DÜNYADA OLUP BİTENLER A. B. D. Doğu - Batı Beyazsaray esinden Komüniz- min en iyi dostu" diye adlandırı- lan Nehru'yu bağrına bastıktan az sonra milliyetçi komünist Tito'yu ka- bule hazırlanmaktadır. Parlamento- da bir iki sağcı senatör, Tito Ameri- kaya ayak bastığı takdirde istifa e- deceklerini söylemekteyseler de, tek Parlamentoda, gerek, Amerikan halkı arasında bu ziyareti memnuni- yetle karşılıyanların sayısı pek çok- tur. Washington'un Nehru ve Titoya karşı gösterdiği bu aşırı iltifat, ya- kında Amerikan — siyasetinde — yeni değişiklikler vuku bulacağını göster- mektedir. Eisenhower'in yeni durumu şu şe- kilde mütalâa etmesi pek mümkün- dür. Cenevre Konferansından bu yana, sulh Üümitleri gözle görülecek kadar aramakla beraber, sulhü müsbet ola- ral tesis etme yolunda hıçbır şey ya- pılmamış olduğu da uhakkaktır. Süveyş - ve Macaristan hadıselerı sul- hün ne kadar zayıf temellere dayan- dığını açıkça göstermiş bulunmakta- Bu durum karşısında Ru ile tekrar muzakerelere girişmek bır Za- zaruret haline gelmiştir. Fakat acar hâdiselerinin arifesinde, Amerikanın böyle bir teşebbüse girişmesini halk efkârı muhakkak ki hoş karşılamı- yacaktı. Nitekim, Eisenhower ir Dörtler Toplantısı yapılması husu- sundaki Bulganinin teklifini yeni yıl Dag Hammarskjoeld misenİtoroer'in 12 arif esline reddetti. Şu halde müna- sip arabuluculara başvurmaktan baş- ka çıkar yol yoktu. Müstakil si- yaset takip etmelerine rağmen Mos- kova ile gayet dostane münasebetler tesis eden Tito ve Nehru bu iş için biçilmiş kaftandı. Esasen Doğu Avrupa meselele- rinde Tito ve Eisenhower'in görüşle- ri arasında uçurumlar mevcut değil- di, hatta iki devlet adamının fikirle- ri birçok meselede birleşiyordu: Her ikisi de peyklerdeki liberalleşme ce- reyanının, kan dökülmemek şartıydı devamını istiyorlardı. Keza Orta Do- ğu meselelerinde de Nehru ile Eisen- hower tam bir görüş birliğine sahip- tiler. Geçen ayın ortalarında vuku bulan Nehru-Eisenhower mülakatının neti- celeri hâlâ gizli tutuluyordu. Fakat ünya meselelerim dikkatle takıp e- denler, bu mülakatın dünya için son derece mühim olduğunu — farketmiş- i. Nehru ve Tito gibi yeni elçile- ri . ilk elçi "Mr. H" idi - vasıtasıyla Rus blokıuyla temasa geçen Amerika, Dünya Sulhunun temellerini hazırla- Amerıkan Politikasının, hâlâ 1950 dekinin aynı olduğunu dü- şünmekte inat edenlerin gaflet uyku- sundan uyanmaları acaba mümkün olacak mıydı? Fransa Batı - Doğu eçen hafta Salı günü —Fransız Meclisi, 600, küsur — milletvekili içinden ancak 20 al tarafından sevi- Jawaharlal Nehru elçileri yeni Mareşal Tito Beklenen misafir len, dıgerlerının bir kaşık suda boğ- mak için can attıkları bir adamın Batı-Doğu —münasebetlerindeki son değişiklikleri inceleyen nutkunu dik- katle dinlediler. Mendes-France düş- manlığını prensip edinen meşhur "Figaro" bile bu nutuk hakkında şöy- le yazdı: "Mendes-France'in müda- halesi merakla beklenmekteydi. Ha- tibin Rus-Amerikan münasebetlerinin seyrini inceleyen nutkunun ilk kıs- mı, Mecliste nadıren görülen bir dik- katle dinlendi.. Herkesten Önce ve herkesten doğ- ru görmek yüzünden bütün Fransız siyaset adamlarının — nefretini kaza- nan sabık başkan Batı-Doğu müna- sebetlerini nasıl görüyorda? endes-France'ın bizzat öOnayak 1nşaası için hiç bir gayret sarfedilme- Askeri emnıyet ve silâhsızlan- lınmamıştı. Soğuk harp sona ermiş- ti. Fakât sallantıdaki Dünya muva- zenesine dokunmak cesaretini de imse göstermemişti. atta Rusya muvazeneyi sağlam- laştırmaktan korkarmış gibi bir ha- lin — mevcudiyeti edilemezdi. Dünya ikiye bölünmüştü, iki taraf da diğerinin nüfuz sahasına hürmet etmekle yetiniyordu. Her halü kârda, iki seneden bari yazısız bir anlaşma- Birleşik — Devletler ve Sovyetler Birliği uzun vadeli Plânla- AKİS, 5 ARALIK 1957