K Ankara Bir eksiklik Ankara çalışan kadınların sevdiği bir şehirdir. Mesafeler yakın, bü- rolar sık ve temiz, herşey insanı ça- lışmaya teşvik Her semtin çarşısı, pazarı vardır. Çalışan kadın vine dönerken, zahmetsizce alışveri- şini yapabilir. Hele son zamanlarda Yenişehirde açılan büyük pasajlar bu civarda oturanları sık sık Ulus'a mek külfetinden de kurtarmıştır. EV kadını çocuğunu sezdirirken ve ça- lışan kadın bir öğle tatilinde rahat rahat vitrin seyredip — ihtiyaçlarının büyük bir kısmım temin edebilir.. İnsan bu vitrinlerde en çok şık, za- rif, elverişli, güzel hazırelbiseler, pra tik bluzlar, etekler, şık teferruatlar arar. Ankara gibi herkesin faal ol- duğu, modern temayüllü bir şehirde hazırelbısecılıgın mühim bir ıhtıyaç olduğu aşk ârdır. Kadın daima süsü sever, süslenmek onun için zevkli bir vazife dır Ancak kadının faahyet sa- bası genışledıkçe giyim 1ç1n hasrede- ceği zaman da azalır. Dükkân dük- kan dolaşıp kumaş aramak, terzi pe- şinde koşmak işi az olan kadın için belki bir zevktir ama faal 'kadın için çabucak bir külfet oluverir. Zevkle hazırlanmış, temiz dikişli hazırelbise- ler bu kadının hayalidir. ya- zık ki hazırelbısecılık henuz arzu edi- len seviyeye ulaşmış olmaktan çok u- zaktır. Bu iş ıçın Ankara Kız Enstitü- sünde açılması beklenen şube bir tür- lü faaliyete — geçememiştir. Halbuki memleketin hazırelbiseciliğe ihtiyacı vardır. Zevkli bir hazırelbisecilik Türk kadınına lüksten uzaklaşıp, te- miz, pratik sade ve güzel giyinmeyi, kolayca şık olmayı öğretecektir.. Bu iş için mütahassıs elemanları yetişti- recek en selâhiyetli yer ise şüphesiz sanat enstitüleridir. Birkaç adım Buna rağmen Ankarada hazırelbi- secilik yolunda bazı adımlar atıl- mış ve bunda bazı — muvaffakiyetler kaydedilmiştir. Teşebbüsü yapan ka- dınlardır ve bu husus, alâka çekici- Ankaradaki teşebbüsler ise Türkiyedeki hazırelbiseciliğe yepyeni bir hava, ince bir kadın zevki ve sa- nat kaygusu getirmiştir. Tabit bugün için bn endişe ancak imkânlar nisbe- tinde tatmin edilebilmektedir. Fakat netice hakikaten ümit vericidir. Mü- teşebbis kadınlar tarafından açılan bu moda. evleri -küçük çapta- Paristeki "Boutigue" sistemini hatırlatmakta- dır. Bunlarda sık sık tekrar edilme- yen birkaç güzel elbise, birkaç manto, bâzı şık aksesuarlar bulmak kabildir. Bu arada Canan moda salonu mevsi- me gayet şık, zarif ayakkabılar, şe- 24 A D | Bir Hayal bu ya, bazan çocukları- mın çocuklarının çocuklarının bizim şu iftihar ettiğimiz medeni- yetimiz hakkında neler düşüne- ceklerini tasavvur etmek isterim. Kıyafetini, hatta saçlarının şekli- ni gözümün önünde canlandırama- dığım bir küçük torun, dekorunu tahayyül bile edemediğim bir evde annesine şu acayip suali sorar: "— Kuzum anneciğim, eski in- sanların birbirlerine düşman ol- dukları, birbirlerini öldürmek için sılahlar yapıp birbirlerine saldır- dıkları, toprak veya enfaat mu- harebelerınde eh Çok adam öldüre- nin en çok nisan kazandıgı kah a man addedildiği doğru mudu Küçük devletlerin ıstırap çektiği dalma bir kuvvetlinin baskısı altın- da ezildiği, kuvvetin hakka galip geldiği bir hakikat mıdır?”" Anne, şeklen hiç te kendime ben- zetemediğim fakat his bakımından tıpkı benim gibi olacağını düşün- düğüm anne, bu sualin karşısında ürperir ve: “— Eski insanlar vahşi idiler yavrum, der. Medeniyetimiz bu gaddar hareketlere çoktan son Vermemış olsaydı bugün ben de bel ki kadar emekle üyüttüğüm