BASIN ağır bir hakaret sayıyorlar ve bu gibi kimselerin "gazeteci" vasfını taşıma — sını hoş karşılamıyorlardı. Panama- daki kongrede ileri sürüten bu fikir ba sının bizzat kendi şerefini korumak- taki hassasiyetim — göstermesi bakı- mından büyük mana taşıyordu. Bel- li başlı vazifelerinden biri, kötü- lüklerle mücadele etmek olan basın, önce kendi içindeki kötüleri ayıkla— makla işe başlamayı daha doğru bul- muştu. Amerikada — basının gördüğü hürmet ve rağbetin asıl sebebi de bu mesleğe bizzat mensuplarının göster- dikleri saygıydı. FHransa Le Monde hadisesi Kasım 1956 tarihli Le Monde'u elle alan okuyucular, bırıncı say- fada kendılerıne hitab eden şu satır- ları gördüler: "Ok uyucularımıza: Fi- atını 20 franka yükselterek mali is- tiklâlini korumak istemekten sanık Le Monde, açılan adli takibat yüzün- den, muvakkat bir zaman için fiatını tekrar 18 franka indirmek zorunda- dır" Hangi fikirlere inanırlarsa inansın- lar, bütün hür insanların hürmet et- tiği bu meşhur gazetenin direktörü, Hubert Beuve - Mery ayni nüshada hadiseyi şöyle açıklıyordu: "5 Kasımda İktisadi Tahkikat Ser- visinden iki müfettiş, Le Monde ida- rehanesine gelerek 23 milyon 1lira -gazetenin bir haftalık satış bedeli- tutarında hayali bir hesaba dayanan bir meblâğa el koydular. Müfettişler gazeteye iki günde bir geleceklerini soyleyerek gittiler. Yüksek makamlar bu ritmi yeteri kadar hızlı bulmamış olacaklar ki, sonra günlük ziyaretlerle şereflendırıldık Diğer ta- raftan da gazete bayilerinde zabıtlar tutulmakta olduğunu öğrendik. Böy- lece gazetenin satışları, felce uğra- mak tehlikesiyle karsı karşıya kalı- yordu. Devletin ve İktisadi Devlet Teşekküllerinin ilânlarından da mah- rum bırakılıyorduk. Bize verilecek hapıs cezası ıkı ıli ve para cezası da 10 milyon fran kı bulabılecek Le Monde un suçu 9 Temmuz 1956 gün ve 32396 sayılı kararnameye riayet etmiyerek fiatı 18 den 20 franka çıkarmakla suçlan- dırılıyorduk. FHalbuki hükümeti bir oldu bitti karşısında bırakmaktansa son derece inandırıcı delillerle dolu bir dosyayı tam 6 hafta müdafaa et- meyi tercih etmiştik. Uzun zaman- anberi, mazideki — kârlarımızın son derece az olmasından endişeye' düşen bir sürü okuyucumuz, zZaruretini his- settikleri bu tedbiri Aalmamızı teklif ediyorlardı. Okuyucular, Le Monde'- un şimdiye kadar olmaya gayret etti- ği gibi kalmasını istiyorlardı. Hükümet ise gazetenin başka türlü olması kararım aldı. Gazete ya yavaş yavaş Öölmeliydi, yahut hükümetin, idari ve kazai makamların gazabının ani şahlanmasına maruz kalmalıydı. Guy Mollet, bizzat kendi elleriyle ba- 20 sın hürriyetini boğduğunun farkında ıydı? — Gazetelere zaruri ' gelirleri namuslu bir şekilde,temin etmeyi ya- sak etmekle onları ya ortadan kay- bolmaya, yahut "mali yardımlar"ı kabule zorladığını bilmiyor muydu'? Veya Albay Peron'un bir müddet i- in La Prensa'dan kurtulmasını te- min eden metodlara baş vurmak su- retiyle ne yaptığına tamamile vakıf değil miydi ? Bütün bu hikâyede, insanı isyana sevkeden birden fazla sebep mevcut- tur. Fakat keyfi bir şekilde tatbik e- dilseler bile kanunun kanun olduğu- nu kabul etmeyi tercih ediyoruz; ka- nun adına bize reva görülen şiddete boyun eğiyoruz. Hüküm Vermeyı de okuyucularımıza bırakıyo Uzun zamandan beri duydugumuz yorgunluk ve tiksinti ne kadar kuv- vetli olursa olsun, gazeteyi kapamak arzusuna kendimizi kaptırmıyoruz, yazı arkadaşlarımıza ve okuyucula- rımıza kendimizi bağlı hissediyoruz". Hadisenin akisleri Bütün dünyada itibarı olan böyle bir gazetenin hükümet tarafından baskı altına alınması karşısında et- raftan protesto seslerinin yükselmesi gayet tabiiydi. Nitekim Fransada fi- kirlerine çok hürmet edilen bir mu- harrir olan Prof. aurice Duverger, Le Monde hadisesi üzerine "Kancıkça Atılan Tekme" başlığı altında şunları "Para kralları tarafından 70 günde sarfedilen 800 milyon frankın 1951'de yapamadığım. Sosyalist Partisi Genel Sekreteri