DÜNYADA OLUP BİTENLER güç olacaktı. Suriye kabinesinin is- tifası bu durumun neticesiyle Siya- si kriz, görünüşe göre, Irak taraftar- larının iktidardan uzaklaştırılmasıy- la sona erecekti. Şimdiden Suriye parlamentosunda Irak taraftarlarına karşı 70 kişilik (Umumt heyet: 42) bir nevi Halk Cephesi , teşekkul et- mişti. Bu cephenin gayesi Suriyenin istiklalini — kı ak, taraftarı hareketleri yok etmek, Bağdad Pak- tına karşı girişilen mücadeleye hız vermekti. Maamafih Irak taraftarla- rı siyasi sahada — küçümsenmiyecek kadar kuvvetliydiler. Fakat Orta Doğunun en sagl m iki siyasi kuv- veti, Gençlik ve Ordu, mıllıyetçılere taraftar bulunuyordu Orduyu e tutan tarafın bu iktidar mucadelesı- ni kazanması gayet tabiiydi. Nite- kim bu haftanın başında Sabri El Asali yeni kabineyi kurdu. Irak taraftarı Bakanlar yenı kabinede koltuklarını muhafaza etmeye mu- vaffak olamamışlardı. Yeni kabine deki en çok dıkkatı çeken değişiklik avunma akanlığında — vuku bul- muştu. Bu mevkıe Albay Seraçm e- damı olarak tanınan Halit El Azım getirilmişti. Siyasi buhran böylece İrak taraftarlarının mağlubiyeti ve Nasıra genç subayların galebesiyle sona erıyo rdu. Siyasi buhranın bu şekilde halle- dildiği sırada, Şam'da teşekkül eden bir askeri mahkemede de mevkuf 47 siyasi şahsiyetin duruşmalarına baş- lanıyordu Savcının ithamnamesi, hükümet dar- besi plânım bütün teferruatıyla a- çıklıyordu. Hükümet darbesi için, Su- riye ordusunun İsrail hududunda meş- gul, olduğu an seçilmişti. Orta Çağ a- galanndan Emir Hasan El Atraş Dür- zü dağlarını, kanun dışı Nasyonal Sosyalist Partisi Samı, sabık Yarbay Muhammed Maruf uzey Suriye- yi ele geçırecektı Yeni hükümet, sa- Münir bık Bakan Aclani veya Sami bbara tarafından — kurulacaktı. Cumhurbaşkanı — Şükrü El Kuvvetli ve Albay Seraç katledileceklerdi. Ye- -i hükümet derhal ingiliz, Fransız, Irak ve Turk hükümetleri — tarafın- dan tanınacak ve desteklenecekti. A- siler muvaffakiyetsizlik halinde, A- laveyin dağlarına çekilecekler, Kıb- rıstaki İngiliz ve Fransız kuvvetleri- ni imdada çağıracaklardı. Hükümet darbesini finanse etmek için Irak 5 milyon dinar vermişti. Iraklı general azi Dağıstani müşahit olarak ha- zır bulunacak ve askeri harekata ne- zaret edecekti. Hikâye doğru veya baştan sona uyduı'ma olabilirdi. Mühim olan nok- ta Suriyedeki Trak taraftarlarının partiyi kaybetmek üzere olmalarıy- 1 Eton'lu centilmenin projeleri her taraftan darbe yiyordu. Esasen E- den'in gordugu ve Nuri Saide goı'- dürdüğü rüya — bir yaz sonu rüya- sı - Süveyş hadisesiyle kırılmış bulu- nuyordu. Fakat gerek Sir Ant hony, gerek Sir Nuri gözlerini kapalı t makta hâlâ ısrar ediyorlardı.. Nuri Sa 14 idin Amerikayı Bağdad Paktına gir- meğe davet eden son teklifi cevapsız kalmıştı. Arap memleketleri arasşında- ki bir konferansa önayak olan İran'- m teşebbüsü reddedilmişti. Eisenho- wer, yeni a Doğu muşavırlerı Hammarskjoeld ve Nehru ile birlik- te, Bagdad Paktına rağmen, Orta oğu İçin sulh projeleri hazırlanıyor- du. Adeti veçhile Amerika, adım olarak Orta Dogu İçin geniş bir ikti- sadi yardım plânı hazırlamıştı Daha onbeş yirmi gün önce İke'ın yardım- dın, ve sözcüsü Nixon, bu fakir