YURTTA OLUP BİTENLER Kavgalar, gürültüler I nönüyü başka hatipler takip etti- ler. Günün yıldızı Fethi Çelikbaş- Son derece itidalli, lu bir konuşma yaptı yandıran sözler — Sebat Atamanla Hikmet Bayurunkiler oldu Turhan Feyzioğlunun bir hiç yüzünden sa- londan çıkarılması, iki milletvekilinin yumruklaşmasına kadar işi götürdü. Namık Gedik konuştu, Suphi Baykam (Adana - C. H. P.) konuştu. Laf, lâf, lâf.. Hiç biri incir çekirdeğini doldur- muyordu. Ama 1957 seçimlerinin ufu- neti deşilmişti. Şimdi, ateşin düşme- sini beklemek lâzımd Menderesin muzakerelere hiç katılmaması, prog- ramdaki "tenkitlere fazla bir ehem- miyet vermeyeceğiz" prensibinin, ga- liba ilk tatbikatıydı. Eğer bu, "tenkit edenleri de ten- kile kalkışmayacağız" manasına ge- liyorsa, Meclisteki Meydan Muhare- besinin pek çok şeyi hallettiği söyle- nebilirdi. Ancak çarşamba gecesi, saat on birde, Meclisten nemli Ankara soka- ğına çıkanlar, kendi kendilerine so- ruyorlardı: İktidar, Muhalefete müh- let vermemekle ne kazandı? Ortada, zarardan başka şey görünmüyordu. Iktisad Sinci denk bütçe örülmemiş kalkınmanın meşhur enflâsyonsever Maliye Bakanı, bu haftanın başında 1958 bütçesini im ederken, her yı çok tekrarlanmış bir beyanatta bu- unmayı ihmal etmiyordu. 1964, 1955, 1956 ve 1957 bütçeleri gibi 1958 büt- çesi de denkti, samimiydi, tasarruf prensıplerıne sadıktı 1967 — bütçesi- nin ilyon civarında bir açıkla kapanacağını iki kere ikinin dört et- tiği gibi bilenler 4.447.442 400 447 .442.409 yazarak denkleştirilen büt çelerin denkliği hakkında hayale pılmıyorlardı. Esasen geçmiş senele- rin kat'i hesap rakkamları, en nikbin mizahçılara bile rüya gordurmuye— cek kadar sarihti aklı selimle do- Tebessum u- Geçen yıl butçesıne nazaran, 2 11 fazlayla hazırlanan yeni butçenın tasarruf prensiplerinden ne — kadar mülhem olduğu aşikârdı. Enflâsyon- sever Bakan, D.P. programının "çok sıkı bir tasarruf zihniyeti ile tanzim edilmiş, denk bütçe"den — bahseden 73. maddesine elhak sadıktı! Tasar- ruf numunesi İktisadi Devlet Teşek- külleri de, gayet tabii tasarrufa ria- yet edecekler i. İşte, bütçede samimiyet prensibi- ne de böylece bağlı kalınıyordu... Hep aynı hikâye iyasa muhalıflerıne karşı — girişi- Ticaret Bakanlığı ardarda teblıgler yayınlamakta, mühim ihtiyaç mad- delerine yeni t'ıatlar biçmekteydi. Va- lilere gıda maddelerini kontrol için 8 yeni selâhiyetler verilmişti. Valilerin enirinde fiat kontrollerini tesirli bir şekilde yürütecek teşkilâtın mev- cut olmaması bile mühim değildi. İstim, âdet üzere arkadan gelecekti... Bütün bu gürültüler, ardarda neş- redilen tebliğler, hafızası nisyan ile malül olmıyanlar için bir yenilik sa- yılmazdı. Tek yenilik maliyet fiatı tesbiti gibi zor ve çapraşık yollardan vazgeçip hükümetin götürü olarak satış fiatlarını tesbitiydi. — Besbelli, 1956 yaz aylarından sonra uykuya çe- kilen talihsiz Millı Korunma Kanunu tekrar sahneye çıkıyordu. Anlaşılan muhayyileleri polıs tedbırlerınden Ö- tesini tasavvura müsait olmıyanlar, eski defterleri karıştırmaktan başka çıkar yol bulamamışlardı Ömür Adam! hmed Emin Yalman, o ken- disine has patetiko - politik heyecanıyla memleket ufukla- rına yeni -hayır, balon de- ğil- siyasi ş ahsiyet salıyor "Müstakillerin benimsemeğe başladıkları ve istikbâl hesa- bına bir kıymet, bir ümid say- dıkları Fahrettin Kerim — Gö- leyi sonuna kadar ere yatmamanız t adamı ha- ndan dırayetlı bır ilim a- damı "İsviçrede vazife başına gitmesı Allahın bir lütfu", "ye- ni bir gelışmeye alt imkanların köprübaşısı".. Ama, güzelini Ma sona sakladık Fahrettın Kerim Gökay yalnız