TİYATRO Beşinci Yeni bir sahne Bu ayın başında Devlet Tiyatrosu artistleri arasında bir kaynaşma oldu ve Oğuz Bora ile Nuri Gökseven hiçbir sebep göstermeksizin istifa et- tiler. İşin izahını gelecek hadiselere bırakıyorlardı. Herkes olup bitenleri merak ederken Sermet Çağan da va- zifesinden ayrılıverdi. Bu zincirleme istifaların sebebi neydi? Devlet Ti- yatrosunda bir takan anlaşmazlıkla- rın mevcudiyeti biliniyordu. Daha doğrusu bir idare aksaklığı devam e- dip gidiyordu. Mevsim başında Büyük Tiyatroda "Finten"in, Küçük Tiyat- roda Teneessee Williams'ın Can Yü- cel tarafından dilimize çevrilen "Cam Biblolar" adlı eserinin, Uçuncu Ti- yatroda ise Orhan Asena nın "Korku" sunun temsil edilmesi kararlaştırıl- mıştı. "Cam Biblolar"in rol tevzii ya- pılmış ve provalara başlanmıştı. Ese- ri sahneye Saim Alpago koyuyordu. Genç kız Laura'yı Gökçen Hıdır oy- nuyordu. Çalışmalar bir hayli ilerle- miş, perdenin açılması yaklaşmıştı ki programda ani bir değişiklik ya- : Kuçuk Tiyatro ilk eser olarak u"yu, Üçüncü Tiyatro ise "Yaz Bekârı" m afışlerıne asıverdiler. Bu değişikliğin sebebi uydu: Muazzez Lutas İstanbulda Cam Biblolar" ve Gökçen Hıdır'ın oynayacağı Laura ro lünü duymuş, heyecana gelmişti. Mu- azzez Lutas asla çok genç, çok tecrü besiz, hayatın dışında, kendi âleminde yaşayan bir kız sayılamazdı. Ama her kadın gibi bu devreyi sadece sahnede olsa bile, yeniden yaşamak istedi. Koştu Ankaraya geldi. Umum Mü- dürle bir takım hususi konuşmalarda bulundu ve Kleopatra ile Katerina'- dan miras kalan teshir edici usul- lerle fettan Laura rolünü elde et- Tiyatro -d geĞ Beşinci Oğuz Bora Kurucu ti. Laura'yı bir gece Muazzez, bir gece Gökçen oynayacaktı. Muaz- zez Lutas'ın ilk geceyi kimseye kap- tırmıyacağı da muhakkaktı. Derken ikinci bir değişiklik zuhur etti. U- mum Müdür Saim Alpagoyu çağırttı ve "Orhan Asena bundan evvelki pi- yesi ile fazla 1ş yapamadı Küçük Ti- yatro bilirsin iyi ış yapar. Korkuyu Küçüğe, sizin eseri de Uçuncu Tiyat- roya almağa karar verdim" dedi. Sa- im itiraz ederek "Eserin mizansenini değiştirmek kolay olmaz, artık bura- ya göre konuldu, alışıldı" dedi. Fakat aldığı cevap "Ben emrediyorum" ol- du. Oynayanlar bu karara hep birden Tiyatro'nun afişi Perdesi de böyle çabucak delinmese bari., İtiras ettiler. Sonunda baş kaldıran- ların oynayacakları eser afişten bir çırpıda indiriliverdi. İşte Beşinci Ti- yatro hikâyesi de bu çatışmadan doğ- d u. Ankaranın bu ilk hususi tiyatrosu, Yeni şehirde Tuna Caddesi No. 3 de açılacaktı. Bu adres Ankaralıların hiç de yabancısı değildi. Geçen yıl bu salon bir pavyondu ve Ankaralıların rağbetini kazanmıştı. Bu sene de Ti- yatro olarak hizmete girecekti. ğ Bora bu binayı kiralamak, tadilat izni almak ve bir tiyatro ha- line getırmek yükünü omuzlarına al- dı. Nuri Gökseven bu işe Oğuz ile birlikte girişmiş ve sermaye koymuş- tu. Tiyatroseverler de bu teşebbüse destek olmayı canı gönülden kabul ettiler. Beşinci Tiyatro perdesini en geç Aralık 15 de açmağa karar vermişti, İlk eser Can Yücel'in çevirdiği "The Glass Menagerıe olacaktı. ü cüme etmişti. "Cam Biblolar" esasa daha uygundu ama, "Sırça Kü- 'tiyatro idarecilerinin daha çok hoşuna gitmişti. Eseri sahneye Oğuz Bora kendisi koyacaktı. Laura' yı Türkân Bora oy- nayacaktı. Asıl sürpriz anne rolüne Aliye Ronanın kabul etmış olmasıydı. Aliye Rona uzun müddet sahneden uzak kalmış değerli bir sanatkârdı. Bu aktrise anne rolönün verilmesi çok yerindeydi. Beşinci Tiyatro'nun kurucuları ida- re, rejisör, aktör, aktris ve piyes ya- zarı arasında bırlıge beraberliğe, dü- zenli ve iddiasız bir münasebetin lü- zumuna 1nan1y0rlardı Bütün hazırlık- lara bu prensip hakim oluyordu. Beşinci Tiyatronun kadrosu küçük olacak, fakat devamlı suratta misafir rejisör, aktör ve aktrislere yer verile- cekti. Rejisör olarak Agâh Hün, Hal- dun Dormen, oyuncu olarak da Nevın Seval, Münir Özkul, Bedia Muvahhit' in adı geçiyordu. Bunlara Devlet Ti- yatrosundan isimlerin de ekleneceği kuvvetle tahmin ediliyordu. Beşinci Tiyatro propaganda organı olarak bir dergi de neşredecekti. Şehir Tiyatrosu "Gizli Anne" gece Dram Tiyatrosunun salonu- nu dolduran kadın seyirciler, ha- yatlarından memnundular. Öyle bir piyes seyrediyorlardı ki, eseri yazan Edith Whornton adında bir kadındı, piyes şekline sokan Zoe Atkins adın- da bir kadın ve dilimize çeviren de Sevim Özbora adında başka bir ka- dındı. Bütün bunlardan sonra, Dram Tiyatromuzun iki değerli kadın san'- atkârı, Samiye Hün ve Nedret Gü- venç, baş rolleri oynuyorlardı. Kadın ruhunu bu kadar ustalıkla gözlerimi- zin önüne seren bir piyesi, kadın se- yirciler de tabiatile beğeneceklerdi. Halbuki "Gizli Anne", esas itibarile vasat bir melodramdı. Mevzuuna ge- lince, senelerdenberi okuduğumuz ve seyrettiğimiz romanlardan ve film- lerden farklı değildi. Charlotte Lo- AKİS, 17 KASIM 1956