KİTAPLAR DİNDE REFORM (Osman Nuri Çerman'ın ıncelemele— ri, İrgi Matbaası ve Neşriyat evi, is- tanbul 1956. 168 sayfa, 500 Kuruş) D enilebilir ki geçen yılın en ente- resan kitabı, "Modern Türkiye İçin Dinde Reform" dur. Son yuların politik hay-ı huyu içinde böylesine cesur bir dille din konusuna parmak basabilmiş; kangren — olmuş bir ya- radan farksız irtica proplemini neş- terleyebilmiş bir ikinci eser hatırla- miıyoruz. Osman Nuri Çerman adı basın Alemınde pek duyulmuş bir isim de- ğil "Dinde Reform" adlı kitabından once yayınlanmış iki kitabı daha ol- duğunu elimizdeki kitabın kapak içi notundan ogrenıyoruz Bu kitaplar- dan birincisi "Maarifimizin Mıhverı ne Olmalıdır?", ikincisi de "Liser lerde Coğrafya Okutma Metodu" adı- nı taşıyormuş. İkinci kitabının adına bakarak tah- min edebiliyoruz ki Osman Nuri Çer- man, bir lise öğretmenidir. Hatta son kitabın ifadesindeki pervasızlığa ve gözü pekliğe bakarak diyebiliriz ki emekliye ayrılmış bir lise öğretme- "Dinde Reform" bir kayıt olma- makla beraber Atatürk'e ithaf edil- kitaptır. Zira Osman Nuri hareket noktası olarak Ata- türk'ün fikirlerini ve Kemalizmi ele almıştır. Kitabın arka kapağındaki Atatürk gravürü ve millet, iyi biliniz. ki, — Türkiye Cumhurıyetı şeyhler, derv rvişler, müritler, mensup- tur memleketi olamaz n doğru en hakiki tarikat, tari- katı medeniyedir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir” sözlerini — kanaatimize delil olarak gösterebiliriz, 168 sayfalık kitap pek çok arabaş- lığı ile başlıca 2 bolüm halinde ve bir ders kitabı havası içinde hazırlan- mış. Bir ders kitabi havası içinde a- ma, ne yazık ki çok karışık ve me- totsuz hazırlanmış bir ders kitabı ha- vası içinde İlk bolum 128 sayfa tutuyor. Bu bölümdeki bahisler birbirine — öyle- sine karışmış kı ayırdetmek haylı zor oluyor. Kitap "Gaye ve Maksat lığını taşıyan bir onsozle başlıyor ln— OKTAY RİFAT YEP YENİ BİR ANLAYIŞLA YAZDIĞI ŞİİRLERİNİ PERÇEMLİ SOKAK ADLI KİTABINDA TOPLADI FİYATI 100 KURUŞTUR. YEDİTEPE YAYINLARI P. K. 77. İSTANBUL 22 san ister istemez bu önsözün başlığı- na takılıp kalıyor: Gaye ve Maksat... Kitabın yazarı için bir not veriyorsu- nuz: Gaye de maksat da aynı anlam- da kelimelerdir. Bunları yan yana ge- tirmekteki kasıt ne? Hükmü yapış- tırıyorsunuz. Yazar dikkatsiz... ncak kitabı — sayfalarca okuduk- tan ve yazarın cüret ve cesaretine hayran kalmaya başladıktan sonra- dır kı bu "gaye ve maksat" gafının ve kitapta rastlıyacağınız diğer dil aksaklıklarmın affi cihetine gidiyor- sunuz. Osman Nuri Çerman'ın kitabının mevzuunu şöylece bır iki cümle için- de hülâsa edebiliri İslâmiyet bundan 1300 küsur yıl önce esasları tesbit edilmiş bit din- dir. Üstelik biz Türkler için ithal ma- lı bir dindir. Yani milli değildir. Ka- ideleri Arapça vazolunmustur. Arap- ça, hem de bundan 1300 yıl önce kul- lanılan Arap çayı bilmeyen bir Türk için Kur'an hiçbir şey söylemez. Us— telik 1300 yıldan beri İslâm dininin esasları pek çok değişikliklere uğra- mış, İslâmiyet doğusundaki saflığını ve duruluğunu kaybetmiştir. Kur'an- ın yabancı bir dille yazılmış olması dolayısıyla kolayca okunup anlaşıla- maması araya bir takım mutavassıt- ların girmesine sebeb olmuştur. Bu mutavassıtlar ise, şahsi çıkarları için dinin simsarlığım — yapmaktadırlar. Tanrı buyruğunu çıkarlarına göre tefsir etmekte, Kur'anın emirlerini kendilerinden başkasının okuyup an- layabilmesine imkân bırakmamak i- çin dolaplar çevirmektedirler. Cahil halkı Tanrı buyruğu ile hiç ilişiği ol- mayan