İstiyenler İçte birden elektriklerin sönmesi elbette ki gök can sıkıcıdır. Hele akşam yemeğine çıkarken, zaten daima geciken kadının ayna karşısın- makyajını yaparken, birden ka- ranlıkla karşılaşması en hafif tabiri ile sor bir durum yaratır. Geçenlerde Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesin- de bir yabancı misafir tarafından ve- rilen bir konferans, bu yüzden hemen hemen sonuna kadar zifiri karanlıkta takib edildi. İki zayıf mum yalnız kon feranscının gözlük camlarını etrafa aksettirirken karanlıkta not alanlar Fakat bütün bu nahoş hadiselerin bazan hoş taraflarını tespit etmek te pekâlâ mümkün olabilir. Birçok ev- lerde şık eski zaman lâmbaları, evin en baş köşesini işgal etmektedir. Şamdanlar, evleri — süsleyen renkli mumlar d yarıyarıya ihtiyaçtan doğma bir dekorasyon teferruatı ya- ratmıştır.. Hele Ankaralı bir Usta ta- Şamdan ve mum Mecburi bir yenilik rafından yapılarak duvara takılan üç mumluk siyah demir aplikler cidden hem şık, hem çok pratik, hem de u- cuzdur. Evine bir loşluk, bir yenilik ilâve tmek isteyen kadın eski zaman lâm baları, saplı şamdanlar demir aplık— lerle ne kadar sıcak ve cana yakı bir hava yaratabilir.. Elektrikler sö— nüp te, herkes eyvah derken evin bir- denbıre her köşeden mumlarla aydın- latılması ne güzel bir sürpriz olur. Zaten bu ihtiyatlı ve iyi bir ev kadını lmanın en güzel bir delili değil mi- dir? Hele bu mumları ele yakın bir yerde suslu bir şekilde hazır bulun- durmak, güzel bir dekorasyon temin etmek kadına, zamanına intibak eden ve ona daima Hoş karşılayan modern bir kadın zihniyeti ile hareket etmek imkânını da verecektir. AKİS, 10 KASIM 1956 CEMİYET e sveç'in genç prenseslerinden, en mahir kayakçılarından ve en gü zel kızlarından biri olan Brigitta Is— tanbul'a habersizce gelip İsveçli dost- larının yanında dört gün kaldıktan sonra yine. sessiz sedasız memleke- tine döndü. Böyle zıyaretlere lsveç dilinde "blixtvisit — şimşek ziyareti" denildiğini söyleyen genç prenses ze- rafeti ve güzelliğiyle — kendisini her gören, İstanbulluyu ayran bıraktı. Yabancı misafirlerin, tantanalı, me- rasimli, taklı, trafik tıkayan gezinti— li zıyaretlerını unutamıyan İstanbul- lular, “"Ah şu şimşek ziyaretleri bir moda olsa!" diye ellerini açıp dua ettiler. * e I stanbul'un yeni eğlence yeri Klöb- X'te Cumartesi gecesi — görülme- miş bir azgınlık vardı. — Aralarında meşhur vizonlarından biriyle Naciye Sultan ve Prof. Dr. Fahri Arel gibi şahsiyetlerin de bulunduğu bir şen ka- labalık çılgınca Rock and Roll dans- ları yaparak — "eğlenmek"le meşgul- dü. Taşkınlığın azamiye vardığı sı- rada, tepede duran çiçek saksılarının alttaki masalarda oturanların üstü- ne devrilmesi bile ortalığı yatıştıra- madı. Kazazedelerden biri pistte kan ter içinde tepinmeğe çalışan — yaşlı başlı hanımlara, göbekli beylere ba- karak — "Başımıza — çiçek yağmağa başladı, , bakalım taşlar ne va- kit yağacak?" * emleketimizde tiyatro sahasına birçok yenılıkler getıren Kuçuk Sahne gurubu kadın-erkek münase- betlerimizde de bır 1nkılaba şahid oldu. Yalnız erkeklerin kadınlara çıçek gönderebileceği kaidesi bu su- retle ortadan — kalkmış bulunuyor: Nedret Güvenç, Sadri Alışık'e — sık sık iri buketler yolluyor. * Günlük gazeteler toptan, atladılar, tanınmış bir sanatkârın memleke timizden geçişini bildirmediler. Ame- rika'da büyük muvaffakiyet kaza- nan Kısmet operetinin baş artisti Gwen Omeron Hilton'da üç gün kal- dı. * O rta-Doğu'daki karışık vaziyetten dolayı o bölgedeki hava alanları- na inemiyen bütün uçaklar ikmalleri- ni Yeşilköy'de yaptılar. Bütün hafta Yeşilköy binlerce transit yolcu ile dolup taştı. Memleketimizden ge- çen bu mecburi — seyyahlar arasın- da en enteresan grup koca bir uça- ği dolduran neşeli bir maymun kafile- siydi. Bunların manzarası civarda- kilerl bir hayli güldürdü. — Fakat maymunların da insanlara gülen bir halleri vardı Geçen hafta Ankara'da bir sine- ada, akşamları eğlenceli bir sahne cereyan ediyordu. Oynayan "Gelen Ağlar, Giden Ağlar" adını taşıyan bir filmdi. "Beş dakika is- tirahat" — verildiğinde filmin şeyi olan - bilhassa baş artisti - Hüseyin Peyda sahneye bizzat çıkı- yordu. Sahnı neye bir mikrofon kon- muştu. Hüseyin Peyda mikrofondan seyircilere filmini izah ediyor, ku- Prenses Brigitta Sağlam vücutta güzel - bacaklar surlarını bizzat söylüyor, bir dahaki seferde bu kusurların — önleneceğini bildiriyordu. Hüseyin Peyda bazı akşamlar se- yırcılerı de kapıda bizzat karşılıyor— du. "Gelen Ağlar, Giden Ağlar" An- kara'da bır ay müddetle gosterılmış— tir. Film çok zaman ismine ve bir melodram olmasına rağmen kahka- halarla seyredilmiştir. 27