YURTTA OLUP BİTENLER Okuyucu mektupları Mecmua hakkında .H.P., Adamsız Parti başlıklı azınızı dıkkatle okudum. sayıdaki 1950'de C.H.P. nin kay— bına amil olan şahısların hâlâ bu İstanbul İl Kongresinde bulunduk- ları ve 6 seneden beri siyasi hayatta ihtiyarlamış, enerjilerinden biraz daha kaybetmiş bulundukları şek- lindeki güzel yazılmış görüşünüzü tasvib etme eye imkân yok. İşte indir ki, bu satırları yazan kıymetlı fıkır arkadaşlarımın elleri dert gör M. Recep Başman - İstanbul evkalâde bir şekilde tertiplen— miş olan mecmuanızdan do vacılık ve denizciliğe ait haberlerı yayınlamanızı ve bir atomik ener- ji komisyonunun — memleketimizde kısa Zzamanda ni görürsek memnun oluruz Suat Ecer - Detroit * Politikacılar hakkında ecmuanızın .129 uncu sayısının ncu sayfasındaki "Hayal ve Hakikat" başlıklı yazı bana aşağı- daki hikâyeyi hatırlattı: Yüzde yirmilerle Tokattan me- asın!" demiş. Bu hikâyeyi Tur- Pazarlı ve Tokatlılar bilir; Ka ngal ın asılması çoktur. A. Turan Keskin . Tokat 29 uncu sayınızda çıkan okuyucu kememezliğin verdiği kötü bir duy- gunun tesirini sezmek kolay ol- muştur. İbrahim Öktemin idealist ve vatanperver olup olmadığını za- man gösterecektir. M. Sezer ve F. Umur - Bursa tıpkı Turan Güneş gibi Kocaeli milletvekili olan ve Mecliste D.P. sıralarının dai en önlerinde oturan Saadettin Yalım lâf attı: "— Münakalatta ihtisasın vardır Turan Güneş, cevabı oturttu — Eger ıhtısas bahis mevzuu ol- saydı, siz bu Mecliste hıç bır komis- yona gıremezdınız Saadettin bey"". Meclisin sağından ve solundan kah- kahalar yükseldi. Turan. Güneş sözle- rını tamamladığında Saadettin Tali- n kendisine sataşıldığı için söz iste- dıgı görüldü. Başkan Fikri Apaydın, bu talebi reddetti. Saadettin Yalıma bir sataşma olduğunu başkanlık mü- şahede etmemişti. Bu kıbarca 'sata- şan zatıalinizdiniz" kti. Halbuki işin aslında 1htısaslar göz Onunde tutularak yapılacak komis- söylerken, seçımlerınde Saadettin Yalım Server Somunc Krişçioğlular Vardı kısmı bakanlık fer Kurbanoğlular, oğlular, Nusret Gerçi bunların bir beklıyordu Bu bakımdan Uzak Doğu yahati 'horoz şekeri" sayılabilirdi ne de olsa aynı heyete katılma- ya hazır daha bir çok halif, mu- vafık milletvekilinin bulundugu aşi- kârdı. Halbuki onlar seçilmişlerdi. Yaylanın hali Meclisin ilk celselerinde —meşhur "Yayla" oklukça mütesanid bir manzara arzediyordu. — Gidişi tasvip etmedikleri bilinen bir çok milletveki- li arka sıralarda toplu olarak yer al- mıştı Meselâ Cemal Kıpçak ile Mu- Obuz birbirine pek yakındı Fahrı Belen ile Hazım Tü n yan- yanaydı. Hamdullah Suphı Tanrıover ve D.P. nin eski "yaylacı"ları da ora- Açılan Büyük Meclis 1954'ün havası içinde pek âlâ çalışacak bir komisyon bula- bilirdi. Kendisi kırtasıyecı ıdı Mec- liste ise bir küt isyonu mevcuttu. Gerçi Saadettın Yalım İç Işlerı Komisyonunda yer alıyordu a- kim bilir belki de soz alsaydı kırtasiyeciliğin kütüphane komisyonu 1ç1n kâfi 1htısas oldugunu söyleyecek- Kısm eğilmi Yenı d nem çalışm alarına D.P. buna müfritlerin hakimiyetiyle baş— landığı mutaleası dogruydu Hakika- ten geçen assa Anayasaya aykırılıkları Muhalefet tarafından id- ilmi Toplantı arzuladıgı şekilde çıkmasında emekleri geçenler yabancı memleketlere gönderilen k. fîlelere alınıyorlardı. Meselâ Bandun- -Başkam: Fatin Rüştü Zorlu- Muzaf- daydılar. Nadir Nadinin Hür. P. sıra- larında, Muhlis Eteyle beraber otur- duğu gozden kaçmadı. una mukabil "Menderesçi" hizbin, mütesa 1d olmamakla beraber kala— balık olduğu muhakkaktı. Ne var ki eskı -tecrübeler bir hususu gostermış— i: "Menderesçiler" daima ya pek çok kalabalık olurlar, ya pek çok tenha ve birinden kine geçiş inanıl- mayacak kadar süratlidir. Ancak tah- tıravallide böyle bir istidat görünmü- yordu. Muhalefet cephesi e ktidar grubunun çatık kaşları. Mu- halefet gruplarım birbirine yaklaş- tırmışa benziyordu. Daha doğrusu C. H. P e Hür. P. mensupları İşbirliği mevzuunda aralarında çıkmış olan anlaşmazlıgı sportmence almış g nüyorlardı. AKİS, 17 KASIM 1956