BÜYÜK MECLİSTEKİ DIŞ POLİTİKA undan bir müddet evvel Meclisteki, Üniversite ha- diseleriyle ilgili İktidar - Muhalefet çatışması si- rasında ki, iktidar görülmemiş bir hezimete, uğra- mıştı- Başbakan Adnan Mendere,Hukumtının Dş Politikasını izah ettiğinde D. P. İktidarının bir zafer kazanacağını bildirmişti. O tarihte bu lâfı herkes ku- lak arkast etmişti. Menderes geçen haftanın sonunda sözünü tuttu. C karşısına çıkan dört muhalifin üçüyle kelimenin tam manasıyla oy- nadı, dördüncüsünü de, bir ara köprüye gelmiş olma- sına rağmen sayı hesabıyla yenmege muvaffak oldu. Bu yüzdendir ki o gün Maeclisten ç emokrat milletvekilleri uzun zamandan beri hasret kaldıkları ir hisle doluydular: Muz fferiyet hissi. Ancak içle- iç rınden pek azı bu galibiyeti Adnan Menderesin, Dış Politikasının haşarısından ziyade rakiplerinin zayıflı- ğı ve kendisinin taktikteki ustalığı sayesinde kazan- dığını düşündüler. Hakikaten Meclis kürsüsünde Dış İlleri Bakan vekilinin ağzından ifade edilen Dış Poli- tika, D.P. Genel Başkanının sağladığı neviden bir za feri haklı gösterecek pek az unsur taşıyordu. Buna rağmen, karşı taraf oyle hatalar yaptı ki Menderes defne dallarını kendi başına oturtmakta en ak müşkilât çekmedi. uhalefet mücadeleye dort sözlü soruyla gırmıştı Soru sahiplerinin ikisi Hi C subuydu. İbrahim Öktem ve “Ahmed Bilgin Orta Dogu hadıselen hakkında malümat istiyor, Mehmed udoğlu — Başbakanın Dış olitika — mevzuunda Meclıse niçin, bilgi vermediğini soruyor, Cihad Baban Kıbrıs dosyasını açıyordu; Müzakereler boyunca gö- rüldü ki ilk üç hatibin, ele aldıkları meselelerin esası hakkında hiç bir bılgılen yoktur ve üçü de kürsüye ağızdan doldurulmuş tüfek gıbı çıkmışlardır. Nitekim her biri Dış İşleri Bakan vı izahat verdikten son- ra, bu izahatı almazdan evvel hatırladıkları -veya ha- zırlattıkları- metinleri hemen aynen okumak gara- betini gösterdiler. Eğer okudukları bazı rakamlar, ba- zı hâdiseler, bazı beyanat olsaydı hiç kimse bırşey söy- liyemezdi. Ama oku iraz evvel işittikleri malü- mat etrafındaki görüşleriydi! Bu yüzden Başbakan, sa- lona girdiğinde kendisine hâkim gö- rünen sinirlilikten süratle — kurtuldu ve müteaddit defa kürsüye gelerek iplerinin zaafım teferruatına, ka- dar teshir etmek fırsatını kaçırma di. Bu adeta bir gladyatör oyunu oldu ve Adnan Menderes rakiplerine kar- şı hiç bir merhamet gostennedı Hele C.M.P. li hatiplerin Meclis kürsüsün- den Osman Bölükbaşıya attıkları is- timdat nazarları ve Osman Bolukba- şının, kudreti nisbetinde onlar: dım gayretı yürekleri paralayıcı bır manzara teşkil etti. Hür. P. Genel Sekreterini ise, bu vaziyete düşmek- ten İsmet Inonunun bir alkışı kurtar- a: Dr. Öktemin evvelden ha- zırlanmış tefsırlerıne karşı Orta Do- ğuda hiçbir e gırmedıgumzı söyleyince CHP. Genel Başkanı tek başına el çırptı, onu bir anlık tered- dütten sonra bütün Muhalefet takip etti. Böylece Dr. öktemin sorusunun Adnan Menderesi bu açıklamayı yap- maya mecbur ettiği havası uyandırıl— dı, müteakiben kürsüye çıkan so! sahibi de fırsattan ıstıfade ederek teşekkurle yetindi ve yakasını Baş- baka! linden, daha