DÜNYADA OLUP BİTENLER Süveyş Fırtınadan sonra u haftanın başında garip isimli Capodichino hava meydanında, kelimenin tam manasıyla dişine ka- dar silâhlı İki yüz adam uçaklara bi- niyorlardı. Grubun oldukça tuhaf bir görünüşü vardı. Bir kısmı apaçık sarışın, bir kısmı koyu esmerdi. Uniformaları da birbirinin eşi değildi. Bunlar Birleşmiş Milletlerin ilk Potta Kuvveti kafilesini teşkil ediyorlardı. Sarışınlar Danimarkalı ve Norveçliy- di; esmerler ise Kolombiyalı. Capodic- hino hava meydanı Napoli civarınday di. Uçaklar bir kaç saat sonra ken- dilerini Süveyş Kanalının kıyılarına bırakacaktı. Böylece Birleşmiş- Mil- letler Teşkilâtı,"Orta Doğu ihtilafına bilfill el koyuyordu İskandinavyalı ve Orta Amerikalı askerler İtalyaya hayli zaman evvel gelmişlerdi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bir Polis Kuvvetinin ku- rulması karar altına alınır alınmaz' Danimarka, ve Kolombiya derhal bu kuvvete katılacakların; bil- dirmişler, Teşkilâtın Genel Sekreteri Dag Hammarskjold'un muvafakati üzerine ilk birlikleri hava — yoluyla Napoliye göndermişlerdi. Fakat "bu kuvvetlerin Mısır topraklarına gire- bilmesi için Kahire hükümetinin rı- zasını almak lâzım gelmişti. Nasır, işin başında, eski cakasıyla şartlar koşmak istemişti. Kendisini Rusyanın da sıkı sıkıya desteklediği muhak- kaktı. Moskova, Orta Doğuda ateşin kesilmesini istemiyordu. Zira ateş o- rada kesildiği takdirde bütün nazarla rın vahşice hareketlerin cereyan et- tiği Macaristana çevrileceği muhak- kaktı. Bu yüzden Polis Kuvvetinin komutanlığına getirilen Kanadalı Ge- neral urns Kahireye gitmiş, ve hükümetle temasa geçmişti. Nâsır Ingılız Fransız ve İsrail kuvvetleri- nin Mısır topraklarım derhal terket- melerini, Polis Kuvvetinin ikâmeti- nin muvakkat olacağının teminini, İs- railin Sina çölünü ve Gazzavı derhal iadesini 1stem1ş Sanki savaşlarda zafer kaza Mısır ordusuydu, san ki esir olanlar İsrail askerlerıydr sanki tahrip edilen apaklar İngiliz ve Fransız uçaklarıydı! Nitekim Kahire diktatörünün direnmesi usun sürme- di. Potta Kuvvetinin, bu şartlar yerine getirilmeden de Mısır topraklarına a- yak basmasını kabul ediyordu. Her şey gösteriyordu ki Şimdi Orta Do- ğu da, arap menfaatleri de, Mısır da bir kenardaydı. Nasır, butun dikta- törlerin varmalarının mukadder bu- lunduğu noktaya varmıştı: Artık sa- dece ve sadece kendisini, iktidarda kalabilme imkânı şahsi prestijini düşünüyor Hakıkaten İngiltere ve Fransa kül- lıyetlı bir Polis Kuvveti kendi yerle- rini almadan Mısır topraklarını ter- ketmeyeceklerini bildirmişlerdi. Lond- ra ve Paris bu kuvvetlerin 10 bin ki- silik olmasını istiyordu.' Nitekim ilk kafilenin Capodichino'da yola çıkma- ya hasırlandığı gün dünyanın bir çok bölgesinden Polis Kuvvetlerine katı- lacak birlikler Napolıye hareket edi- yorlardı. Birinci iki yüz kişiyi, baş- kaları takip edeceklerdi. İngiltere ve Fransa, Kanalı Nâsırın keyfine bı- rakmak niyetinde değillerdi ve Ka- hireli diktatör bunun pekâlâ farkın- aydı. Nasır başka bir şeyin daha farkındaydı: Eğer Rusyanın oyunla- rına âlet ötüyor hissini uyandırırsa Amerika kendisi aleyhinde cephe a- lacaktır ve o zaman iktidarda kal- ması tamamile imkansızlaşacaktır. Rusyanın teklifleri İ şte bu yüzdendir ki haftanın başın- da meşhur Al Akhbar gazetesi Mı- sırın müdafaasının ancak Mısırlılara bağlı bulunduğunu yazıyor ve Mosko- vadan yükselen melere kulaklarım tıkıyordu. Halbuki Moskova, ne ümid verici haberler gönderiyordu. Pazar- tesi gününe tekaddüm eden günlerde Rus komünist partisinin organı Prav- da Rus milletinin, eğer İngiliz - Fran- sız - İsrail kuvvetleri çekilmezlerse Mısırın yardımına-koşmaya hazır ol- dugunu bildirmişti. Gazeteye göre Rusya, müstemlekeci memleketlerin Orta Doğudaki hareketleri karşısında pasif kalmak niyetinde değildi. Yüz- lerce Sovyet havacısı, topçusu, tank- çısı gönüllü olarak Mısıra gidip em- peryalistlere karşı savaşmak istiyor- du. Rus hükümeti bunların yola çık- malarında mahzur görmüyordu. ÜUs- telik Kısıt Çin de 25 bin gönüllünün sıra beklediğini bildirmişti. Fakat pabucun pahalı olduğunu gören Nâsır, Mısır ordusunun gülünç hezimetinden önce kullandığı şantaj taktiğini artık terketmişti. Hakikaten bir ay evvelki Nâsır, bu tekliflere sır- tım dayayarak atar tutardı. Şimdi anlamıştı ki ilk yanlış adımı Ameri- kayı müdahaleye sevkedecektır ve o- lan Albay Cemal — Abdülnâsıra ola- caktır. Kahırelı diktatör görünüşte Birleşmiş. Milletlerin arzularına, as- lında ise Amerikanın temayulune uy- gun hareket etmeyi tercih etmişti. A- merika belki böylece bir defa daha al- danır ve Kahire diktatörünü, olanlar- dan ders almaksızın, yermde bırakır, hatta desteklerdi. Amerıkan diploma- sisinin bu neviden günahları eksik değildi ve Nâsırın ümidleri pek de boşuna sayılmazdı. Amerikan .diplo- masisi kısa görüşlüydü ve muvakka- ten dahi olsa kendi arzularına hiz- met eden diktatörleri diktatörlükle- rinde muhafaza etmeyi açıkgözlük sayıyordu. Bunun alaturka bir açık- gözlük olduğunu State Department hâlâ anlamamıştı. Londra ve Parisin memnuniyeti eçen haftanın sonunda Eden ve Mollet'nin memnuniyet içinde Al- mamalarım icap ettirecek sebepler bir hayli azalmıştı. Memleket içinden ve dışından yükselen tenkitler zayıfla- mış, arzu edilen stratejik hedeflere vasıl Olunmasa bile yaklaşılmıştı lş ler ilk anda umulduğundan da iyi git- mişti. Bilhassa, Sılveyşm işgaline gö- nüllü olarak bır bahane hazırlayan İsrail ordusu, bütün tahminlerin fev- kinde bir muvaffakıyet göstermişti. Mısır ordusu- bozguna uğratılmış, Gazze ve Sina yarımadası işgal edil- AKİS, 17 KASIM 1956