memlgketlerinin mahdut gelirlerini askeri masraflara tahsis zorunda kalmalarının günah olduğunu söyle- yardım prog- miş, geniş bir iktisadi r. lüzumunu belirtmişti.Ame- Albay Seraç Suriyeli Nasır rika Orta Doğu memleketlerine ilk ağızda 400 milyon dolarlık bir.ikti- sadi yardım yapmayı kararlaştırdı. Ike'ın sulh pro_ıelerı ne Sir Anthony- urinin hoşuna gitmi- yecekti. Maamafih Eisenhower'in lüzumu halinde Orta Doğuda silâhlı bir mü- dahalede bulunmak için Temsilciler Meclisinden selâhiyet istiyeceği ha- beri de Arapların pek hoşuna gitme- mişti. Bu teşebbüste bir müstemle- kecilik kokusu — duymaya şımdıden hazırdılar. Aslında Eısenhovve te- şebbüsü gayet maküldü ve Nehru- nun da tasvibini kazanmıştı, Orta Doguda sulh müzakereleri bağlıyacaktı. "Mr H"ın baş rolde oy- namasına rağmen, asıl yuk herkesin bildiği gibi, Amerikanın üzerine dü- şüyordu. Sulh yolundaki makül ça- releri gerek Araplara gerek İsraile kabul ettirmek için, cepte bir takım kozların bulunması 1lâ d 0 Doğuda herkes bilmeliydi ki efkarının tasvip ettiği hal çarelerıne kuvvetle karşı koymağa kalkışanlar derslerim almağa mahkümdul: İngiltere ve Fransad çıkan bazı gazeteler, bu haberi "sözde müstem- lekeci olmayan Amerika Orta Doğu- daki yerimizi almaya uğraşıyor" şek- linde tefsir ettiler. Doğuda sulhun te- sisinin gonul rızasıyla tahakkuk ede- miyeceğini bilenler, Eisenhower'in teşebbüsünü memnuniyetle karşılı- yorlardı. Orta Doğuda İngilizlerden açılan boşluğu doldurmaya — gönüllü olan MUHARREM Paris - Ocak. G eçen ay NATO Konseyi müna- sebetiyle, heyetimizle beraber Parise gelen- ile uzun bir görüşme yapmak İ m- kânını bulduk. Böylece Başbakan Menderesin mütemadiyen gazeteci- lerden kaçmakla yarattığı boşluk -kısmen de olsa- doldurulmuş oldu. Muharrem Nuri Birgi bilindiği gi- bi, Dış İşleri Bakanlığı Genel Sek- reteridir. Hariciyede dakik ve titiz çalışması, intizamı ve feragatli meslek aşkı ile tanınmıştır. Bu fe- ragat o kadar ileri gitmiştir ki, Ge- nel Sekreter 25 yılı aşan mesleki hayatında dış memleketlerde, — ar- kadaşlarına nazaran pek az vazife almış, yıllarım merkezde geçirmiş- tir. Bir defa bile Elçi olmayan Mu- arrem Nuri, sebat ve çalışkanlığı- nın semeresini Dış İşleri Bakanlı- ğında en yüksek memur payesine, Sekreterliğe — yükselmekle gormüştur O zamandan bu yana, M m Nuri Birgi dış politika- mızda faal bir rol oynamıştır. Dış politikamızdan birinci değilse bıle, ikinci veya üçüncü derecede sorum ludur. Bilhassa Fatin Rüştü Zorlu- nun hükümetteki vazifesinden ayrıl- masından sonra. Muharrem Nurinin polıtık rolü busbutun ehemmiyet kazanmıştır. Buna Trağmen Genel Sekreterlikten çıkan en ufak yazf- larla bile bizzat meşgul olmasa ra- porları defalarca gözden geçirme- den bırakmaması, bir noktalı vir- gül için bazan mesele çıkarması, en ehemmıyetsız dosyalarla ve teferru- atla dahi titizlikle ve saatlarca uğ- raşması, kasa anahtarlarım kim- seye emanet .-edemeyişi Hariciye- mizde Muharrem Nuri Birgiye müs- tesna bir şöhret kazandırmıştır. Sonsuz çalışma ihtirası dışında hiç- bir hususi merakı veya zaafı olma- yan Muharrem Nuri geçen asırdan beri örnekleri çok az yetişen "ha- AKİS, 5 ARALIK 1957