Enjlâsyonsuz Kalkınma Doğan AVCIOĞLU S enelerdir. memleket iktisadının müsaade ettiğinden çok istihlâk etmek ıstıyoruz İstiyoruz, zira nakdi gelirler yekünu, de edilen mal arzını bir arttırıp ihracatı azaltarak döviz amanla fiat yükselmeleri dan ibarı hayli aşmaktadır. Aşırı talep, ithalât aynaklarını da kur lde Mmevcuttan fazlasını yemenin Ö aşırı talebi karşılamak için m itiyad haline gelmekte, daha yuksek fiatlar takip etmektedir. İşte hastalık aşağı yukarı arzusunu utmaktadır. kimse keşfedemedi- mal fıatları yükselmektedir. yüksek fiatları bun- sırrını -henü. Aşırı talebı doğuran başlıca sebep, takip edilen iktisadi siyaset ol- muştur. Aynı zamanda istihlâki, verimli verimsiz yatırımları ve sa- un, asraflarını arttırmak istiyen hükümet senelerdir gelirinden fazlasını ıstıhlak etmektedir. Meselâ 1957 yılında Devlet — sektörünün ÇIĞğ milyon liradan aşağı olmıyaca, nla da bitmemektedir. tını şı'şı'rmekte, kredi lüzum kalmadan, Merkez Devlet sektorıı açıgı banka mevdua- nkala ban a, knot matbaasına S Nüfusun hızla çogalması köyden şehre gelenlerin yeni istihlâk ih- tıyatları kazarıması mahsulün yulardır ümit edilenden az olması talep arasın, dakı mııvazerıesızlıgı daha da arttırmaktadır. Pa- zarların kötü tanzim edilmesi, milli gelır ıçındekı hisselerini ü üçlükler arttırmaya imkân ğ başka çare yoktur. sarrufu — arttırı mekten çok, şuna gitmemesine rağmen en lirlerin vergilendirilmesi l kısılı di mak — zorun. eki ya yatırımlar t yatırımlardır. Fakat ayni zamanda vel gelirler uzerınde göstermektedir. - Bilhassa - barı zaruri yatırımlar, olmadığına göre, Devlet, halkın ve kendisinin istihlâkini kısmak, ta- ndadır. Zamanımızda evle, l istihlâki kısma vasıtası müessir tedbirler -arasındadır. ister iste emez arının kısılması da alınması zarurı arttırmanın hem hemen tek — yolu her yatırım satıcıların muhtelif vasıtalara başvurarak arttırmak doğurmaktadır. tedavi yollarını da göstermektedir: istihlâki imkânlarına sahip olması da Arzı çabucak disiplin altına almaktan gelir temin et- gelen vergi kimsenin ho- Ziraf ge- musluk- haline gelmektedir. Kredi idir. akla tedbirlerden b () tesırinı istihsalden ev- araj, yol, Uman gibi 'et için sadece yeni gelirler tevzi ea'e— uzU. ü rek talebı koruklemektedır Hele ıstıhsal güçünü arttırm k gıbı bir - İd- n meşhur 'güzelleştirme” lde k resmi, seçmeye tâbi tutmaktan başka çare diası da olmıya, SİZ yatırımlara’ır. O ha ere masrafl deri mevsim- hususı yatırımları sıkı bir mad- ok ur Husust sektörün desi dışarıdan gelen potin bağı fabrıkası kurmak gibi fantezılerıne bir son verilmelidir. Verimli l(alkın ayı durdurm tir. destekleyecektir. yatırımları arttırmak ta istihlâki daha fazla kısabılmeye n enflâsyonu durdurmak fedakârlık is- Bu fedakârlığı goze alabilen bir hükümeti, AKIS mem- Fıat kontrolleri ancak bu tedbirlerin yanında bir mâna kazanacak- tır. cak bu tedbirlerin yanında satıcıları yılların kazandırdığı — kötü ıtıyatlardan vazgeçire erek - faydalı — olabilecektir. Kabul âzım - ki, ıktısatçıların guçlukle reddedeceği bu tedbir- ler, meslek itibariyle kolay yolları seçmeyi seven siyaset adamlarına pek cazip — gözükmiyecektir. Ancak, yarım tedbirlerle, rinin verdıgı neticeleri, beğenmemektedir. müddet için uyutabilirdi. Derdin hal- li istihsalin ve dahili talebin istenilen istikamette yürütülebilmesine bağlıy- dı. Bunun için bir taraftan sıkı tah- ditler korken, diğer taraftan sistem- li bir şekılde bazı faaliyetleri teşvik