DÜNYADA OLUP BİTENLER. sırada, fırsat fırsattır deyip Orta Do- ğuda bir r başka küçük memleketi, Mı- sırı kuvvet kullanarak istilâ etmekle meşguldü. Bir diğer kısmının ise yapacak, teselliden başka şeyi yok- tu. Ama kahraman Macar milleti hürriyetsiz yaşamaya devam etmek- tense hürriyet için ölmeye hazırdı. Pazar günü sabahleyin bin Rus tankı- nın Budapeşteyi sardığı Macar rad- yosu tarafından dünyaya ilân edildi. Saat dörttü. Bir buçuk saat sonra İmre Nagy'nin sesi duyuldu. Batıdan yardım istiyordu. Bir milletin boğaz— lanmasına nasıl müsaade edilebilirdi ? Bu sırada halk Amerıkan elçılıgının etrafını sarmış ve "yardım" diye bağı- rışıyordu. Kardinal Mindszenty elçili- ğe sığındı. Şehrin banliyösünde çocu- ğundan ihtiyarına, kadınından erkeği- ne binlerce Macar çok üstün Rus kuv- vetlerine karşı koymaya çalışıyordu. Bu, kelimenin tam manasıyla bir katli amdı Sovyet tankları önlerine geleni çiğneyip, son süratle şehrın merkezi- ne ilerliyo Buna rağmen, bilhassa küçük çocukların görülmemiş kahra - manlığı sayesinde bir çok Rus askeri öldürüldü, bir çok tank tahrip edildi. Macar kuvvetleri daha evvel boyun eğmeye mecbur kalmışlardı. Saat 8'i tam 12 geçe Budapeşte- radyosu Macar Muharrirler Birliğinin dünyaya mesajını okudu. esajda "yardım ediniz, yardım ediniz, yar- dım ediniz" denılıy rdu. Bu, hur bir sesin Budapeşte radyosundan son hi- tabı oldu ve ses kesildi. Sovyet kuv- vetleri Parlamento binasında Başba- kan Nagy ile arkadaşlarım yakala- mışlar ve tevkif etmişlerdi. Kadar, Rus tanklarının himayesinde başken- te geldi ve yeni bir hükümet progra- mını radyodan millete bildirdi. Halkın işine dönmesi isteniliyordu. Ayaklan- ma faşist ve reaksiyonerlerin eseriy- di. Fakat ihtilâlin -yani komünist ih- tilâlinin- prensipleri muhafaza edile- cekti. Macaristan sosyalizmden ay- rılmayacaktı. Rus birlikleri memleket içinde asayişi kurmak için Macaris- tanda kalacaktı. Nagy'nin Birleşmiş Mılletlere yaptığı müracaat hüküm- süzdü. Macaristan Varşova paktında musirdi. İhtilâl -komünist ihtilâli - düşmanları ezilmişlerdi. Bu, halkın bilhassa kırtasiyeciliğe — karşı ayak- lanmasından ibaretti, fakat emper- yalist — ajanları fırsattan istifadeye kalkışmışlardı. PBudapeşte — radyosu yeniden meşhur komünist laflarını tekrara başlamıştı. Macar halkı ezil- miş olmanın ıstırabı içinde yaralarını sarmaya çalışacaktı. Yalnız macarla- rın değil, bütün dünyanın kalbi kan ağlıyordu. Budapeşte sokakları yeni bir harp- ten çıkılmış gibi gene delik deşıktı Binaların üzerinde mermi ve şarap- nel izleri seziliyordu. —Rus topları, mukavemeti kırmak için şehri insaf- sızca dövmüşlerdi. Tanklar başkenti ele geçirdikten sonra Avusturya hu- dudu istikametinde gitmişlerdi. Bu haftanın başında oradaki İhtilâl ko- mitesinden de eser kalmamıştı. Bir zamanlar milliyetçilerin zafer tebliğ- 12 lerını okuyan Gyor radyosu susmuş- Bir kısım mülteciler Avusturyaya sıgınmışlardı Dünyanın her tarafın- dan Kızılhaç vasıtasıyla Macaristana yardım geliyordu Ama Macarların istediği yardım bu değildi. Onların bekledikleri yardım gelmemiş, insanlık bu kahraman mil- leti kaderile başbaşa bırakmak zorun- da kalmıştı. Macaristan yaralıydı, Macaristan ıstırap içindeydi. Ne var ki bu haftanın ortasında Budapeşte sokaklarında dolaşanlar karşılaştık- ları insanların gözünde pişmanlığı veya korkuyu boşuna aramamalıydı- lar. O gözlerde biraz daha fazla hınç ve biraz daha fazla hürriyet aşkı