Unıversıte, yalnız İstanbul, yalnız memle- ket değil, dıınya çapında bir a- damdır! Dünya çapında adara: F. K. G Ne o, gülüyorsunuz? Galiba ustadın başk bir kerametini hatırladınız. Hani şöyle yaz- mıştı: Adnan Menderes Ameri- kaya gittiği zaman Amerika- hlar hep ağladılar, Allahım bi- ze neden bu çapta bir devlet adamı nasıp etmedin diye... med Emin Yal- n çap işini galiba hiç öğre- nemey cek! Halbuki 1956 kıssasının hissesi o kadar acıktı ki.. Resmi istatistik bül- tenlerine bir göz atmak kafıydı Ha- ziranda bir duraklama geçiren, hat- tâ Ekim ayına kadar biraz düşen fi- atlar, Milli Korunma barajlarını yı- karak hızla yükselmeye devam et- mişlerdi. Muvaffakiyetsizliği su yen denemelerle hâlâ dıye vakit kaybediliyordu? Ciddı tedbirler al- manın zamanı çoktan gelmişti. İşte müstakil ve muhalif gazeteler, üç haftadır dilleri döndüğü kadar bu hakikati anlatmaya çalışıyorlardı. Karaborsacıların değirmenine su ta- şımakla itham edilmek için doğrusu bu kadarı kafiydi. Çatık kaşlarına ötürme- rağmen bir türlü ciddi gözükemeyen malüm gazeteler, pıyasa muhalifleri- ne maşalık eden siyasi muhaliflere ateş püskürüyorlardı. Bu mutad kantolardan bıkan- lar bütçede ve Hükümet progra- mında yeni bir şeyler bulabilmek ümidiyle — bekliyorlardı. Maamafih Menderes IV hükümetinin prog mında da, doğrusu güzel ve ısabetlı vaadlerde bulunulmuştu Menderes IV iktisadi hastalığı gayet iyi — keşfet- miş, oldukça makul tekliflerle Mec- lis önüne çıkmıştı. Bütçe hakikaten denkleştirilecekti. Merkez Bankasına başvurmamaya gayret edilecekti. İk- tisadi devlet teşekkülleri kendi yağ- larıyla kavrulacaklardı. Kredi işi tan- zim edilecekti v.s... Maalesef bu ik- tisadi bahar havasi çok kısa ömür- lü oldu. Ezeli nikbinler yine de Men- deres V programından ümitlerini kes- mek istemiyorlardı. Fakat — Maliye Bakanının bu hafta başındaki beya- natı bu son ümitleri de ortadan kal- dırıyordu Ümitler Sam Amcada eşhur üçyüz milyonluk yardım hikâyesinden beri — Cumhuriyet Hükümeti, Sam Amcanın nihayet bir gün meram anlıyacağı ümidim kay- betmemişti. Gerçi bu ümit şimdiye kadar gerçekleşmemişti. Eisenho- wer Doktrininin iktisadi — faslından Bağdat Paktı üyelerine ancak 12.5 milyon düşmüştü. Eh sıkışırsak, a- çıktan zirait mahsul fazlalarını gön- dermekte de kusur etmiyordu. Ama bu kadarı kâfi değildi. Sam Amcanın şartları malümdu. Şimdiye kadar takip edilen nakdi ve mali siyaset değişmedikçe mütem- mim bir yardıma yanaşmıyordu Krıstof Kolomb siyasetinden vazgeçi- lirse "mâkul" bir yardımda bulun- mayı düşünecekti. Cumhuriyet hükü- meti şimdiye kadar şartlı yardım fikrini pek beğenmemişti. Fakat kim- bilir Menderes V programı belki de Amerikayı ikna edebilirdi... Ümit ü- mitti. Fiat yükselmelerine karşı giri- şilen mücadelede, mütemmim bir yardım isabetli kullanılırsa iyi bir silâh olabilirdi. Ama ne var ki eski- lerine çok benzeyen yeni bütçeyi A- merikalılara beğendirmek — herhalde çok güç olacaktı. Amerika ikna edilse bile dövüş kıtlığına dış yar- dımın deva olacağını da sanmamalıy- dı. Taşıma suyla değirmeni devamlı döndürmek imkânsızdı. Bir örnek Su günlerde diğer bir memleket 5 daha döviz derdine çare aramak- la meşguldü. Son yıllarda istihsalin görülmemiş derecede ' gelişmesine rağmen, talebin istihsalden fazla art- ması, Fransanın dış ticaret muvaze- nesini bozmuştu. Fransız — İktisadi Şürası derde deva arıyordu. Dış ti- caret meselelerinde şöhret — yapmış Profesör Maurice Bye, dış ticaret a- çığını Önliyecek bir raporla ortaya çıkıyordu: Dış yardım, derdi hallet- mezdi. Hakiki meseleleri ancak bir AKİS, 7 ARALIK 1957