bıldıgınden şaşmamıştı. 300 milyonun kayıtsız şartsız verilmesini beklemek- teydi veya Randall'ın ve Smith'in zi- yaretleri sırasında yapılan müphem vaadlerle — yetinilmesini arzu etmek- teydi. Yardım verenler buna yanaş- mıyorlardı. Bu takdirde altı ay ve- ya bir sene sonra yeniden 300 milyona Randall peygamber demiyor Nuh dedi, ihtiyaç olmasından korkuyorlardı. Ve bu hikâye halen böyle devam edip git- mekteydi. Seçimlerin çaldığı tehlike çanı bile, İktidara tuttugu sıyasetın yanlışlıgını anlatmaya yet i. şartlar altında, beklenen baklava tep- sisinin gelmıyecegını ve iktisadi du- rumun kötüleşeceğini şimdiden söy- liyenlerin falcılık yaptığını düşünme- yi, herhalde kimse aklından geçir- memekteydi. Delikleri tiıkama erçi büyük dost Saım Amca, NA- TO'nun en sadık üyesinden yar- dımı tamamiyle esirgemiyordu. Ke- senin ağzım iyice kaparsa, Türk ik- tisadının tam manasıyla felce uğrı- yacağını çok iyi biliyordu. Bunun için delikleri tıkamaya elinden geldiği kadar gayret etmekteydi. Türkiyenin et, buğday ihtiyacım düşünmek zo- rundaydı Vadesi gelen veya borçların ödenmesi için bulunuyordu. Bilhassa dış zayıf ihracatın kaldıramıyacağı seviyeye ulaşmıştı. Temmuz ayları arasında cari muame- lelerin açığı 200 milyonu aşmaktay- Bundan başka 107 milyon devlet borcu ödemek, Avrupa İktisadi İşbir- liğinin . 107 mılyonluk hesabını tas- fiye etmek lâzımdı. Kredili — ithalat taksitleri de cabaydı. Yani yıllık aşa- ği yukarı 500 milyon liraya yaklaşan bir dış tediye zarureti -ihracatın ya- rısından fazla vardı. Bu açık, büyük ölçüde Amerikanın — sayesinde kapa- nıyordu. Ama bu, sadece bir aspirin tedavisiydi. Hastalık tedavi edilmi- yor, sadece baş ağrısı muvakkaten durduruluyordu. Esaslı girişmek için hastanın doktoru harfiyen yerine sinden başka bir getırme— çare yoktu. 21