sizlerı harbe yollıyacak, belki ar- kanızdan ağlıyamıyacaktım bile.. Ama hamdolsun bugün artık her- şey düzeldi. Devletler arasındakı anlaşmazlıklar muharebe larında değil, sulh masasında hal— lediliyor. Bugün hak kuvvete hâ- kimdir ve insanlara hükmeden ye- gâne kuvvet adil kanunlardır". Anne ciddi ciddi konuşurken ha- yalimdeki çocuk elindeki acayip bir makine ile oynamaya başlar. Onun için insan öldürmek, onun için hak sizlik etmek veya haksızlığa uğ- ramak oylesıne uzak şeylerdir ki, annesinin üzüntülü haline bile bir mâna veremez. Hayal yavaş yavaş gözlerimin önünden silinir. Onun ker gibi tatlı renkli kadife şapkalar, güzel mantolarla girmiştir. Harem'de en cok nazarı dikkati celbeden, temiz dikişli spor ve fantezi mantoların, kokteyl elbiselerinin sa- natkârane biçimleridir. Bunların Pa- ris mulajları üzerine biçilerek hazır- landığı derhal farkedilmektedir. El- bisesinin tek düğmesini — kaybeden müşteri eteğinin ucunda ihtiyat düğ- meyi dikilmis görünce ne çok sevi- necektir. Uzun eldivenle giyilecek kı- sa kollu beyaz mantonun kumaş ast- ragandan yapılmış büyük bir eşarp yakası vardır ve istenildiği zaman N Hayal Jale CANDAN yerini bugünkü realite, radyo ha- berleri, gazete manşetleri alır. Bü- tün bunların hayalimle alay eden bir halleri vardır: "— Bırak şu fa- safisoyu! Dünya böyle gelmiş, böy le gidecektir.. Çocuklusunu hatır- la. Tarih dersinde, kale muharebe- lerini okurken, kızgın zeytinyağ i- le haşlanan bıçarelerın hayali se- ni nasıl dehşete düşürürdü.. Şımdı Atom çıktı. Hiç tasavvur ettin mi unu?." der gibi karşıma dikilir- ler. Bazan realite o derece kötü, vadisler o derece ümit kırıcıdır ki güzel hayalimi içimde çok uzak bir köşeye iter, susarım. Fakat ona i- nanırım. Madem ki kuvvetin bütün ezici kudretine rağmen hak mü- cadelesi halen mevcuttur ve her- zamandan daha kuvvetlidir, şu hâlde O birgün ergeç herşeye hâ- kim olacaktır. Madem ki bir Ma- car ihtilâli çıkmış ve bütün bir in- sanlığın kalbini peşinden sürükli- yecek bir efsane yaratmaya bu derece yaklaşmıştır, içimizdeki gü- zel hayalleri artık istediğimiz gibi besleyebiliriz. Yalnız hayal kurarken, bu haya- le ulaşmanın prati yolu nu bul- mak, bu yolda yürümek te şarttır. Eger bugün dünya aradığı sulha ve saadete kavuşamamışsa, bu muhtelif topraklarda yaşayan muh telif insanların — özlenen bir fikir seviyesine ulaşamamasından doğ- maktadır. Çabucak kandırılabile- cek büyük insan kütleleri mevcut- ken dünyanın sulha kavuşmasına imkân mı vardır?. Bir harbi önle- mek için yapılan her yeni harp, bir yenisine yol açarken, insan fik- rine kıymet veren, ferdi yükselten Demokrasi de var kuvveti ile dün- yaya yerleşmektedır lşte insanlığın udur ve hepimizin yol bu olmalıdır Çunku her annenin, her insanın kalbinde yatan o inanılmaz hayale bizi kavuşturacak yol bu- dur. kullanılabilir. Pelerin hissi veren kol- lu bir tayyör ceketi tam 1956 dam- gasını takmakta ve Fransız modelle- ri üzerine biçilmiş yerli taftalarımız, bilhassa dikkati celbetmektedir. Be- yaz zemin üzerine çiçekli bir pazen elbiseye gelince, bunu sıcak sobalı o- dasında giyinecek olan kadın, misa- firlerine çiçekli bir yaz gününü hatır- latacaktır. Pazen, ustalıklı kuplarla hazırlanmış mulajlar üzerine biçilin- ce bambaşka bir görünüş elde etmek- tedir. Bugünkü zihniyete göre de u- cuza mal edilmiş şık bir elbise sahibi- ne, pahalıya mal olmuş bir elbiseden AKİS, 17 KASIM 1956