FETHİ HİKAYESİ dan ayırmak lâzımdı. Bunlar İstan- bulluların yüzde biri bile değildi. a servet ve dolayısıyla nüfuz sa- hibiydiler. Hele yeşil sahalarda in- şaatı yasaklama, kar peşinde koşan çok açıkgözü tedirgin etmekteydi. Vakta ki iktidar değişti, yeni hü- kümetin İstanbul için ilk icraatı "Nâzım plân teraııesıyle vatanda- şın mukaddes mülküne yapılan te- cavüz'ün durdurulması oldu. Prost ve Nâzım plân, en insafsız ve mes- netsiz hücumlara mâruz kaldı. Aç ve açık gözlüler, her türlü yollara başvurarak yapılmak — istenenleri baltalıyorlardı İdari cihazlar, icra- at mekanizması, politik endişelerle bu hilelere, bu yaygaralara göz yumdular; hatta ilimden nasibi ol- mayan bir takım insanlara da, suni gerekçeler yaptırdılar, söylettiler. Neticede Pros âzım plânı, muhteviyatı pek te açıklanmayan bir kararla reddedildi. Prost mem- leketine dönmeye mecbur kaldı. Bir uzman, bir ilim adamının ese- ri veya tasarladıkları ancak yine uz manlar veya ilim adamları tarafın- dan tartışma konusu olabilir. Daha ıyısı, daha elverişlisi, daha güzeli yine onlar vasıtasıyla öğrenilebilir. Prost'un plânı elbet mükemmel de- ğildi. Hiç bir şehircilik plânının 0- tuz yıldan önce tam kıymeti anla- şılamaz. Ancak, yeni iktidarın za- manında, tozdan pek ferman okun- muyordu. Yıllar geçti. Bugün yıkma ğa çalıştığımız bir çok yerlerde -Nâ- zım plânın İstimlâk bölgelerinde bir birinden çirkin bir sürü bina yapıl- dı. Genişletilmesi düşünülen yollara evler, açılacak meydanlara depolar, sayfiye bölgelerine — apartmanlar, yeşil sahalara atelyeler, müstakbel çocuk bahçelerine garajlar, dinlen- me ve sükun bölgelerine tamirha- neler, turistik mevkilere tütün de- poları, hepsi birbirinden — çirkin hepsı birbirinden zevksız binlerle eciş bücüş inşaat yapıldı (Ruhsat- ları, tarihleri ile bırlıkte kazalarda, Fen müdürlüklerindedir). * akat İstanbulun katliamı bitme- mişti. "Har-ı iştiha" devam ediyordu. İstanbula iki büyük sui- kast daha yapıldı. Şehrin tam orta- sında, Salıpazarı; Boğazın tam ağ- zında, Haydarpaşa limanlan kaygu- suzca ilme ve estetiğe, hatta sağ- duyuya meydan okurcasına inşa e- dilmeğe başlandı. Bu iki limanın yerlerinin, ne kadar ısabetsız, ne kadar hatalı olduğunu görmek için şehırcı olmıya, denizci olmıya, hatta mimar olmıya İlüzum yoktur. Li- manların şehirlerden millerle oteye atılması gerekçesi, yüzyıllarca ev- vel anlaşılmıştır. Arkasını şehrin en gözde iskân bölgelerine vermiş AKİS, 6 EKİM 1956 Salıpazarı limanı, tepelerle denız arasına sıkışacak, arkasındaki hir trafiğini de, kendini de, zaman— la boğup bitirecektir. Şehir deniz hatlarının en kesif bir yerinde, arka sında gelişecek ve genişleyecek bir hinterlandı olmayan Boğaz metha- lındekı Haydarpaşa limanı da ergeç "tebdili mekân" eyleyecektir. Ama bütün bunlar nesillerimize sonsuz emeklere, sonsuz külfetlere ve.. milyarlara mal olacaktır. Bir taraf- tan trafiği kolaylaştırmak için ça- reler ararken, şehir, içi ve şehir dışı trafiğini boğacak, normal genişme yollarını tıkayacak olan bu iki mu- azzam düğümün inşası, değil şehir- cilik ilminin, lise talebesinin aklının bile alacağı şey değildir. Yeni iskân bölgeleri faslı daha da acıklıdır. İstanbula yapılması lâzım gelen hizmet şehri büyütmek değil küçültmek olmalıdır. Şehrin orta- sında yangın yerleri, boş arsalar, kesafeti hiçe yakın geniş bölgeler varken arsa spekülatörleri, açıkgöz- ler, Şehri Florya veya Kavaklar is- tikametine taşımağa başladılar. İs- tanbulun belediyesi Beyazıtın. Üs- küdarın yoluyla, suyuyla, mekte- biyle başedemezken beş yıldır Le- vente. Çekmeceye, Sarıyer tepeleri- ne, Maslak sırtlarına, Maltepe dağ- larıma para koşturmağa mecbur