DÜNYADA OLUP BİTENLER Bu haftanın ortasında Birleşmiş illetler Genel Sekreteri Dag Ham- arskjoeld, Amerikan delegesi Cabot odge'un da yardımıyla bu polis kuv- etini bir an evvel teşkile çalışıyor- du. Şimdiden bir çok devlet, bu kuv- te katılmak üzere birlik günderme- hazır olduğunu bildirmişti. Polis uvveti Orta Doğuya ayak bastığın- İngiliz - Fransız harekâtı durmak runda kalacaktı. Bu ise, hiç olmaz- o bölgede Dünya harbini önleye- kti. Fakat Macaristan? Macaristan eselesinin hasır altı edileceği hatıra etirilmemeliydi. Nitekim Birleşmiş illetler Genel Kurulu yemden top- ndığında tarafsız memleketler tem- cileri Macaristana da bir polis kuv- etinin gönderilmesini ve o kuvvetle- n nezaretinde serbest seçim yapıl- asını istediler. Rusya -hani "istik- Ilerine sahip olarak hürriyet içinde aşamaktan başka arzusu olmayan illetler"in hamisi Rusya- bunun ddetle aleyhınde bulundu. Bu, Ma- ristanın iç işlerine mudahaleydı' sanın gülmesi mi, ağlaması mı lâ- mdı, belli değildi. Bütün hak, hu- uk, akıl ve mantık kaideleri kuvve— ni karşısında çöküyor, gülünç hale eliyordu. Macaristan hakiki tema- lünü göstermişti. Sonra, bu tema- üller kuvvetle ezilince butun dünya- -n yardım istemişti. Şımdı bir ta- m insanlar çıkıyor, "Macarlar ha- Itlarından memnundurlar" diyor ve insanlara hiç bir şey yapılamı— ordu. İnsanlık üzülünecek bir hal şmüştü. Böylece haftanın sonu geldi. Man- attan'da diplomatlar hâlâ konusu- Dag Hammarskjoeld Güllabici yor, Süveyşte ve Macaristanda ise insanlar ıstırap çekmekte devam edi- yord Rusya Değişen muvazene u haftanın başında rus liderlerini Moskovadaki bir partide gören- " #ait Soğan - sarmısal İütün ve içki kaki | larını izale edör | — ler, bir hafta evvele nazaran vaziyet- lerinde mühim değişiklikler olduğu- nu farketmekten kendilerini alama- dılar. 29 Ekim gecesi başta Krutçef ve Bulganin olmak üzere Rusyanın efendileri Türk Büyük Elçiliğinin ge- niş salonlarında kahkahalar atmışlar, şerefe kadehler kaldırmışlar, gazete- cilerle şakalaşmışlardı. Şepilof ve Zukof yabancı muhabirlere beyanat dahi vermişlerdi. Ertesi akşam Af- ganistan başbakanı Muhammed Da- vud Han şerefine Kremlinde tertip- lenen suvarede de müşahidler rus liderlerde — gariplik — sezmemişlerdi. Gerçi o gece devletin büyükleri ga- zetecilerden uzak kalmışlar ve yan- larına hiç kimse yaklaştırılmamıştı. Ama kendilerile temas eden elçiler sonradan kanaatlerini soran muha- birlere en ziyade Süveyş hadiseleri üzerinde durulduğunu söylemişler, rus liderlerin neşelerinden ve meşhur şakacı tavırlarından bir şeyler kay- betmiş — olmalarına rağmen değişmediklerini bildirmişlerdi. buki bu haftanın — başında bilhassa Krutçefin ve Bulganinin pek dalgın ve düşünceli görüldüğü haberi Mos- kovadan gelmişti. Bunu beklemek i- cap ediyordu, zira Polonya ve hassa Macaristan hadiseleri ten çok "K ve B" nin politikalarının iflâsı manasına geliyordu. —Rus hü- kümet başkam ile Parti birinci sek- reterinin kanaatleri hilafına anlaşıl- mıştı ki peyk memleketlerde değil rus dostluğu, sosyalizm bile ancak rus süngüsüyle payidardır. Kremlinde Stalinin ölümünden be- ri iki hizbin çarpıştığı hiç kimse- nin meçhulü değildi. u iki hizip, iki politikanın şampıyonu olmuştu. Evvelâ Staline başlı bulunan — Ma- lenkof ve arkadaşları -Molotof, Be- ria- iktidarı almışlar, fakat sonra- dan yerlerini Krutçef ve Bulganine terketmişlerdi. Bilhassa Komünist partisinin birinci sekreteri rus im- paratorluğunu kurma — gayretlerine başka bir istikamet vermişti. atince Sovyetlerin — Stalin polıtıkası takip etmeye takatleri artık müsa- it değildi. Peyk memleketler başka yoldan da Moskovaya bağlanabilir- di. Üstelik, batılıların Stalin po- litikası neticesi giriştikleri askeri hazırlıkları mutlaka baltalamak la- zımdı. Bunun yolu ise, dünya ölçü- sünde bir sulh taarruzuna geçmek, bilhassa tarafsız memleketleri Rus- ya tarafına celbetmek, her yerde yumuşak davranmak ve — gözleri korkutmamaktı. Değişiklik sadece taktik değildi, aynı zamanda stratejikti. — Krutçefe göre Stalinin takbih ettiği "milli sosyalizm"'e — cevaz vardı. — Bütün peyk devletler Tito Yugoslavyasının durumunu takındıkları takdirde Rusya hem hakim vaziyetini devam ettirecekti, hem de kapitalist dün- ya ile arasına "emniyet kordonu"nun en sağlamını yerleştirmiş olacaktı. Üstelik, bu suretle katının silâhlan- ma gayretleri de suya düşmüş ola- AKİS, 10 KASIM 1956