etmek lâzımdı. Ham ve ser- maye malları ıthalatı kısılamazdı. Fakat zirai madde ithalini kısmak mümkündü. Bu maddelerin yerini tu- tacak ikame maddeleri dahilde yetış— tirilebilirdi. Petrol ithali de enerj kaynakları geliştirilerek azaltılabı— lirdi. Asıl mesele ithalâtı kısmaktan AKİS, 7 ARALIK 1951 iktisadi herhalde iktisatçılar kadar siyaset adamları da hayatı düzene koyma teşebbüsle- çok ihracatı arttırmaktı. Tüccarla- rı ve sanayicileri döviz getıren faa- liyetlere yöneltmek için azami gay- ret sarfedilmeliydi. Bu hususta ver- gi kıymetli bir silâhtı. İhracata yö- nelen yatırımlar vergiden muaf tu- tulmalı, lüzumsuz yatırımlar aksine cezalandırılmalıydı. İhracat malları- nın içeride istihlâkini önlemek için, bu mallara ağır vergiler konulma- lıydı. Fakat bu tedbirlerin muvaffak olması için her şeyden evvel sağlam bir paraya ihtiyaç va Muazzam kalkınmanın ilk günün- den itibaren Türkiyenin, — Profesör Maurice Bye'nin tekliflerine benzer tedbirler alması gerekmekteydi. Ko- re Harbinin kazandırdığı dövizlerle gözü kamaşan iktidar, meşhur libe- rasyon siyasetiyle tam aksi yolu seç- ti. Kristof Kolomb siyasetinin döviz kaynaklarım kurutacağım aklına bi- le getirmedi. Halen, çaresiz taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıl- maktaydı. Polis tedbirlerini pek se- ven iktidarın en son bulabildiği çare, dışarıyla ticaret yapanların — sahte faturalar temin ederek döviz ka- çırmalarını önlemek için fiat kont- rollerini sıkılaştırmaktan — ibaretti. Kontrolü arttırmak iyiydi, fakat sa- dece kontrolden medet beklemek ne- ticeyi değiştirmezdi. İhracatı arttırmak için, yeni mah- rumiyetler pahasına bile olsa gayret göstermemiz gerekmektedir Lokman hekimin ilâcı Ticaret Bakanlığının bu günlerde çok meşgul memurlarından biri, Lokman hekimlere taş çıkartacak bir hazakatla narenciye meselesinin üzerine eğilmişti. Döviz kıtlığı yü- zünden ilâç bulamıyan sevgili vatan- daşların derdine merhem olabilmek 1çın gayretle çalışıyordu. Öyle takal —ilâcın yerini tutabilirdi. Hiç değilse vatandaşları hasta olmak- tan korurdu. O halde bu Lokman he- kim, ilâcını ucuz ucuz vatandaşlara yedirmenin bir yolunu bulmalıydı. İşte bu sebeple portakal da, "u- cuzlatılacak maddeler" listesine alın- mıştı. İyi bir sandık portakal 50 li- raya satılacaktı. Ne çare ki bir san- dık portakalın sandık, nakliye vs. gibi masrafları 40 lirayı tutuyordu. Bu durumda portakal' tüccarları satıştan imtinanın tehlikelerine rağmen por- takala el sürmeğe yanaşmıyorlardı. Eğer Hükümet portakalı müstahsil- den müstehlike kadar bizzat taşıma- nın bir yolunu bulmazsa, portakallar muhtemelen bahçelerınde kalacakdı. Aklı selimden biraz nasibi olan va- tandaşlar, şu Lokman hekim ilâcım ihraç edip, elde edilen dövizle ilâç it- hal etmenin mümkün oluş olmadığı- nı kendi kendilerine soruyorlardı. Kıbrıs Kızını dövmiyen dizini döver B u haftanın başında biz Türkler, urA.P. ajansı tarafından dün yaya yayılan bir haberi okuyor ve doğ rusu istenilirse pek keyifleniyorduk. Haber çok eğlenceliydi. Bildirildiği- ne göre Giritliler büyük bir heyecan içindeydiler. Zira NATO'nun kendi adalarında bir füze üssü kuracağı kulaklarına gitmişti. Bir Yunan ada- sında NATO füzeleri! Hem karşı? Fezaya Sputnıkler Ruslara karşı.. Dehşet içinde çalka- nan sadece Girit değildi. Atina da kaynıyordu. Muhalefet harekete geç- mişti Solcular harekete geçmişti. Yunan hükü muydu ? Memleket boyle bır tehlıkeye atılabı— lir miydi? 9