DÜNYADA OLUP BİTENLER Janos Kadar Saati geliyor Nehru ve Tito gibibu teze dünden taraftar elçiler kullanan Amerikanın Rus tezini kabul etmemesi için m him bir sebebin mevcudiyeti şımdılık iddia edilemezdi. Esasen Doğu Al- manyada da karışıklıkların başlama- sı ihtimali, Batı nya kadar A- merikayı da endişelendiriyordu. Batı Almanya, Almanyanın birleştirilme- si meselesinin bir an önce neticelen- dirilmesini ileri sürüyordu. 1957 Se- çimlerinde iktidara gçlmesi bir hayli kuvvetli olan Sosyalist Partisi Şefi Ollenhauer, Almanyanın — birleşmesi ve Orta Avrupanın silâhsızlanması konusunda Ruslarla derhal müzake- relere girişilmesi talep ediyordu. rika Orta Avrupanın silâhsız ve tarafsız bir bölge haline getirilme- sini kabul edebilirdi. Bir takım de- mokrat senatörler, böyle bir plânı tasvip ettıklerını açıklamışlardı Şım— dilik bu "Noel Rüyasi' idi. bazı ruyaların tahakkuk etmesı go— mülmemiş birşey değildi. Hindistan Bir iş adamı u paftanın başında Yeni Delhi hava meydanına Dacca'dan gelen Hindistan Hava Yolları uçağından inen kısa boylu, yumuşak hatlı ve çekik gözlü adamı karşılayanların bir kaç kişiyi geçmiyordu. Bu, adamlarına yapılan cinsten bır karşılama töreniydi. Maamafih kar- şılayıcılar arasında Nehru' nun beyaz takkesinin de seçilmesi ziyaretin sa- nıldığı gibi ticari olmadığını gösteri- yordu Dogu Pakistandan gelen bu yol- Kızıl Çin'in Başbakanın Chou En- lai'den başkası değildi. Aynı adam 16 göçen ay da Hindistana gelmiş, gül çelenkleriyle karşılanmış ve şe- refine muazzam gösteriler tertiplen- mıştı Bu seferki mütevazi kabul resmi, Chou'nun 'Hindistan seyaha- tinin eskisinin bir devamı olarak te- lâkki edılmesıyle izah — olunuyordu. Hakikaten "Kızıl Başbakan" seyaha- tini, Nehru'yu Eisenhower'le konuş- masından evvel ve sonra görecek şe- kılde hazırlamıştı. Chou, Eisenho- wer'in görüşlerine çok ehemmıyet ve- riyordu. Nehrunun Amerikadaki va- zifelerinden biri de Chou ve Ike ara- sında arabuluculuk yapmaktı. İkti- sadi güçlükleriyle uğraşmak Zzorun- da olan Çin, Formoza meselesinin bir ah önce hallim arzu ediyordu. Bundan başka Çine Birleşmiş Millet- lerin kapısını açacak yol Amerika- dan geçiyordu. Son olarak Amerikay- la olan ticari münasebetlerim düzelt- mek, hatta belki de birgün Amerikan yardımından faydalanmak — Çinin menfaati icabıydı, Moskova'ya gıtmezden önce, Kızıl Cin Başbakanı için, Amerikanın gö- rüşünü bilmek herhalde çok İstifade- li olacaktı. Kızıl Çin'in de Tito'nun îlogınu seçmesi imkânsız sayılmama- Yeni aktörlerle, son derece gizli olarak, yeni bir Dunya sulhu ve ye- ni bir Dunya muvazenesi tedricen ha- zır bulunmaktaydı. Bu yeni muvaze- nenin istinad noktası da Moskova de- ğil, Washington olacaktı. Endonezya Bir ihtilâl müsveddesi Bın adalı, bin dilli, bir sürü partili ve okuyup yazma bilenlerinin sa- yısı pek azolan Endonezya'da Albay Simbalan'ın kansız ihtilâli, geçen haftanın ortasında asi albayın Su- matra ormanlarına kaçıp saklanma- siyla, gene kansız bir şekilde sona erdi. Hükümet kuvvetleri, Sukarno'- yâ sadık subayların emrinde orman- lar içinde Albay Simbalan'ı ararken Cavadan Sumatraya takviye kuvvet- leri gönderiliyordu. Cumhurbaşkanı Sukarno, Sumatra halkım yani Ku- mandan Yarbay Camin Gintag'a ita- ata davet etmiş ve halk bu davete icabette kusur etmemişti. Siyasi partiler Sukarno'yu destek- liyorlardı. Sumatradaki ayaklanma üzerine 8 siyasi parti, “"askeri bir hükümet darbesinin onlenmesı ve de— mokrasinin muhafazan" hakkın müşterek bir tebliğ neşrettiler. Tabıı korunacak olan bir Asya demokrasi- liydi. Siyasi şefler erşeyden önce keselerini doldurmakla meşguldüler. Bir ihtilas dâvasına adı karışan Dış İşleri Bakanı Abdülgani, — ordunun müdahalesine Trağmen, mevkiinden uzaklaştırılamamıştı. Sansür memle- ket dışına haber sızmasına mani o- luyordu. İsyan bastırılmıştı ama, hu- zursuzluğun devam ettiği muhak- kaktı. Rezaletlerin ve nüfuz ticare- tinin kaide okluğu bir memlekette, bunun başka türlü olması beklene- mezdi. İktisadi kalkınma teraneleri altında, "Yiyin — efendiler, yiyin; ta hânı iştiha sizin" prensıbını Endo- nezyalı liderler canü gönülden benim- semişlerdi. Fakat halle ne kadar ca- hil, sansür ne kadar kuvvetli olursa olsun ta prensibin yaşama şansı an- cak bir şekilde mümkündü: Huzur- suzluğu zorbalıkla bastırmak.. Su- lâarno ve şürekâsının yaptığı da buy- u. Chou En-lai Pakistanda Sahravardi ile müşterek tebliği imzalıyor Nehru'nun eteğine yapışan kızı AKİS, 5 ARALIK 1997