ÇALI B.M.M Parlâmentoda bir işçi sesi B MM. nin bu devre içindeki man- zarasına son günlerde bakanlar, iş ve işçi —mevzularında — alâka u- yandırıcı mücadelelerin cereyan e- deceğine kolaylıkla hükmedebilir- lerdi. Şu bir kaç hafta içinde Vu- ku bulan hadıseler İ M. de yer alan — işçi milletvekillerinden — bil- hassa Muhalefete mensup olanının, bu hususta ne kadar canla başla ça- lıştığım açıkça gösteriyordu. Bu mil- letvekili uzun yıllar - sendikacılığın muhtelif kademelerinde pışmış ve ni- hayet Türkiyenin en büyük işçi te- şekkülü olan Türk-İş Genel Sekreter— liğine kadar yükseldikten sonra -bi- raz da iktidarın itmesi ile- siyasi ha- yata atılmıştı. İsmail İnan B. M. M. içindeki faaliyetim de iş ve işçi mev- zularına hasredeceğe benziyordu. Ge- ride bıraktıgımız iki hafta içinde B. de görüşülen sözlü sorular vesi- lesiyle İsmail İnan.hemen kendini gösterdi ve ürsüde —minyatür bir bibloyu hatırlatan, ateş almaya mü- heyya Çalışma Bakanı Hayrettin Erkmeni hayli terletti. Çalışma Ba- kanı her iki sözlü sorunun müzake- resinde de kürsüden mağlüp indi. Çe- kirdekten yetişme bir sendikacı olan İsmail İnan, iş ve işçi mevzularına ir vukufla giriyor ve İstanbul Unıversıtesının sabık İktisat asista- nını pek hı palıyordu Ateşlı bir Ka- radeniz çocuğu olmasına rağmen İs- mail İnan, muhatabının düştüğü ha- düşmiyerek, soğukkanlılıkla ve bilhassa samimi davranarak her söz düellosundan yüzünün akıyla çık- masını biliyordu. Muhalefet partisi- nin bu halim selim milletvekili saha- sında böyle canla başla — çalışırken, nedendir bilinmez, bir zamanların en ateşli işçi hakları Müdafii D.P. nin iş. çi milletvekilleri kıyıda köşede durma yi, etliye sütlüye karışmamayı luba daha — muvafık buluyorlardı Meclis müzakerelerini takip edenler zannedebilirlerdi ki çalışma, iş ve iş- çi mevzularında ihtisas sahibi olan bir İsmail İnan vardır ve İktidar B M. e tek işçi milletvekili bıle Sokmamıştır. Yahut sokmuştur da, bunların temsil ettikleri işçilerin hiç bir dertleri ve şikâyetleri yoktur. İsmail İnan tek başına da olsa, kendine Tey verenlerin dertlerini dert edinmiş bir insan sıfatıyla ih- tisası dahilinde, ilgililerden — hesap sormaktan geri kalmıyordu. Bunun son iki misali, C. H. P. 11 milletveki- linin verdiği iki sözlü sorunun müza- eresi sırasında görüldü. İnan bu sözlü soruların birincisinde, Türkiye- de kaç iş kolunda ve kaç ilde asgarı ücret tatbik edildiğini, bu asgari üc- retlerinin tâyinindeki kıstasın ne ol- duğunu soruyordu (Bu soruyu cevaplandırmak üzere kürsüye gelen Çalışma Bakanı, ken- dinden gayet emin bir tavırla ve âde- AKİS, 15 ŞUBAT 1958 ŞMA ta soruyu ve soru sahibini umursa- Türkiyede ret tatbik edilmekteydi. Asgari ücret- ler bir komisyon marifetiyle — tesbit ediliyor ve işçiyi memnun edecek şe- kilde Aayarlanıyordu. Bakan, bütün bu malümatı verdikten sonra üçüncü Sakarya Zaferini kazanmış gibi ça- lımlı bir eda ile kürsüden ' inerken Türkiyede beş Uranın altında ücret alan işçi bulunmadığım da süslerine ilâveyi unutmadı. Bırçok işçi ise on liranın üstünde asgari ücret alıyor- Bunun üzerine kürsüye İsmail İnan geldi. Bakam tasvip edemiyece- ği için üzgün gözüküyordu. —Asgari ücretlerin çok yerde suiistimal edildi- ğini, pek çok iş yerinde asgari ücret- lerin azami ücret sayıldığını, üstelik tesbit edilen asgari — ücretlerin hali Hayrettin Erkmen “Keskin sirke küpüne zarardır" hazırdaki pahalılıkla kıyaslanamıya— cak kadar düşük duğunu, realite ile bağdaşamadığım, işçilerin geçim güçlükleri içinde