Fasın,Fransız boyunduruğundan kurtulup, bağımsızlığını kazandığı günlerde İfni'nin de Faslılara veril- mesi talep edilmişti. Fakat Franko idaresi Rahattan gelen bu talebi bir türlü kabul etmiyor, İfni'nin İspan- yol toprağı olduğunu ve İspanyol top- rağı kalacağını iddia ediyordu. An- cak geçen haftanın başlarında Fran- ko hükümetinin bu iddiasının ne ka- dar doğru olduğunu kestirmek pek kolay değildi. Zira geçen hafta, Bir- leşmiş Milletler Genel Kurulunda Ce- zayir meselesinin görüşülmesine baş- landığı sıralarda, İfni, Fasın meşhur "Kurtuluş Ordusu"nun hücumuna uğruyor ve bu hücumdan a da buradaki Ispanyol hakımıyetı olduk— ça büyük bir darbe yemişe benziyor- du. Bilindiği gibi, "Kurtuluş Ordusu", Fasın bağımsızlık mücadelesi sıra- sında çete muharebeleriyle Fransızla- bir harekete geçmeye cesaret edemi- yorlardı. Nitekim, bu yılın başların- da Tafilale'de ayaklanmak için de sultanın Akdeniz seyahatine çıkma- sını beklemişlerdi. Diğer bazı yorum- culara göre ise, bu, Fas Sultanından habersiz bir hareket değildi. Nıtekım "Kurtuluş Ordusu"nun İfni'ye hücum etmesinden sonra bir konuşma yapan Fas Veliahtı Prens Hasan, meselenin halli için İspanyol makamlarına ve bizzat General Frankoya müracaat ettiğini açıklıyod Bu bakımdan, metinin "Kurtuluş Ordu- su"nu Ispa nya ile Fas arasında ve İfni meselesi konusunda ceri eyan e- den müzakereleri tacil etmek üzere harekete geçirdiği söyleniyordu. Bu durum karşısında; İspanyanın takındıgı tavıra gelince, bıldırıldıgıne göre İspanya, "Kurtuluş Ordusu" hareketini bastırmak için İfni'ye der— hal uçak ve gemi sevketmişti. Bu Kurtuluş Ordusu mucahıtlerı bır geçit resmınde Disipline giremiyenler rı yıktırmış bir teşekküldü ve bağım- sızlık kazanıldıktan sonra Fas ordu- saflarına — katılmak — hususunda güçlükler çıkarıyordu. Bir zamanlar saltanatlarını kanunsuzluk — üzerine inşa eden bu çeteciler, elbette şimdi kolayca nizam altına giremezlerdi. Alınan haberlerden anlaşıldığına gö- re, "Kurtuluş Ordusu"nun İfni'yi kurtarmak için giriştiği hareket, baş- langıçta, başarı ile gelişmişti. Gene aynı haberlerde, yerli halkın hücum edenlerle birlik olarak İspanyollara karşı cephe aldığı da belirtiliyordu. Üzerinde durulan dıger bir husus da "Kurtuluş Ordusu" hareketinin Fas Sultanı V. Muhammedin Amerika se- yahati sıralarına tesadüf etmiş olma- sıydı. Bazılarına göre çeteciler ha- rekete geçmek için Fas Sultanının gaybubetini bilhassa — beklemişlerdi. Zira bunlar, Fas Sultanından son de- rece çekiniyorlar, onun yanında iken AKİS, 7 ARALIK 1957. uçaklar çok alçaktan uçarak halkı makineli tüfek Aateşine tutuyor ve zaman zaman Fas sınırlarını teca- vüz ediyorlardı. Bunu Pas Veliahtı- nın aynı konuşmasından anlamak mümkündü. Prens Hasan, sözlerine Fas semalarına tecavüz eden İspan- yol uçaklarına ateş açılması için e- mir verdıgını ilâve etmeyi unutma- mıştı İfni'deki durum bir vuzuh kesbet- miş değildir. Fakat durum ne kadar belirsiz olursa olsun, Kuzey Afrika- daki İspanyol saltanatının da sona ermek üzere bulunduğunu söylemek için kâhin olmaya lüzum yoktur. Yeni Zelanda er hususta "anavatan"a benzeme- yi iftihar vesilesi sayan Yeni Ze- DÜNYADA OLUP BİTENLER landalılar, geçen hafta, yeni millet- Vekıllerını seçıyorlardı Dünyanın en yükse ayat seviyesine malik ziraatçi memleket de, İngilterede olduğu gibi iki parti esasına sadı kalmıştı. Mut "centilmenlik" ha- vası içinde işçiler ve muhafazakâr- lar iktidara gidip gelıyorlardı Son seçimler çekişmeli faka çekişmeli olduğu kadar da sakin geçmişti. İs- çiler ancak bir göğüs farkıyla koşu- kazanmışlardı. Seksen — kişilik parlâmentoya, 41 İşçi, 38 Milli Par- ti temsilcisi giriyordu. Sekseninci koltuğun sahibi, adaylardan birinin ölmesi dolayısı ile ancak gelecek ay yapılacak seçimden sonra belli ola- caktı. Bu koltuğun Milli Parti tara- fından kazanılacağı şimdiden bilini- yordu. Böylece, parlâmentoda 41 isçi- ye mukabil 39 Milli Parti temsilcisi bulunacaktı. İşçiler, hemen hemen yarısı mu- halif bir meclisi "idare etmenin" güç- lüğüne aldırmadan Hükümeti teşkile hazırlanıyorlardı. Seçim neticelerin- den hiç bir şüphesi olmayan Yeni Zelandalılar da, huzur içinde, isleri- nin başına dönüyorlardı. Mısır Fettanın rüyası G eçen hafta Mısır gazeteleri, ne- dirdiklerini yazacak içindeydiler. Şaşkın fe llaha ne diler- sen dile, her dileğin yerine getirile- cek diyorlardı. Sanki Mısırlılar Bin- bir Gece masallarının meşhur sihirli lambasını ele geçirmişlerdi. 1 Ahbar gazetesi; her Mısırlı da- ha çok kazanacak, daha iyi bir haya— ta sahip olacak dıyordu Mısırda 1— mal edilen otomobili her Mısırlı ucu- za satın alacaktı. Sabahleyin telefon istiyenin evine, öğleden sonra tele- fon kurulacaktı Mısırlılar galiba ik- tisadi mucizenin sırrını bulmuşlardı. Bu şarkkari cezbenın sebebi, Mı- sıra yapılan yeni Rus yardımıydı Rusya Mısıra 700 milyon ruble - 200 milyon dolar iktisadi yardım yapma- ya karar — vermişti. Rusya, Suriye- den sonra Mısıra da büyük ölçüde yardım yapıyordu. Eisenhower Dokt- rininin 13 memleket için topu topu 00 milyon ayırdığı düşünülürse, Rus yardımının muazzam rakkamlara u lastiği anlaşılıyordu. Bu — muazzam rakkamların diğer Arap memleket- lerinin gözünü kamaştırması imkân- sız değildi. Orta Doğudaki durum hiç te Batının lehıne gelışmı ordu. Rus iktisadi taarruzuna karşı ne yapıla- bilirdi ? Ayni sılahla mukabele etmek, Nasırın şantajlarına boyun egmekten başka bir netice vermiyecekti Batılıların her şeyden evvel yeni bir Orta Doğu siyasetine ihtiyaçları vardı 19