DÜNYADA OLUP BİTENLER Port-Said'e atılan bombalar olmadan düşen armutlar Mig'ini -sürati saatte 1200 Km., 4 top lu- düşürdü". Telaviv halkı zafer sarhoşluğa i- çindeydi. Çölün yeni "Romniıel"i Ge- neral Moshe Dayan, Mısır ordusuyla kedinin fareyle -oynadığı gibi oyna- mıştı. Halk sevinçten delirecekti. Fa- kat "İsrailin Churchill'i" Ben-Guri- on'un yüzü gülmüyordu. Zira o, İn- gilterenin ne hazırladığını gayet iyi anlıyordu. İngilizler daha şimdiden İsrail kuvvetlerinin Sina'dan çekilme- sini istiyorlardı. İngilterenin liderli- ğini yaptığı Bağdat Paktı memleket- leri de Tahran'dan ayni talepte bulu- nuyorlardı. Türkiye de, ilk defa ola- rak açıkça, mütecaviz — Yahudilere karşı Arap memleketlerinin yapında yer alıyordu İşin n kötüsü, mevcudiyetini Rusla artık Orta Doğu sahnesinin baş aktolrı arasına giriyorlardı. Bulganin'in İsraili tehdidi müthişti. Rus uçakları, tahrip edilen Mısır u- İsrail devletinin saklarının yerini almaktaydı Suriye adeta Rusların bir "askeri üssü" ha- Orta Doğuda müt- line gelmekteydi. hiş bir soğuk harp başlıyordu. Bağ- lat Paktının kuvveti hakkında sav- rulan "Zafer" çığlıklarında çok ace- le edilmişti. Bir felâketzede skeri harekâtın belki tek müsbet neticesi. Arap Birliğinin bir pa- lavracılar klübü olduğunu açıkça gös termesıydı Nâsır'ın sık sık Orta Do- n kuvvetli ordusu olduğunu soyledıgı Mısır ordusu tarümar ol- uş, Arap siyasilerinin kahramanca lutuklarının komikliği ortaya çık- mıştı. 14 Arap Birliği esasen, 1949'dan iti- baren can çekişmeye başlamış bulu- nuyordu. Kahire ve Bağdat arasında o tarıhte başlıyan mücadele halen ediyor. Bağdat Paktı, Arap devletlerını birleştireceği yerd Ka- hire ve Bağdat arasındaki uğurumu iyice açığa vurmuştu. İrak tarafın- dan yutulmak tehdidine rağmen, Su- riye ve Lübnan bırleşemıyorlardı Mısırın dostu Suriye ve Suudi Ara- bistan, Nâsırın yardımına koşmayı düşünmediler bile.. Toprak ağalarını ortadan kaldıran, Rusyayla flört eden zahiri dostları Nâsırın kendileri için “müstemlekeci'"lerden daha tehlikeli olduğunu onlar da biliyorlardı. Bilanço Muharıpler ne ummuşlar, ne bul- muşlardı ? Zafer sarhoşluğu vatan sürmemiş, Sarhoşlar çabuk ayılmış- lardı. uhasebeciler şimdiden bilan- çoyu hazırlamışlardı: Mısır arazisine çıkartma Her - çıkışın... 30 Ekim notasının tesbit ettiği as- keri hedeflere erişilememişti. Kanal bölgesinde ele geçirilmesi kararlaştı- rılan mühim mevkilere varılamamış- tı. "Ateş kesit emrine Mısırdan önce ma göstermek zorunda katmak ve İn giliz - Fransız birliklerinin çekil- mesini kabul etmekle işgalin temin edeceği avantajların mühim bir kısmı kaybedilmişti. Siyasi hedef - yani Nasırın — devrilmesi tahakkuk et- memişti. Kanalın millileştirilmesine rağmen, Kanaldan geçiş inkıtaa uğramamıştı. Halen, batan gemiler dolayısıyla Sü- veyş, en az üç ay kapalı kalacaktı. Irak ve Suriye arasındaki petrol bo- ruları tahrip edilmişti; tamirat altı aydan fazla sürebilirdi. Bu kıs Av- rupa petrol sıkıntısı çekecekt Herşeyden mühimi Rusyanın Orta Doğudaki prestiji, İngiliz ve Fran- sızlarınkinin azaldığı nisbette artmış- tı. Rusya belki de sadece manen de- ğil, fiilen de Orta Doğuda boy göste- recekti. Amerika daha şimdiden Rus- yaya Orta Doğu yolunu nasıl kapalı tutabileceği üzerinde kafa yormaya . Küçük memleketlerin kuv vetlerinden meydana getirilen bir milletlerarası polis teşkilâtı fikri, bu yolda atılmış ilk adımdı. Askeri harekât hiç bir şeyi hallet- memıştı Orta Doğuda tehlikeli siya- si çatışmalara yol açacak olan bir Bo- ğuk harp başlıyordu. Tek ümit, A- merikanın sabır ve inatla Orta Do- guyu sükünete — kavuşturabilmesiydi. a bu ümit, şu anda çok zayıf gö- zukmekteyd Macaristan Utandıran kadın Pazartesi günü, Birleşmiş Milletle— rin Manhattan'daki bol'camlı bü- korıdorlarında üzgün beyaz saçlı bir kadının yük binasının yüzlü, yaşlı, dolaştıgı görülüyordu. Kadın siyah bir tayyör giymişti ve hakikaten ma- tem içinde okluğunu belli ediyordu. Beyaz saçlı kadın o gün toplantı sa- lonuna girmedi, ama bir çok delegey- i. Herkeste bu siyahlar giyinmiş macara karşı -zira, kadın macardı- büyük bir sempati hissedili- yordu. Hem sempati, hem de utanç. Utanç, bir şey yapmamaktan, yapa- mamaktan ileri geliyordu. Macar ka- dın, ükümetinin dışarı ka- çabılen tek azası Anna Kelthy idi. Zavallı, Birleşmiş Milletler delegele- rinden. ükümeti tarafından New York'a Macaristanı temsil için Jean - Paul Sartre ' Bıçak kemiğe dayanınca.. AKİS, 17 KASIM 1956