bocaladıklarımı, as- gari ücreti tesbit eden komısyonların üç yılda bir toplanmasının mahzurlu bulunduğunu söyledi. Ayrıca Baka— nın sözlerinin aksine, pek çok iş y rinde de beş liranın altında asgarı ücret ödendiğini ilâve etti. Bu son cümlesi, B. M. M. nin sağ tarafında Bakanlara ayrılan masa- lardan birinde oturan Hayrettin Erk— meni pek kızdırdı. Bakan, heme söz alarak milletvekilinin hılafı hakı— kat beyanda bulunduğunu söyledi. El- linde tuttuğu bir listeyi göstererek buradan asgari ücretlerin neler oldu- ğunu okuyacağını bildirdi. Sonra da bir takım rakkamları kıraat etmeye başladı. Ancak oturduğu yerde liste- yi pek iyi tetkik etmemiş olacak ki bir türlü beş liranın üstünde, hele on liraya yaklaşan asgari ücret bulup da okuyamıyordu. Bakanın kızgınlık ve şaşkınlık içinde dakikalar boyunca okuduğu rakkamların ortalaması a- lındığında görüldü ki, asgarı ücret pek çok iş kolu için üçbuçuk lira ci- varındadır ve hılafı hakıkat beyanda bulunan İsmail İnan deği Bu, İsmail tasam ilk zaferı olda. Hâdiseden bir hafta sonra gene bir Cuma günü, M. de sözlü soru- ların müzakeresi yapılırken C. P. li milletvekilinin yeni bir karşısına çıktığı : İnan, Bakandan Türk-İş'in yıllardan beri Mılletlerarası Hür İşçi Sendika- ları Konfederasyonuna katılamaması- nın sebeplerini soruyordu. Türkiye- nin en büyük işçi teşekkülü olan Türk-İş niçin Milletlerarası bir te- şekkülde temsil edilmiyor ve o te- şekkülde Türk işçisinin de sesi du- yurulmuyordu? soruyla İlk aldığı 'dersi pek kabul etmişe benzemeyen Çalışma Bakam, hemen hemen bir hafta Önceki umursamaz pozlarla bir defa daha kürsüye gel- di ve Türk-İşin Milletlerarası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonuna katılmak için ilk müracaatı 1 yılında yaptığım, aradan bir sene gibi "kısa" bir müddet geçtikten sonra Bakanlığın bu müracaatta for- malite noksanları bulması sonunda izin talepnamesinin iade edildiğini söyledi. Müteakiben de bizzat Türk İş'in bu konfederasyonun, gündemine Kıbrıs meselesini alması dolayısı ile mesele gündemden çıkarılmadan Kon- federasyona katılmayacağım bildir- diğini, hattâ bu hususta İsmail İnan- ın da imzaladığı bir telgrafın çekıl— diğini — söyledi ve telgrafiı — okudu İsmail İnan ise çok samimi dav- randı. Böyle bir telgrafı inkâr etmi- yordu. Doğruydu. Türk-İş'in Genel Sekreteri iken bir gün kendisini dev- rin Çalışma Bakanı çağırtmış önce- den yazılmış bir telgraf uzatmış ve bunu imzalamasını ' söylemişti. Ayrı ca, imzalamakta zorluk çıkarırsa neler olabileceğini de hafif — tertip çıtlatmıştı. Türk-İş de bazı sendika birliklerinin akıbetine ugrayabilirdi E., ne yapsındı İsmail İnan? O za- man milletvekili de değildi ki hesap sorsun. Çaresiz, telgrafı imzalamıştı. İşçi milletvekili bu hakikati olduğu gibi, samimiyetle ve realist şekılde anlattı. Tabit İsmail İnanın ağzın- dan bunların açıklanması M. sıralarını birbirine kattı. Demek Ça- lışma Bakanlığı tehditle bir takım telgraflar çektiriyordu. Alimli Çalış- ma Bakanı bir defa daha kürsüye geldi ve İsmail İnanın kendine dik- te ettirilen bir telgrafı imzaladığını söylemekle — milletvekilğini — rencide ettiği yolunda son derece orijinal bir fikri ortaya attı. Ama bir türlü hale- fi Tarhanı müdafaa ederek, hayır, bu telgraf dikte ettirilmemiştir diyeme- di. İşçi milletvekilinin karşısında i- kinci defa mağlüp oluyordu. Anlaşı- lan bu, bütün devre böylece sürüp gidecek ve yıllardan beri ilk defa işçiler seslerini B. M. M. de duyurma- nın, haklarını aramanın hazzı için- de' yaşayacaklardı.