tarikatlar, tekkeler, medrese- ler, şeyhler, ermışler yatırlar mus- kalar niyet kuyuları, adak tasları ile şaşkına çevırmekte ve alabil- dıgıne yolmaktadırlar. PHalbuki din ne şiddet, ne de tethişle benimsenir. Dinin münakaşa edilmezliği diye bir kaide yoktur. Bizzat Kur'andan alı- nan ayetler "İnsanları Tanrı yoluna hikmetle, güzel sözle, — öğütle çağır. Onlarla en güzel şekilde —münakaşa ve mücadele et" (Kur'an, 7. sure ayet) diyerek münakaşa edilebilece- ğini göstermektedir. Hâl böyle iken din adamı diye geçinenlerin Tanrı buyruklarını münakaşasız kabul et- tirmeğe kalkışmaları bu emirlere ri- ayetsizlik ve asıl dinsizliktir. Bugünkü yanlış anlayışlar 1çınde İslâmiyetin irtica ve safsata ile yoğ- rulmuş şekli Türk Milletinin'ileriye doğru atılışını kösteklemektedir. Bu- nu önlemek lâzımdır. Bu ise ancak Kur anın dilimize çevrilmesi, herkes tarafından anlaşılır hale getirilme- siyle sağlanabilir. Bu evvel yapılmalıdır. — İslâmiyet hurafeler— den kurtarılmalı, medeniyete ve gu— nün icaplarına çelme takan bir zih niyet ve inanış olmadığı ortaya çıka- rılmalıdır. Bu hususda Türk Milleti için en iyi rehber Atatürktür. Aslın- da Atatürk'ün esaslarım çizdiği Ke- malizm, dinin ta kendisidir. Ancak bu dindir ki Türklüğü kurtuluş yolu- na çıkarır. İşte Osman Nuri Çerman'ın Din- m'unun ana hatları böylece çizilebilir. Kitapta bu fikirler misal- ler, çeşitli yazarlardan alınan maka- leler ve Atatürk'ün din konusunda söylediği sozlerle süslenerek tahkim edilmiştir. "Dinde Reform"un 128 inci sayfasından — sonra gelen — ikinci bölüm, yahut ikinci kitap "Kema- lizm" adım taşıyor ve muhtelif dün- ya meselelerı karşısında bir din gibi düşünülürse Kemalizm'in hangi esas- ları vazettiğini Atatürk'ün nutukla- rından alınan parçalarla sıralıyor. Kitap, Atatürk'ün Türk gençliğine hitabesiyle sona eriyor. Osman Nuri Çerman'ın din bahsin- deki bazı Orijinal iddialarından ba- sı Öörnekler almakta fayda vardır.. 1l(Vlesela reform mevzuunda deniliyor "Dinde reform: Yani esaslardan ayrılmayarak — değişme, — yenileşme, ilerleme islâm dininin emridir de. Herkes bilir ki, dinimiz, zamanın de- ğişmesiyle ahkâmın da değişmesi ge- rektiği bir din emridir. Nitekim hır- sızın elini kesmek, zina eden kadını recm etmek, yani yarı beline kadar toprağa gomerek onu taşlıyarak öl- dürmek, mirastan kız evlâtları yarım erkeklere bir, annelere sekizde bir vermek gibi Kur'an emirleri, hüküm- leri kaldırılmış, başka cezalar, miras için kız erkek arasında fark gözet- memek gibi modern kanunlarla de- gıştırılmış yenıleştırılmış bulunmak- tadır. Yeri göğü yaratan yüce Tanrı nice zamanlardan beri değişmiş olan bu hukumler için hiçbir ses çıkarma- mıştır." Kur'anın türkçeleştirilmesi gerek- tiğini ileri sürerken de şu tarihi ha- dise naklediliyor: Kur'andaki ayetler zamana, mekâ- na, hadiselere, icaba göre nazil ol- muştur Eğer Kur'an zamana, hadi- selere göre bükümleri değişmez ol- saydı Kur'anın tümü birden nazil ol- ması gerekirdi. Çünkü Tanrı herşeye kadirdir. Halbuki çeşitli zamanlarda çeşitli olaylar karşısında çeşitli ayet- ler inmiştir. Meselâ bir gün Hz. Mu- mmed kölesi ve evlâtlığı Zeyd'in evine gider. Kapıyı vurur. Ses çık- maz, az iter, kapı açılıverır İçeriye doğru bir de bakar ki Zey'in çok gü- zel olan karısı Zeynep oradadır Yarı çıplak olarak iş görmektedir. Bu la- tif vücudun kıvraklığından, nefase- tinden heyecanlanır. Ya Zeynep kalp- MELİH CEVDET EN GÜZEL ŞİİRLERİNİ YANYANA ADLI KİTABINDA TOPLADI YEDİTEPE YAYINLARI P. K, 77, İSTANBUL AKİS, 5 ARALIK 1957