tılmasıyla ilk fiilh neticesini vermişti. Şimdi Hür. P. yeni teşebbüsü ile İş- birliği yolunda işi daha ileriye götür- mek arzusunu izhar etmektedir. Ken- disine nasıl bir cevap vermek lâzım- İki kısım mesele .H.P. Meclisi böyle bir adımın a- tılmasına taraftardı ve 8 Tem- muzda tesbit edilen — vaziyetin yeni şartlara uydurulmasını o da lüzumlu görüyordu. Bu bakımdan Hür. P muhtırasının ana prensibinde tam bir mutabakat vardı. Rejim meseleleri- nin halli için üç büyük Muhalefet partisi, aralarındaki — münasebetlere daha sıkı bir şekil vermeliydiler. An- cak bazı C.H.P. lileri in Hür. P. tek- liflerini bır nevi "nota" olarak aldık- ları görüldü. Halbuki aslında bu .nin aklından dahi geçmemiş- Mutedil C.H.P.'liler, eldeki muhtı- ranın ikiye ayrılması halinde tered- dütlerin izale edileceğini hissettiler. Evvelâ rejimin temel meseleleri var- dı. Bunda C.H.P. Hür. P. ile tam mutabakat halindeydi. Evet, memle- ketimizde Demokrasinin — kurulabil- mesi için rejim meselelerinin Muhalif partilerin İşbirliği ile halledilmesi lâ- zımdı Anayasanın değiştirilmesi şart . İki Meclis ve Anayasa Mahkeme- sı kurulmalıydı. Mahkeme istiklâli de teminat altına sokulmalıydı. C.H. P. Meclisinin azaları seçim emniyeti blahsinde de Hür. P.'nin yanında yer a Fakat bunların haricinde- arkadaş Muhalefet Partisi, kendi muhtırasın- da bir. takım noktalar daha tesbit et- mişti ki C.H.P. onların bir kısmıyla katiyyen mutabakat halinde değildi. Bu noktalar 12 taneydi. C.H.P. Mec- lisi bunları "rejimin temel meselele- rine nisbetle tali mahiyette" telâkki etti. Bunların her biri üzerinde dur- mak, icabında ilim heyetlerinin gö- rüşlerinden faydalanmak, kısacası karşı karşıya gelip görüşmek lâzımdı. Böyle karşılıklı muhtıralarla o mese- leler üzerinde mutabakata varılamaz- dı. Madem ki prensiplerde mutaba- kat mevcuttu, oturup konuşmak lâ- zımdı. Realist C.H.P.'liler, bu konuş- maların öyle bir günde bitmeyeceğini de biliyorlardı. Partilerin durumu .H.P. Meclisinde, tıpkı Hür. P.'nin ecep Pekerin evındekı toplantı- sında olduğu gibi, öte Muhal fet partılerının durum geçiril- di. 'nin Işbırlıgıne katılması faydahydı zira Anadoluyu gezen C. H.P.'liler gormüşlerdi ki kendı parti- lerinden sonra "teşkilât" adına lâyık bir taazzuv gösteren parti C.M.P. idi. Seçimler ise, bir bakıma "teşkilât" demekti. Fakat pek çok yerde C.M.P. için bu bir idare heyeti, hatta bir lev- hadan ibaretti ve C. , kökleşmiş bir parti sayılamazdı. İdare heyeti veya levha kuvvet alâmeti olmamak- la beraber, nihayet bir yayılmanın AKİS, 6 EKİM 1956 Fethi Çelikbaş "Cebeci çayırında düdük çalmıyor!". delili sayılabilirdi. Hür. P.'nde bu bi- le yoktu. O zaman görüldü ki Hür. P.'ne karşı tenkidler yalnız C.M.P. den gelmemektedir. C.H.P. Meclisi içinde teşkilâtla yakından teması bulunan- lar -meselâ Genel Sekreter Yardım- cısı Turgut Göle- Işbırlıgıne taraftar olmakla beraber her partinin hakiki kuvvetinin mutlaka — kaale alınması gerektiğini belirtiyorlardı. Üç Muha- lefet partisi seçimlere ayrı ayrı git- tikleri takdirde C.H.P. iktidarı alır mıydı, almaz mıydı; o, bir ayrı mese- Propagandada yeni bir usül: Plâklı nutuk YURTTA OLUP BİTENLER leydi. Fakat her halde ne C.MEP. v ne de Hür. P. mahdut yerlerin harı— cinde ciddi bir varlık gösteremezler- di. İşbirliğine gidilirken bu hakikat- lerin bilinmesi lâzımdı. C.M.P. kabi- neler kuracak kadar hayal âlemi i- çindeydi; Hür. P. ise muhtırasında ancak müzakereyle — halledilebilecek noktalar üzerinde sarih cevaplar bek- lediğini hissettiriyordu. Halbuki şüp- he edilemezdi ki her ikisi de memle- kette hakiki bir kuvvet olmak bakı- Icılıından C.H.P. ile kabili kıyas değil- i Parti Meclisinin azaları bir İşbirli- ğine gidilecekse, bunun .P.'li ol- masını tercih ettıklerını belirttiler. Bu bakımdan Hür. verilecek cevapta bunun ifadesi iyi olurdu. Hür. P.'nin 12 maddesine gelince, bunlar esasta mutabık partilerin uzan mü- zakereler sonunda varabilecekleri ne- . .Seçimlere nasıl gidilecekti ? Eşitlikten bahsediliyordu; bunun fi- ili şekli nasıl olacaktı? Deniliyordu ki "partiler yeni seçimlerde göstere- cekleri adayların beşte birini müsta- killerden seçsinler”; bugünkü mevzu- at karşısında buna 'imkân var mıydı'? Yeni Meclisin vazifesini en geç 18 ay içinde bitirmesi teklif olunuyordu; niçin 17 veya 19 ay değil de, 18? Bir müessesan meclisi, gibi çalışacak ye- ni Meclisin Cumhurbaşkanını ve ken- di başkanını müstakillerden seçmesi isteniliyordu; ama bu müstakil kim- i, böyle bir vazifeye lâyık şahıs mutlaka lısteye girecek ve seçimi ka- zanacak mıydı? Sonra unutuluyor- du ki Anayasada bir değişiklik yap- mak için Meclisin üçte iki ekserıyetı- ne sahip olmak lâzımdı. Hür. P. k i muhtırasında üç Muhalefet Partı— si birleşirlerse ortada D.P. diye bir şey kalmayacakmış havasına kapıl— mışa benziyordu. Halbuki karşıda ge- ne kuvvetli bir rakip bulunacaktı. (Gazetelerden) YAZISIZ