başbakan bir anda yapaca- ğim ümit itmektedir: Le Monde'u susturma Kullanılan usül basitti, düşünmek bu usülü keşfe kâfiydi. Masrafların artması, gelirini sadece satıştan, abo- nelerden ve ilânlardan temin eden bu gazeteyi. | Kasımdan itibaren fiatını yükseltmeye mecbur etti. İki gün son ra hükümet, kanunsuz fiat yükselt- mesinden dolayı gazete hakkında ta- kibata girişti. Gazete idarehanesinde hayalı yakalamalar, yapıldı - bir gün için vasati 4-5 milyon frank -. Gazete kulübelerinde Le Monde satan bayiler hakkında zabıtlar tutuldu.' Böylece Le Monde eski fiatına inme- ye mecbur edildi. Bu fiat gazetenin masraflarını karşılamadıgından gaze- te ya bir mü sonra kapanacak, yahut kendini satacaktı. Başbakan kullanılan tekniğin, Ar- jantinin büyük bir gazetesinden - La Prensa - kurtulmak için Peron tara- fından tatbik edildiği hakkında 'yeteri kadar aydınlatılmıştır. Le Monde'a karşı hükümetin tutumu, bugüne ka- dar diğer gazetelere karşı gösterilen muameleden tamamile farklıdır. L Monde'dan evvel diğer gazeteler de fiatların dondurulması kararma ay- kırı harekat etmişlerdi. Bilhassa bu gazetelerden birine karşı Maliye Ba- kam tarafından açılmak istenen taki- bat, Başbakanın emri üzerine çabu- cak durdurulmuştu. Le Monde için takibat açılması emri Başbakanlık- tan geldi. Maliye Bakam boyun eğ- meden evvel, bu emre karşı bir müd- det mukavemet bile etti. Manevra- nın bütün mesuliyeti Sosyalist Par- tisi Genel Sekreteri Başbakanın o- muzlarındaydı. Esasen — Başbakan bu kararı, meşhur bir selefi gibi gönül rahatlıgıyla almıştı Gazeteler arasında bu cins bir tefriki, Jaures vip - etmiyeceklerdi. başka bir gazetenin ayakkabı, diş fiır- çası gibi adi bir emtia muamelesi görmesine de kafiyen rıza göstermi- yeceklerdi. FFakat Jaures ve Leon um ölmüşlerdi. Madem ki Sosyalist Partisinin Genel Sekreteri kanunların lâfzına büyük bir hürmet göstermektedir, o halde neden her gazetenin bilançosunu ve işletme hesabını her yıl sütunlarında neşretmelerim amir 26 Ağustos 1944 tarihli kararnamenin 18 inci madde- sini tatbik ettirmemektedir? Bu kanuni mecburiyete riayet eden tek gazete Le Monde'dur. Satış fia- tını 2 frank arttırmak daha ehem- miyetlidir, değil mi? Sosyalist Parti- sinin Genel Sekreteri niçin ayni 18 inci maddenin derpiş ettiği, her gaze- tenin muhasebesinin kontrol edilmesi hakkındaki tatbikat kararnamesını yürürlüğe koymamaktadır? Jaures ve Leon Blum böyle bir tedbiri, basın hürriyetini garantilemek için zaruri ulacaklardı. akat Jaures ile Leon Blum ölmüşlerdi. Herkesin buyruğunda olmayan, s dece yazarlarının ve idarecilerinin vicdanına itaat eden bir gazeteye, ga- yet tabiidir ki, tahammül edilemez. Hiç bir partiye, hiç bir Kiliseye, hiç bir kliğe, hiç bir nüfuz tacirine bağlı olmayan bir gazeteye elbette müsa- maha gösterilemez. Hususi veya hü- kümete ait. hıc bir gişeden para al- mayan, hatta Amerikan sendikaları- nın teklıflerını bile reddeden bir ga- zeteye elbette göz yumulamaz. Hürriyet, veba gibi bulaşıcıdır. Ön- leyici tedbirler almak gerekir. Fakat daha az sertlikle ve daha büyük bir 1- sabetle.. Parlâmentolu demokrasinin adamları terbiyelidir, kibardır, edep- lidir. Kanunlar şebekesi insanın elini siyaha boyamasına lüzum bırakmaz Ama girişilen ameliye herhalde ko- layca muvaffak olmıyacaktır. Zira Fransada hâlâ hür basına sahip ol- mak isteyen insanlar mevcuttur. ' 1951'de Le Monde'un fevkalâde bir koalisyonun eline düşmesine ramak kalmışken, bu —şaşılacak şey vuku bulmuştu: Tazı heyeti mensuplarının ve okuyucuların Aayaklanması.. Yazı kadrosu milyonlarla satın alınmaya yanaşmadı, okuyucular müdahaleye hakları olduğunu ifade ettiler. Bu cifte isyanın gazeteyi kurtarmakta büyük rolü oldu. Sosyalist Partisi Ge- nel Sekreteri Başbakan, bu emsali u- nutmakla belki da hata etmektedir. Polis ve mübaşirler dir değillerdir. Halk efkârının kud- reti onları ekseriya hezimete uğra- tır”. AKİS, 17 KASIM 1956