SPOR temin ediverdi. buna da şükür, Beşiktaş taraftarları diyerek Mithatpaşa stadını terk ettiler. Beşinci haftanın diğer karşılaşmaları da çok çekiş- meli geçti. Vefa - Emniyeti 2-0 mağ- lüp ederek ligdeki ilk galibiyetini a- lırken, Fenerbahçe hafta içeninde i- kinci defa oynadığı Kasımpaşayı bu sefer de 4-0 yendi. Fakat her hafta muhakkak bir hakem faciası ile son buluyordu. Nitekim bu kaide beşinci haftada da değişmedi. Haftanın kur- banı Adaletti. Hakem maalesef yer- siz bir penaltı ile Adalet'i İstanbul- spor'a 10 mağlüp ettirmişti. Adalet kulübü idarecileri hadiseyi Başbakan- lığa aksettirmek kararını aldılar. Bu da yeni bir çığırdı. Bakalım nasıl bir netice verecekti? Basketbol Fenerbahçe şampiyon Geride bıraktığımız hafta, pazar gecesi Spor ve Sergi Sarayı gene tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Kalabalık bir seyirci kitlesi teşvik turnuvasının yapılacağı final maçı- nın başlama saatinden çok evvel ge- lip tribünleri doldurmuştu. Hafta i- çinde gazeteler bu maça hususi bir ehemmiyet vermişler iki ezeli raki- bin kuvvetlerini ortaya atarak, adeta hassas bir terazide tartmışlardı. Tah- minlerin çoğu Fenerbahçeyi şanslı görüyordu. Fakat Galatasarayın da formda olduğu muhakkaktı. Fener takımının oyuncuları, muhtelif sebeb- lerle dağılmıştı. Meselâ Erdoğan Ka- rabelen asker olduğu için çalışmalara iştirak edemiyordu, Can Bartu fut- bolu tercih etmişti. Acaba bu basket- -iler takıma intibak edebilecekler miydi? İşte bu düşünce Sarı-Lâci- vertli takımın aleyhine not verilme- sine yol açmıştı. Fakat dakikalar i- lerleyince "Takıma intibak edebile- cekler mi?" endişesinin yersiz oldu- ğu görüldü. Futbolde alkışlanan Kü- çük Can basketi unutmamıştı. nutmak şöyle dursun, hatta sahanın en iyi oyuncusu oydu. Can alkışlandı, Can omuzlarda taşındı ve Can o ge- ce herkes tarafından tebrik edildi. Genç kabiliyet basketbolde Ve fut- bolde az zamanda hiç kimsenin ula- şamıyacağı bir başarı elde etmişti. Taraflı, tarafsız pek çok kimse, onun bu muvaffakıyetını devam ettirmesini temenni ediyordu. Fenerbahçe, bu zorlu maçı 671 kazanarak — teşvik turnuvası şampiyonu oldu. Spartak Ankarada Geçen hafta Siyasal Bilgiler Fa- kültesi kapalı spor salonunda Bulgaristan şampiyonu Spartak ta- kımıyla yapılan maçları seyredenler arasında Basketbol milli takımının tek seçicisi Feridun Koray da vardı. Bir hafta önce bir tebliğ ıle bildiril- diği gibi, futbolden sonra basketbol- de de tek seçiciliğe gidilmişti. Türki- yenin ilk tek seçicisi Feridun Koray basketbol oynamış, milli olmuş, Mo- daspor'un antrenörlüğünü yapmış bir kimseydi. Dürüstlüğü, — samimiyeti kendisini yeni basketbolcü nesline sevdirmişti. Bir müddettenberi de fe- derasyonda çeşitli — vazifeler almıştı. Federasyonun diğer azaları gibi aynı başkanla uzun müddet birlikte çalış- tıktan sonra garip beyanatlar vere- rek vazifesinden ayrılmış ta degildi Velhasıl basketbol tek seçiciliği için biçilmiş kaftan olduğu söylenebilirdi. Feridun Koray, Spartak - Ankara- gücü ve Spartak - Mülkiye maçları- nı seyretti. Zaten milli takım nam- Galatasaray Fenerbahçe maçı Ezeli 34 rekabet zetlerini tesbit etmeden önce Anka- ranın belli başlı oyuncularını seyret- mek için gelmişti. İlk gece federas- yon başkanı Gökay ile birlikte otur- du. İkinci gece, pazar günü İstanbul'- da bir maç idare etmesi gereken F. Gökay, birden hastalanınca yalnız kaldı. Maçtan sonra Mülkiye'li genç basketçılerın bilerek — oynadıklarını öyledi. Bununla beraber tok seçici- nin Yugoslavya ile karşılaşacak milli takıma Ankara'dan iki üç kişiden faz- la çağırması beklenilemezdi. İstanbulda Vefa, Kadıköyspor ve Fenerbahçe yi yenen Bulgaristan şam piyonu Spartak takımı Ankaray Bölgenin davetlisi olarak gelmi tı Fener maçında türlü dedikodulara sebebiyet veren hakemlerini de bera- ber getirmişlerdi. Organizatörlere de onu kabul, ettirdiler. Böylece daha oy- namadan galıbıyetlerını garantilemiş oluyorlardı. İste üç g nunda yapılan maçlar bu hava içinde oynandı. Bunlardan yalnız sonuncusu Ankara karmasının galibiyeti ile ne- ticelendi. Spartak modern olmaktan çok u- zak bir basketbol oynadı. 1.95'i aşan iki oyuncularının sağladığı "ribaunt" hakımıyetı üzerinde durulacak ye- gâne hususiyetleriydi, İlk — geceler hakemlere itiraz etmeden oynadılar. Fakat üçüncü gece mağlüp duruma düşünce yaptıkları sportmenliğe ay- kırı hareketleri ile gerçek yüzlerini ortaya koydular Güreş Asayiş berkemal! Geçe hafta. 1 Kasım perşembe günü Sirkecideki Çiçek Palas o- telinin alt salonunda hararetli konuş- malar cereyan ediyordu. Flaşlar ya- nıp sönüyor, gazeteciler hani harıl not alıyorlardı. Federasyon azaların- dan hiç kimse ortalıkta gözükmüyor- du. Sadece antrenör Celâl Atik ve Yaşar Doğu birer koltuğa gömülmüş- ler, sessizce konuşmaları takip- edi- yorlardı. Milli takım kampım terk e- den 11 'güreşçi ise ayni sozlerı bir a- ğızdan tekrar ediyorlardı: Bıze SÖZ verıyorlar ondan sonra da sözlerini yerine getirmiyorlar. Yazık değil mi? Hepimiz dünya şampıyonlugu kazanı- yoruz. Bugüne kadar niçin yevmiye- lerimiz verilmiyor? Melburn'a gidin, dönüşte veririz diyorlar. Yok artık tahammülümüz kalmadı. Ya yevmi- yelerimizi verirler, yahut kampa dön- meyiz!" İşin şakaya gelir tarafı yok- tu. 11 güreşçi istedikleri olmazsa kam pa dönmemek kararı vermişlerdi. Bu hal Federasyon Başkanı Vehbi Emre- yi ve diğer azaları çok üzmüştü. Bir ara Vehbi Emre istifayı düşündü. Fa- kat sonra vazgeçti. Nihayet. Ankara ile alelacele temasa geçildi. İki ay evvel gelen ve geriye gönderilen para tekrardan İstanbula çekildi ve hak sahiplerine ödendi. Bunun neticesi o- larak tam 24 saat sonra güreşçiler Modadaki kamplarına dönerek nor- mal çalışmalarına başladılar. AKİS, 10 KASIM 1956