doğrusu dilin- müzakere açılmasını kabul etmesi delilik olurdu. Nite- etmedi ve izahatı sözlü soruların tahdit edici usul- leri içinde verdi. Kabahat Muhalefetmdı Bir mücade- lenin ağızdan dolma tüfeklerle kâzanılmıyacağını bil- meli ve kendisini daha vukuflu, daha becerikli kimse- lerle temsil ettırmelıydı Sonı sahiplerinden yalnız Cihad Baban, ilk konuş- ması sırasında. Adnan Menderese müşkil anlar va- sattı. Dosyasmı iyi hazırlamıştı, O azı kısımları okudu onun bu hareketi hiç ganpsenmedı Zira bunlar tefsır değil, hâdiselerdi. Meselesin tarihçesini ve bizim umumuzla İngilizlerin tutumunun ana hatlarını çok güzel çizdi. Bir ara Başbakanın ve ya- nındakilerin telâşa düşmesi, Mecliste hazır bi lan Muharrem Nuri Birgi ile temasa geçılmesı, derhal bazı vesikalar getırtılmesı bu yüzdendi. Cihad Baban konuşmasının o İlk mında Möenderes hükümetleri- nin 1954'den bu yana Kıbrıs mevzuunda ne kadar ta- VİZ verdıklerını mükemmel şekilde gösterdi.. Hâdisele- rin hakiki istikametini de iyi belirtti. Kıbrıs meselesi, en belirli taraflarıyla onun anlattığı şeklıdeydı ve bu- nun böylece tesbit edilmesi lâzımdı. Ancak Cihad banın nefesi, -yani tecrübesizliği- mücadelesini, sonuna kadar aynı başarıyla götürmesine mani oldu el smden sonra konuşan Adnan Menderes - birçok açık pahasına vaziyete — tekrar hâ Elbette kı bu, tehlik: i defa kürsüye geldiğinde bu açıklardan kolaylık- la faydalanabılır ve Başbakana çok sor anlar yaşata- bilirdi. Meselâ Adnan Menderes havayı kendi tarafiı- na çevirmek ıçm "Şimdi taksimi beğenmek istemeyen- lere sormak isterim, ne zamandan beri rısın heyeti umumıyesını Turkıye lehine kaydü tescil ettirmişler- dir de şimdi Adadan fedakârlık yapmakta olduğumu- Zu söyl lemek üzeref kürsüye gelmişlerdir" diye sormak ıhtıyatsızlıgında bulundu. Başbakanın taksim plânını alkışlayan aynı Demokrat milletvekillerinin o sözleri alkışladıklarını, buna mu- kabil taksimden bahseden Hikmet Bayurun 1lâfının ra kapakları gürültüsüyle kesildi- gını, nıhayet Adanın tamamının bir D.P. Gruhu tebliğinde "Ana- vatanın parçası olarak tarif edildi- ği yıf hafızalara hatırlatmak ba- siretini gösterebilseydi bu ıhtıyatsız- lığı pahalıya öde n Ci- had Baban, ancak bır yakın ıstıkbal için iyi Dış Politika sözcüsü olacağı- nı ortaya koydu, onun ilerisine gide- medi. Hakikaten ilk konuşmasıyla ikincisi arasında çok fark vardı ve Başbakana zaferi bu fark kazandır- dı. iikiimetın Dış Politika izahları- rtürlü taktik ustalığının otesınde oğrettığı bir kısım hususlar varı , meselenin mühim tarafı oy- du. Evvela, bizzat Ethem Menderes, örtülü kelimelerle de olsa Balkan Paktının Hyaskosunu ilan etti. Buna bi ak | Bir muvak- ikardığı men- Yugoslav menfa- kıldıgı bu anlaş- kat devrenin ortaya faatlerin -bılhassa atlerinin- ma, mü adıkl noktaya ulaşınca de facto "caduc" kürt hale düşmüştü. Bu bize ders olmalıy— den ardı Adnan Menderes dı. Bizim menfaatlerimizin dev: İktidarın, rakip olarak karşısına böy . S OO. olduğu — yerlerde, mutteiiklerımı_zm le hatipler çıkarılmışken bir umumi İyi güreşti maymun iştahlı olmaları ihtimaline AKİS, 5 ARALIK 1957