Futbol Milli takım Polonya futbol federasyonu, fede- rasyonumuzun sefaret kanalı ile çekmiş olduğu telgrafa geçen hafta müsbet cevap Verdı ve 16 Kasımda İs- tanbulda onya — Türkiye milli maçını oynamaları için hiç bir mah- zurun mevcut olmadığını bildirdi. Bu telgraf teşkilâtta vazifeli olan şahıs- ları feraha kavuşturmuş ve onları ya- pacakları çalışmaları daha ciddi bir şekilde tutmaya sevketmişti. Bu se- beble Tek seçici Eşfak Aykaç, evvelce tesbit ve ilân ettiği milli takım kad- rosunu bir kerre daha gözden geçirdi ve bazı boşlukları doldurmak için ye- ni elemanlar seçti. Tek seçicinin son kararına göre Recep, Coşkun ve Şe- ref namzetler arasına alınırken Ak- gün ve Hasan kadrodan çıkarılıyor- lardı. — Milli takım muhtemelen du- var sistemine göre oynıyacaktı. Bu takdirde sol hafta Fenerbahçeli Nec- det'e şans verilebilirdi. Çünkü Nec- det bu sistemle oynayan kendi takı- mında çok muvaffak oyunlar çıkart- mıştı. Son degışıklıkten anlaşıldıgına gore sağ haf mevkiinı kun sağ 1çte Recebe yer nülüyordu. verılmesı duşu— Rakip takım olonya futbolunun hakiki değeri hakkında gerek teşkilâtta vazife- li olan şahıslar, gerek spor otoriteleri uzun boylu malümata sahip bulun- muyorlardı. Bilinen şeyler daha ziya- de kulaktan dolma malümattan iba- retti. Zira Polonya İkinci Dünya Har- binden sonra Demirperde arkasına sı- kışmış bir milletti. Mahdut sayıda te- maslar yapmış olduğu için kuvveti hakkında fikir sahibi olan pek az kim se vardı. Faka t iki üç hafta önce Var- şovada Norveç'i 5-3 ve bir hafta son- ra da Finlândiyayı 5-0 mağlüp etme- si Polonya takımının küçümsenecek bir varlık olmadığını gösteriyordu. İki maçta 10 gol atan bir takımın for- veti -rakip zayıf- olla dahi- fırsatları kullanabilen ve golcü elamanlara sa- hip bir hücum hattı olmalıydı. Bu se- beble önümüzdeki hafta Mithatpaşa stadında, yapacağımız temasta bilhas- sa müdafaamızın sağlam tutulma- sı icap ettiği kanaati hakimdi. Mil- B takımımızın teşekkül etmiş o- lan iskeletine bakarak, nisbeten i- yi bir durumda olduğu lir. Hakikaten kadroya lunan bütün futbolcular, form termektedirler. Yalnız bu elemanla- rın kollektif oyuna ayak uydurup uyduramıyacakları şüphelidir Neti- ceden emin mamışımızın mü- him amıllerınden bırı de hu endişedir. Önümüzdeki hafta, Cuma günü ya- pılacak olan Po lonya maçında milli formayı sırtlarına geçirecek olan ço- cukların evvelki maçlardaki gibi can- la başla çalışacaklarına ve iyi netice almak için ellerinden gelen bütün gayreti sarfedeceklerine inanabiliriz. Lig maçları ağmur, bardaktan boşanırcasına ağıyordu. Buna rağmen Mithat- paşa stadının trübünlerini 15 bini bu- lan bir meraklı kütlesi doldurmuştu. Kapalı tribünlerde iğne atılsa yere düşmezdi. Fakat açık trübünlerde ba- zı boşluklar göze çarpıyordu. Açık trübüne gelenlerin ellerinde şemsiye- ler vardı. Yagmurdan korunmak için Galatasaray—Beykoz karşılaşması Çamur deryasında puvan avı AKİS, 10 KASIM 1956 Recep Adanır Kadroya girdi başka çare de yoktu. Şemsiyelerini açtılar ve maçı akta takıp ettiler. Açık tribün açılan şemsiyelerle âdeta kapalı tribün olmuştu. yonel kulüplerin "Hasılat, diye tutturan idarecileri nerede ise buna da itiraz edecekler ve şemsiyeli seyircilerden kapalı tribün ücreti alın- masını isteyeceklerdi. "L" tribünü sa- kinleri hem gazeteci, hem idareci bu- lunan bir zata şakacı bir lisanla bu hususu hatırlattılar. Ustadın gözleri parladı. Tam bu sırada bir dıger şahıs —şakacı olduğu muhakkak- söze ka- rıştı: "Şemsiyeyi seyirciler getiriyor n fark versinler.. Madem öyle yagmurlu havalarda açık tribünün bü- zerine branda koyun". Fikir, cidden cazip bulunmuştu. Şaka ile başlayan bu iş belki de hakikat olacaktı. Kay- saha, yağmur ve hatta stadın batak bir hal alması dahi Beykoz - Galatasaray karşılaşmasının hızını kaybettirmeye kâfi gelmedi. 90 daki- kalık zaman içersinde taraftarlar ne- ticeyi lehlerine çevirmek, için zorlu bir mücadeleye girmiştiler. Galatasa- ray forvetinin hatayı af etmemesi, ma yonlar elde etmişti. Fakat Fahrettin ve bilhassa Erdoğan âdeta birbirle- riyle gol kaçırmak yarışına girişmiş- lerdi. Bu fırsatların pek azım kullana bilselerdi netice belki bir beraberlik o- labilirdi. Galasaray - Beykoz maçın- dan bir gün önce Beşiktaş lig'in en zayıf takımı olan Beyoğlusporu ancak ikinci devrede attığı iki golle 2-1 mağlüp edebilmişti. Devreyi 1-0 mağ- lüp bıtırmelerı taraftarlarını üzmüş, Umumi Kaptan Sadri Usuoğlunu ise heyecana sevk etmişti. Fakat ikinci devrede gönüller ferahladı, atılan gol- Siyah - Beyazlı takıma, iki puvanı 33