İşin tuhafı bütün bunlar Be- lediye Meclislerinin, Daimi Komis- yonların, Belediye Müşavirlerinin, Fen adamlarının rızası veya müsa- mahası -farkın önemi yoktur- ile oldu. Prost'tan sonra Belediyeye celbedılen ve geçen yıl istifa eden üşavir uzmanlar"a gelince.. On- lar liman ve yeni iskân bolgelerının kendi protestolarına rağmen yapıl- dığını iddia etmektelerse de yar- dımcıları ve eski mesai arkadaşla- rı aksini ileri sürmektedirler. Ha- kikat, elbet istişare zabıtlarından ve raporlardan anlaşılacaktır. İstanbulun nüfus — hareketlerini kontrol diye bir şey düşünülmedi. Geçeıı yıl bu sütunlarda incelediği- önemini çok daha şid- detlı bır şekılde muhafaza etmekte- dir. Demografik plânlama diye bir endişe kimsenin aklınd an geçmedi. Külfetlerine, zahmetlerine zaten ye- tişilemiyen zavallı şehir bir sürü köksüz ve kimsesiz kalabalığa açık tutuldu. Geçen Eylüldeki sosyal ça- tışmalar uzmanlarımız için tehlike çanları olmalıydı. Bütün bunlar ye- tişmiyormuş gibi Bulgaristan muha- cirlerini İstanbula yerleştirmeyi tav siye edecek akıllılar çıktı. Devlet, belediye ve yasa mefhumlarının za- yıflaması, şehri zaten bir keşmekeşe batırmıştı. Yasak bölgelerde ima- lâthanelerin, atelyelerin inşası tra- fiği büsbütün içinden çıkılmaz hale Aydemir BALKAN (Yüksek Mimar) soktu. Elhasıl şehir, bugünkü ber- bat, geri vazıyetıne geldi. elediye hızmetlerının işlemesi bakımından şehir. Prost'tan yıl- larca evvelki durumuna dönmüştür. Belediye bütçesinin artmasına, ge- lirlerin çoğalmasına rağmen Şehir de, Belediye de gayet fakir düşmüş- tür. Devletten dilenmeden koskoca şehir, önemli bir şey yapamamakta- dır. İstanbulun son yıllarda idari so- rumluluğunu yüklenenler gelecek nesillere. İstanbulluların evlâtları- na, torunlarına, hatta onların ço- cuklarına sonsuz zahmetler, mas- raflar, — külfetler — yüklemişlerdir. Şimdiki tersine gayretlere bakılırsa (Salıpazarı, Haydarpaşa, Zümrüt . evler), bu külfetler daha da ar- tacaktır Fakat zararın neresinden dönülse kârdır. Bu himmet te ikaz rolü ile vazifeli olduklarını hatırla- maları icabeden teknisyenlerimize |-düşmektedir. Fakat iktidarı "Me- ğer ne büyük şehırcıymışınız diye öven şarklı âlimlerimizden im- meti beklemek, belki de fazla iyim- serliktir.. Gelelim bu gün yapılmak istenen- lere.. İstanbuldaki Sson imar gay- retleri, yeni meydanlar, tılecek yollar, tanzim edilece şaklar yeni yollar ve yeşil sabalar harfine Prost tarafından 18 yıl önce Nâzım plânla tespit edil- miş ve raporla Belediyeye sunulmuş tasarılardır. Nâzım plân, İstanbul Belediyesinde İmar Müdürlüğünde holde henüz asılıdır. Kaçırılmadan bir defa görmek, İstanbulluların ya- rarına olacaktır. Teni kesifler, yeni buluşlarmış gibi memleket efkârı- na ilân edilmek istenilen tasarılar Prost'un ve yardımcılarının alınte- ridir. Hasıraltı edilen raporları da elbet bir gün ışığa çıkacaklar bu- lunacaktı k bugün yapılmak istenilen faalıyet Nâzım plânın kolay ve nis- beten gösterişli kısımları, anadava- ları halletmeden, prensipler atlana- ak boyanan yaldız taraflarıdır. İs- tanbulun asıl sahibi olması icabeden valinin mecburi seyahatlerle yerin- den uzaklaştırıldığı bu haftalarda, basın konferanslarıyla umumi efkâ- rın alâkası başka yönlere celbedil- mekte, dünyanın hiçbir devletinde bu asırda görülmedik bir şekilde devletin iç ve dış politikasıyla, "âli menfaatleriyle" sorumlu olan hükü- cihazı bir şehrin trafiği ve meydanlarıyla uğraşabilecek vakti bulmaktadır. Pek iyi, diyeceksiniz ki a rost'u, tasanlarını, Nâzım plânı reddeden Belediye. Meclisleri, komis yonlar, devlet erbabı". Burada işin idari ve politik faslına geliyoruz ki, bu başlı başına ayrı bir fasıldır. 7