his- sediliyordu. Süveyş Mütecaviz demokrasiler u haftanın başında pazar gecesi, meşhur Londradaki Trafalgar Sir Anthony Eden İhtiyarlayan — politikacı mutaddan bambaşka bir manzaraya sahipti. Tepesinde Amiral Nelsonun heykeli bulunan upuzun sütunun altı, küçük çapta bir mahşe- ri andırıyordu. Abidenin etrafındaki aslanların dahi, Üzeri insanla dolmuş- tu. Dünyanın en zengin müzelerinden biri olan ve meydana bakan National Gallery'nin merdivenlerini, insana sükünet veren terasını ateşli bir kala- balık işgal etmişti. Halkın gözü Nel- sonun, aslanların arasına yazılmış bir çumlesıne takılmıştı: "İngiltere, her İngilizin vazifesini yapmasını bekli- or". O gece Trafalgar meydanını dolduran 20 bin kişi, İngilterenin bek- lediği vazifelerini yapmakta oldukla- meydanı Bütün gırtlaklardan tek bir ses çıkıyordu: "Eden çekilme- lidir”". — Londra, işsizlerin — 1930'daki gosterısınden bu yana böyle bir nü- mayişe sahne olmamıştı. Harp aleyhtarı toplantıyı muhalif İşçi Partisi tertıplemıştı Kalabalığın büyük kısmını gençler ve kadınlar teşkıl edıyordu İşçi Partisi halka hi- tap etmek Üüzere en ateşli hatibini, Ingılterenın Sadık Aldoğanı-, Ane rin Bevan'ı seçmişti. Bir zamanlar fazla hararetli tabiatı yüzünden biz- zat kendi partisi tarafından İ şından uzak tutulan politikacı, rin son Büyü Kongresinde Parti muhasebeciliğine getirilmişti ve Mu- halefetin Gölge kabinesinde Dış işle- rini tedvir edıyordu Amiral Nelsonun heykelinin altında mevki almış bulu- nan Aneurın Bevan heyecanlı halka şu suali s rı kanaatindeydi. Bz M ırdan kuvvetliyi», ama başkaları da bizden kuvvetlidirler. Bunlar Londraya bomba yağdırmaya kalkışsalar, kendilerine ne cevap ve- rebiliriz?" İşçi Partisinin sözcüsü, vaziyeti 1- Zah ettı İngiltere bir harbın Fılen i- bir tehlikeye girecekti. İç ışlerde 01— duğu gibi dış meselelerde de Mu zakâr hükümetin başında bulunanlar birer yalancı olduklarım belh etmiş- lerdi. Sir Antho Eden "Birleşmiş Milletleri takvıye 1çın Mısırın işgaline başlandığı"nı ileri sürmüştü. Bu bü- tün soyguncuların mazeretıydı Hır- sızlar da, içinde bulundukları eve po- lisi denemek maksadıyla girdiklerim söylerlerdi. Bevan şöyle devam etti: "— Eğer Eden fikrinde samimi ise, -ki samimi olabilir-, başbakanlık ya- pamayacak kadar budaladır. Eden ya bir sersem, ya bir hilekârdır. Her iki halde de kendısını 1stemıyoruz" Koca Trafalgar meydanı "Edeni is- temiyoruz" seslerile çınlıyordu ve ge- cenin karanlığında bu çığlıklar daha korkunç akisler yapıyordu. Kalabalık arasında yer yer meşaleler yakılmış- tı. Birden, "Downing Street'e yürüye- lim" sedaları yükseldi. Downing Stre- et, İngiliz başbakanlarının meşhur 10 numaralı evinin bulunduğu sokaktı ve Trafalgar meydanının tam altına isabet ediyordu. Teklif, coşkun alkış- larla kabul olundu ve bir anda kala- balık Westminster istikametinde ak- tı. Downing Street oradaydı. Polis, İşçi Partisinin mitinginde sa dece inzibatı temin etmekle ye- tinmişti. Fakat Başbakanın evine doğru — yürüyüş başlayınca vaziyet değişti. Downing Street'in dar ağ- zını. silâhsız emniyet kuvvetleri ve süvari polisler sarmıştı. Emniyet kuvvetleri coplarını ellerinde tu- tuyorlardı ve kolkola girmişlerdi. Kütleye artık İşçi liderler de ha- kim değildi. Halk, Edenin evini taş- lamak istiyordu, numayışçıler arasın- da sert çarpışmalar cereyan etti. At- lar kalabalığın üzerine yürüdü. Bü- tün ağızlardan hâlâ "Harp istemiyo- AKİS, 10 KASIM 1956