DÜNYADA OLUP BİTENLER S. Lloyd, C. Pineau ve A. Eden çocuklar İhtiyar mişti. Yüksek rütbeli iki Mısırlı ko- utan ve 18 bin asker esir edılmıştı İsrailliler taarruzun ikinci gu keri hedeflere eriştikleri"ni ilân et— mişlerdi. Nasırın etrafında toplan- dıkları sanılan diğer Arap devletleri harbe girişmeye cesaret edememişler- di. Nasır efsanesi, iskambilden şato— lar gibi bir anda yıkılıv rmıştı Sava şa nazır 150 Mısır uçağından 1051 müşterek İngiliz - Fransız hava kuv- vetleri tarafından havalanmaya bile fırsat bulamadan meydanlarında im- ha edilmişlerdi. Geçen haftanın başında, pazartesi günü gazeteler İsmailiyeye asker çıka rıldığını ve Port-Said'in düştüğünü yazıyorlardı. Hatta kulaktan kulağa Nasırın kayıtsız şartsız teslim okluğu bile fısıldanıyordu. Ama bunun henüz aslı yoktu. Küfür — edebiyatında ve kindarlıkta bir şahika teşkil eden "Arapların Sesi" radyosu Royal Air Force un bombalarıyla susturulmuş- Fransız parlâmentosu zafer sarhoş- luğu içindeydi. Fransız halkı da mu- vaffakiyetten iftihar duymaktaydı. Hükümet nihayet uykudan uyanmış, harekete geçmişti. Mısırdan Cezayi- re silâh taşıyan bir korsan gemisi ele geçirilmişi Cezayirli milliyetçi lider- ler i a dü- şurulmuşlerdı Nıhayet Kanalın mu- kim noktaları da ele geçiriliyordu. İs- rail - Mısır kavgasını ayırmak baha- nesine aldıran bile yoktu. Fransa ye- niden dünyaya gelmişti. Girişilen ha- reketin bir çılgınlık olduğunu söyle- meye cesaret edenler sertçe susturu- luyorlardı. Fransız balkı, geçen haf- tanın başında Londranın Trafalgar meydanında Eden'e savrulan küfürle- rin ve yuhaların manasını anlamıyor- du. Şu İngilizler, galiba iyice soysuz- laşmalardı! 12 Fakat Bulganin'in mesa_ıından ve Londra ile Paris'e verilen Rus larından sonra zihinlerde tereddudler uyanmıştı. İngiltere ve Fran kendilerinden daha kuvvetli letin güdümlü silâhlarla taarruza ge- çivermeleri ihtimalinin hatırlatılması adeta bir duş tesiri yapmış, sinirleri yatıştırarak daha salim fikirlerin u- yanmasına yol açmıştı. Paris'teki Amerikan — elçisinin, — Eisenhower'e gönderilen başka bir Rus notasını a- çıklaması tereddudlerı daha da kuv— vetlendirdi. Zira R birlikte hareket ederek Ingılızlerle Fransızlan Mısırdan çıkarmayı teklif edıyordu urum Lon ve Paris i- çin hiç te hoş degıldı Amerıka ve Rusyanın, bu ihtiyar çocukların ku- laklarını çekmek için birleşmesi ihti- mali bile, Eden ile Mollet'nin uykusu- nu kaçırmaya kâfiydi. El değiştiren dizginler ereket versin, Macaristandaki Rus barbarlığı karşısında son derece heyecanlanan ve o wer imdada yeti notasına sert bir şekilde cevap verdi. Düne ka- dar İngiliz ve Fransızlara ateş püs- küren Amerika Atlantik Paktı dost- larını; muvakkaten bile olsa himaye etmeye başlamıştı. Fakat Amerikanın işe elini uzatması, onun dizginleri ele alması demekti. Amerika daha şimdi- den Londra ve Paris'i tazyik etmeye başlamıştı. Washington, İngiltere ve Fransanın hemen ateş kesmesini isti- yordu. Fakat Fransız Başbakanı A- merikanın zorlamalarına kulak as- mak arzusunda değildi. Eden ise mü- tereddid idi, Süveyş meselesinin pat- lak verdiği günden beri İngiltere te- reddüdlerden kurtulamamıştı. Halbu- ki Ingılterenın harp gayeleri belliy- i. Bu gayenin dışında olup bitenler vız gelmeliydi. Eden, İngiliz dostu I- rakı Orta Doğuda bugünkü Mısırın mevkiinde görmek istiyordu. — Ayrıca Yahudilerin kuvvetlenmesi de İngiliz hükümetinin hiç işine gelmiyordu. İsrailin yardımına koşar gibi görün- mesi, bu tarzın şimdilik işine uygun düşmesinden ileri geliyord muvakkat — yakınla bıle Bağdat Paktının lider devletını muşkul duru- ma sokuyordu. Rusların tehdidi, Amerikanın taz- yiki ve İngilterenin tereddüdleri yet- miyormuş gibi bu arada cepheden ge- len ilk haberlerin biraz mübalâğalı olduğu anlaşıldı. Durum parlaktı, fa- kat zannedildiği kadar değil.. İsmai- liye henüz ele geçmemişti; Port-Said civarındaki alanında Fransız paraşütçülerinin bekledikleri takviye kuvvetleri hâlâ oraya ulaşa Kapaktaki başbakan DAVID İçinde bulunduğumuz ayın ilk gün- lerinde, Telaviv'de üç odalı, küçük bir evin mütevazı bir odasında uzun beyaz saçları kulaklarının üzerine dökülen, yetmişlik bir ihtiyar hasta yatağında yatıyordu. Yatağın etra- fında heyecan ve endişe içinde bu- lundukları yüzlerinden okunan bir takım adamlar toplanmıştı. Banlar konsültasyon yapan doktorlar değil- di. Hasta yatağının etrafında, bir kabine toplantısı yapılıyordu. Zira yetmişlik ak saçlı hasta israil Baş- bakanı David Ben-Gurion'du ve çok mühim bir mesele hakkında karar vermek için bakanlarını etrafına toplamıştı Nazarlar, sık sık bir gö- zü kör ve her halınden asker oldugu anlaşılan asık suratlı bir adam üze- rinde toplanıyordu. Bu İsrail ordu- toplantısında, müzakerelerin esasını teşkil etme- mesele, İsrail için hayati bir ehemmiyet taşıyordu. Zi- ra o anda İsrail ordularının Mısır hududunu asarak Sina yarımadasını işgal etmesi kararlaştırılıyordu. Ge- neral Dayan, Süveyş Kanalının Do- ğu kesiminin işgalinin ve bu mıntı- kadaki Mısır kuvvetlerinin imhası- nın kendisi için bir çocuk oyuncağı olduğunu ifade ediyordu. Hakikaten General Dayan'a, bu vaadlarını ta- hakkuk ettırmek için 48 saatlik bir i. Mısır kuvvetlerı israil ordusu arzu edilen askeri he- defleri ele geçirmişti. Arap - İsrail ihtilâfı başı dertte dünyanın sonu gelmez gailelerinden biriydi. Araplarla Yahudiler arasın- da sulh, bir türlü tahakkuk etmiyor- AKİS, 17 KASIM 1956